Translation of "Alert" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Alert" in a sentence and their turkish translations:

- Stay alert.
- Stay alert!

Ayık kal.

Spoiler alert:

Zevkini kaçıracağım:

Look alert.

Uyanık görün.

Remain alert.

- Tetikte ol.
- Uyanık kal.

Red alert!

Kırmızı alarm!

Be alert!

Tetikte olun!

I'll alert them.

Onları uyaracağım.

I'll alert Tom.

Tom'u ikaz edeceğim.

Everyone was alert.

Herkes atikti.

Just keep alert.

Sadece tetikte ol.

I'll alert him.

Onu uyaracağım.

I'll alert her.

Ben onu uyaracağım.

You're very alert.

Sen çpk uyanıksın.

- Tom is wide awake.
- Tom's alert.
- Tom is alert.

Tom tetikte.

Go to yellow alert.

Sarı alarma gidin.

Tom will alert Mary.

Tom, Mary'yi ikaz edecek.

You must be alert.

Uyanık olmalısın.

Try and stay alert.

Tetikte kalmaya çalış.

Cobras are always very alert.

Kobralar her zaman çok tetiktedirler.

The tsunami alert was cancelled.

Tsunami uyarısı iptal edildi.

We have to stay alert.

Tetikte beklemek zorundayız.

You need to stay alert.

Uyanık kalman gerekiyor.

Stay quiet and be alert.

Sessiz kalın ve uyanık olun.

We've got to stay alert.

Uyanık kalmak zorundayız.

We need to stay alert.

Tetikte olmak gerek.

Be alert at all times.

Her zaman gözünü dört aç.

Enough to alert a wary seal.

Tetikteki foku uyarmaya yetiyor bu.

We must be alert to dangers.

Tehlikeler için tetikte olmalıyız.

The soldiers were on the alert.

Askerler alarmdaydılar.

The tsunami alert has been canceled.

Tsunami alarmı iptal edildi.

I need to be more alert.

Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.

- I'll warn them.
- I'll alert them.

Onları uyaracağım.

Tom forced himself to stay alert.

Tom alarmda kalmak için kendini zorladı.

I forced myself to stay alert.

Kendimi dikkatli olmaya zorladım.

You should be alert to the possible dangers.

Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.

- Stay sharp.
- Stay alert.
- Keep your ears open.

Kulaklarınızı açık tutun.

- Stay sharp.
- Remain alert.
- Be on your guard.

Tetikte ol.

Be alert when you cross a busy street!

İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.

We have to be alert all the time.

- Her zaman uyanık olmak zorundayız.
- Her zaman alarmda olmak zorundayız.

Shrieks in the darkness alert everyone to the danger.

Karanlıktaki feryatlar herkese tehlikeyi bildiriyor.

The hunter was alert to every sound and movement.

Avcı her ses ve hareket için tetikteydi.

My son needs to be more alert at school.

Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.

Because there was still a travel alert on my passport.

çünkü pasaportumda hâlâ seyahat uyarısı vardı.

I feel more alert after drinking a cup of coffee.

Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.

A tsunami is coming, so please be on the alert.

Bir tsunami geliyor, bu yüzden tetikte olun.

Be on alert. The evacuation order may occur at any moment.

Tetikte ol. Tahliye emri herhangi bir zamanda olabilir.

And the pups on high alert, it's hard to sneak in unnoticed.

...ve yavrular diken üstündeyken... ...fark edilmeden aralarına sızmak zordur.

- I need to be more careful.
- I need to be more alert.

Daha dikkatli olmam gerekiyor.

He didn't want to be cheated again, and was always on the alert.

O tekrar aldatılmak istemiyordu ve her zaman tetikteydi.

Try to stay a bit more alert to what goes on around you.

Çevrenizde neler olup bittiğine biraz daha dikkat etmeye çalışın.

- I will warn him.
- I'll warn him.
- I'll warn her.
- I'll alert him.

Onu uyaracağım.

- Drinking coffee may help you stay alert.
- Drinking coffee may help you stay awake.

Kahve içmek uyanık kalmana yardım edebilir.