Translation of "Absolute" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Absolute" in a sentence and their turkish translations:

- That's absolute nonsense!
- That's absolute nonsense.

- Bu saçmalığın dik alası.
- Saçmalığın daniskası.

- That's absolute nonsense!
- That's absolute nonsense.
- That's utter nonsense.

- Bu saçmalığın dik alası.
- Saçmalığın daniskası.

- That's the absolute truth.
- That is the absolute truth!

O, mutlak gerçektir.

She's an absolute angel.

O tam bir melektir.

He's an absolute fool.

O katışıksız bir aptal.

My orders are absolute.

Emirlerim kesindir.

He has absolute power.

Onun mutlak gücü var.

You're an absolute idiot.

Sen tam salaksın.

Time is not absolute.

Zaman mutlak değildir.

That is an absolute lie.

O kesin bir yalandır.

Absolute truth does not exist.

Mutlak gerçek yoktur.

Tom is an absolute fool.

Tom tam bir aptal.

I want the absolute truth.

Kesin doğruyu istiyorum.

This is an absolute lie.

Bu mutlak bir yalandır.

He is an absolute monarch.

O mutlak bir hükümdardır.

This is the absolute truth.

Bu mutlak gerçektir.

And an absolute disdain for production.

ve üretim için mutlak bir küçümseme.

I have absolute trust in you.

Benim sana tam güvenim var.

What you said is absolute nonsense.

Dediğin şey tamamen saçmalıktır.

I have absolute trust in him.

Ona mutlak güvenim var.

In the surroundings reigned absolute silence.

Çevrede mutlak sessizlik egemendi.

Tom has absolute trust in Mary.

Tom'un Mary'ye mutlak güveni var.

Tom told Mary the absolute truth.

Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.

This guy is an absolute genius.

- Bu adam mutlak bir dahi.
- Bu adam tam bir dahi.

What the king says is always absolute.

Kralın söylediği her zaman mutlaktır.

Tom is a man of absolute sincerity.

Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.

I require absolute loyalty of my employees.

Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.

I have absolute confidence in your judgement.

Senin kararına mutlak güvenim var.

- That's the absolute truth.
- It's absolutely true.

Bu kesinlikle doğru.

The sanctity of this space is absolute.

Bu mekanın kutsallığı mutlaktır.

A computer is an absolute necessity now.

Bir bilgisayar şimdi mutlak bir ihtiyaçtır.

Absolute zero is the lowest possible temperature.

Mutlak sıfır, mümkün olan en düşük sıcaklıktır.

I went through two years of absolute hell.

İki yıl boyunca çok sıkıntılar çektim.

Don't tell her anything except the absolute truth.

Ona mutlak hakikat dışında hiçbir şey söyleme.

- There was complete silence.
- There was absolute silence.

Mutlak bir sessizlik vardı.

The rumor proved to be an absolute lie.

Söylentinin kesin bir yalan olduğunu kanıtlandı.

We need people to bring their absolute full selves

İnsanların önümüzdeki zor işlere

The detective found absolute proof of the man's guilt.

Dedektif adamın suçuyla ilgili kesin kanıtı buldu.

And Lord knows America is the absolute best at it.

ve Amerika bunda kesinlikle en iyisi.

The dictator had the absolute loyalty of all his aides.

Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.

This is centrifugal force, which Newton viewed as absolute motion.

Bu, Newton'un mutlak hareket olarak gördüğü merkezkaç kuvvetidir.

The dictator had the absolute loyalty of all his assistants.

Diktatör yardımcılarının hepsinin mutlak sadakatine sahipti.

It's an absolute waste of time to wait any longer.

Daha fazla beklemek tam bir zaman kaybıdır.

The Vatican is an absolute monarchy with an elected king.

Vatikan seçilmiş bir kral ile mutlak bir monarşidir.

Tom's grammar is an absolute rebellion against the English language.

Tom resmen İngilizceye tepki olarak doğmuş.

We have absolute proof that smoking is bad for your health.

Sigara içmenin sağlığına zararlı olduğuna dair kesin kanıtımız var.

Absolute privacy on Facebook is an illusion. It doesn't exist in reality.

Facebook'ta mutlak gizlilik bir yanılsamadır. Gerçekte yoktur.

On the 26th May 2014, after an absolute majority which had not been seen in 30 years, Narendra

26 Mayıs 2014, kesin çoğunluğu kazandıktan sonra ki, 30 yıldır görünmeyen bir şey,

- Tom is a total idiot.
- Tom is an absolute fool.
- Tom is such a jerk.
- Tom is a complete idiot.
- Tom is a complete fool.

- Tom tam bir aptal.
- Tom hıyarın teki.
- Tom hırbonun teki.
- Tom öküzün teki.
- Tom sığırın teki.
- Tom dallamanın teki.
- Tom salağın teki.
- Tom salozun teki.
- Tom aptalın teki.
- Tom malın teki.
- Tom hödüğün teki.
- Tom budalanın teki.
- Tom ahmağın teki.
- Tom eblehin teki
- Tom avanağın teki.
- Tom andavalın teki.
- Tom avalın teki.
- Tom gabinin teki.
- Tom geri zekâlının teki.
- Tom gerzeğin teki.
- Tom sersemin teki.
- Tom kalın kafalının teki.
- Tom hırtın teki.
- Tom davarın teki.
- Tom embesilin teki.
- Tom kafasızın teki.
- Tom dangalağın teki.
- Tom moronun teki.
- Tom beyinsizin teki.
- Tom alığın teki.
- Tom bönün teki.
- Tom denyonun teki.
- Tom angutun teki.
- Tom gerinin teki.
- Tom kalasın teki.
- Tom kerestenin teki.
- Tom kuş beyinlinin teki.
- Tom lapa beyinlinin teki.
- Tom mankafanın teki.
- Tom tam bir mankafa.
- Tom tam bir lapa beyinli.
- Tom tam bir kuş beyinli.
- Tom tam bir kereste.
- Tom tam bir kalas.
- Tom tam bir geri.
- Tom tam bir angut.
- Tom tam bir denyo.
- Tom tam bir bön.
- Tom tam bir alık.
- Tom tam bir beyinsiz.
- Tom tam bir moron.
- Tom tam bir dangalak.
- Tom tam bir kafasız.
- Tom tam bir embesil.
- Tom tam bir davar.
- Tom tam bir hırt.
- Tom tam bir kalın kafalı.
- Tom tam bir sersem.
- Tom tam bir gerzek.
- Tom tam bir geri zekâlı.
- Tom tam bir gabi.
- Tom tam bir aval.
- Tom tam bir andaval.
- Tom tam bir avanak.
- Tom tam bir ebleh.
- Tom tam bir ahmak.
- Tom tam bir budala.
- Tom tam bir hödük.
- Tom tam bir mal.
- Tom tam bir saloz.
- Tom tam bir salak.
- Tom tam bir dallama.
- Tom tam bir sığır.
- Tom tam bir öküz.
- Tom tam bir hıyar.
- Tom tam bir dalyarak.
- Tom tam bir şapşal.
- Tom şapşalın teki.