Examples of using "Answering" in a sentence and their turkish translations:
Leyla cevap vermiyordu.
Tom telefonuna cevap vermiyor.
Tom cep telefonuna cevap vermiyor.
- Neden cevap vermiyorsun?
- Neden cevap vermiyorsunuz?
- Neden cevaplamıyorsun?
- Neden cevaplamıyorsunuz?
Tom cevap vermeden önce tereddüt etti.
O cevap vermeden önce duraksadı.
Buna cevap vermiyorum.
Cevaplamadan önce dikkatlice düşün.
Soruları cevaplamayı bitirdik.
Yoko soruma cevap vermekten kaçındı.
O mektuba cevap vermeyi erteledi.
O benim soruları yanıtlamaktan kaçındı.
Sorulara cevap vermekten usandım.
Telefonu yanıtlıyor.
- O, bazen yanıtlamadan önce tereddüt eder.
- O bazen cevap vermeden önce tereddüt ediyor.
Tom Mary'nin sorusuna cevap vermekten kaçındı.
Mary telefonuna cevap vermiyor.
O, telefonuna cevap vermiyor.
Tom cep telefonuna cevap vermiyor.
Tom cep telefonunu yanıtlamıyor.
Tom sorularımıza cevap vermekten kaçındı.
Tom soruma cevap vermekten kaçındı.
Soruya cevap vermiyorsun.
Sen telefonlara cevap vereceksin.
- Sen benim sorumu cevaplamıyorsun.
- Soruma cevap vermiyorsun.
Tom aramalarını cevaplamıyor.
Telefonuna cevap vermiyordun.
Benim soruma cevap vermiyorsun.
Bu soruyu yanıtlamıyorum.
- Sami cep telefonuna cevap vermiyor.
- Sami cep telefonunu yanıtlamıyor.
Mektubu cevaplamayı erteleme.
Kendimi soruları yanıtlıyor gibi hissetmiyorum.
- Tom yanıt vermiyor.
- Tom cevap vermiyor.
- Tom cevap vermeden önce bir an duraksadı.
- Tom cevap vermeden önce bir an tereddüt etti.
O da telefona cevap vermiyor.
Tom telefonuna cevap vermiyor.
Bir telesekreter almalısın.
- Maria, öğretmenin sorusunu cevaplıyor.
- Maria, öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.
Birçok soru, cevaplamaya ihtiyaç duyuyor.
- Mary öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.
- Mary öğretmenin sorusuna cevap veriyor.
- Mary öğretmenin sorusunu cevaplıyor.
Hâlâ telefona cevap vermiyor.
Neden mesajıma cevap vermiyorsunuz?
Lütfen telesekreterime bir mesaj bırakın.
Amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak:
Vakit geçirmeden mektuba cevap verdi.
Tom mektubu yanıtlarken hiç zaman kaybetmedi.
Birkaç soruyu cevaplamamın benim için sakıncası yok.
Tom hâlâ telefonuna cevap vermiyor.
O, Tom'un cevap vermeye korktuğu bir soruydu.
Birkaç soruya cevap verir misin?
Sen soruya doğru şekilde cevap vermiyorsun.
Sorularınızı cevaplamayı bugün daha sonra bitireceğim.
Tom telesekreteri mesajlar için kontrol etti.
onu her gün hareketlerinle cevaplıyorsun.
O, mektuba cevap vermediğim için bana sitem etti.
Soruyu yanıtlayamamaktan utanç duydu.
Soruma çok çabuk cevap verdiğin için minnet duyuyorum.
Mektubuna cevap vermediğim için lütfen beni affet.
Tom telesekreterime bir mesaj bıraktı.
O soruya cevap vermeye niyetim yok.
O bana cevap vermede biraz acele idi.
Kimse cevap vermiyor.
Tom'u aradım ve telesekreterine bağlandım.
Tom Mary'nin telesekreterine bir mesaj bıraktı.
Tom Mary'ye cevap vermeden önce bir an için tereddüt etti.
Sami bilmediği numaraları cevaplamaktan hoşlanmaz.
Yanıtlanması gereken çok soru var.
Mektubu yanıtlamayı bir hafta erteledim.
Görünüşe göre, Tom o soruyu yanıtlamaya ilgi duymuyor.
Tom Mary'nin cevaplama makinesine bir mesaj bıraktı.
Sorularımı bir soru ile cevaplamayı bırakır mısın?
Sorunuzu cevaplamadığım için özür dilerim. Ben onu anlamadım.
Tom yeni bir telesekreter almayı düşünmek isteyebilir.
Bütün gün senin sorularına cevap vererek zaman harcayamam.
Neden bana cevap vermiyorsun?
Mary geçen hafta bütün boş zamanını doğum günü tebriklerine cevap vererek geçirdi.
Mary, kuzeninin sorularını cevaplamaktan kaçınmak için başı ağrıyormuş numarası yaptı.
O soruyu yanıtlamak kolaydır.
Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.
Neden yanıt vermiyorsun?
Telefon çalıyor ama hiç kimse yanıtlamıyor.
- Neden bana cevap vermiyorsun?
- Bana neden cevap vermiyorsun?
Bu bir telesekreterdir, bip sesinden sonra bir mesaj bırakın veya faks çekin, teşekkürler.
Telesekreterde bir mesaj: "Lütfen beni sonra ara. 18.00'e kadar cep telefonumdan, ondan sonra ise sabit hat üzerinden bana ulaşabilirsin.