Translation of "Fool" in Turkish

0.240 sec.

Examples of using "Fool" in a sentence and their turkish translations:

Fool!

Budala!

- There's no fool like an old fool.
- There is no fool like an old fool.

Yaşlı bir aptal gibi aptal yoktur.

Don't fool yourself.

Kendinizi aptal yerine koymayın.

Silence, you fool!

Sessiz ol, seni aptal!

I was fool.

Ben aptaldım.

Don't fool yourselves.

Kendini aptal yerine koyma.

Don't fool around.

Sineklenme.

A fool with a tool is still a fool.

- Eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir.
- Eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir.

A fool always finds a greater fool to admire him.

Bir aptal her zaman kendisine hayran olacak daha büyük bir aptal bulur.

- What a fool I was!
- What a fool I've been!

Ne kadar aptallık yaptım!

Don't be a fool.

Aptal olmayın.

He is no fool.

O, aptal değildir.

He's an absolute fool.

O katışıksız bir aptal.

I'm not a fool.

Aptal değilim.

You can't fool me.

Beni aptal yerine koyamazsın.

You're being a fool.

Sen bir aptal oluyorsun.

Tom is no fool.

Tom aptal değil.

Tom didn't fool me.

Tom beni enayi yerine koymadı.

Tom is a fool.

Tom bir aptal.

Kiss me, you fool!

Öp beni, seni aptal!

Tom didn't fool us.

Tom bizi kandırmadı.

You don't fool me.

Beni aptal yerine koymazsın.

You don't fool us.

Bizi aptal yerine koymazsın.

You didn't fool me.

Beni aptal yerine koymadın.

You were a fool.

Sen bir aptaldın.

I'm just a fool.

Ben sadece bir aptalım.

I was a fool.

Ben bir aptaldım.

Stop playing the fool.

Maskaralık etmeyi bırak.

She is nobody's fool.

O kimsenin enayisi değil.

You're an ignorant fool.

Sen cahil bir aptalsın.

Tom isn't a fool.

Tom bir aptal değildir.

They didn't fool us.

Onlar bizi kandırmadı.

Let's not fool ourselves.

Kendimizi kandırmayalım.

Don't fool yourself, Tom.

Kendini kandırma, Tom.

You're a real fool.

Sen gerçek bir aptalsın.

Sami was no fool.

Sami aptal değildi.

I'm such a fool!

Ben tam bir aptalım!

Sami can't fool Layla.

Sami, Leyla'yı kandıramaz.

You won't fool Tom.

Tom'u kandırmayacaksın.

Tom's an educated fool.

Tom diplomalı cahil.

Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.

Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.

- Don't make a fool of yourself.
- Don't make a fool of yourself!

- Kendini komik duruma düşürme!
- Kendini gülünç duruma düşürme.
- Kendini aptal yerine koyma.

A fool that considers himself smart is worse than any other fool.

Kendini akıllı zanneden bir aptal başka bir aptaldan daha kötüdür.

Fool me once, shame on you. Fool me twice, shame on me.

Beni bir kez kandırırsan, sana yazıklar olsun. Beni iki kez kandırırsan, bana yazıklar olsun.

You must be a fool.

Sen bir aptal olmalısın.

Don't let appearances fool you.

Görünüşün sizi kandırmasına izin vermeyin.

He is a real fool.

O, gerçek bir aptaldır.

Tom is an ignorant fool.

Tom cahil bir aptaldır.

Don't try to fool me.

Beni kandırmaya çalışma.

What a fool he is!

Ne kadar aptal!

She called him a fool.

Ona bir aptal dedi.

Tom called me a fool.

Tom bana aptal dedi.

You're acting like a fool.

Sen bir aptal gibi davranıyorsun.

I think him a fool.

Bence o bir aptal.

Tom called Mary a fool.

Tom, Mary'ye aptal dedi.

Tom is an absolute fool.

Tom tam bir aptal.

Tom felt like a fool.

Tom bir aptal gibi hissetti.

Maybe I'm just a fool.

Belki sadece bir aptalım.

I feel like a fool.

Bir aptal gibi hissediyorum.

Don't be such a fool.

- Çok aptal olma.
- Böyle aptal olmayın.

Stop talking like a fool.

Aptal gibi konuşmayı bırak.

This plan is fool-proof.

Bu plan anlaşılması kolay.

What a fool I was!

Ne kadar aptaldım!

He is a bloody fool.

O tam bir salak.

Don't let Tom fool you.

Tom'un seni kandırmasına izin verme.

Stop trying to fool us.

Bizi kandırmaya çalışmayı bırak.

What a fool I am!

Ben ne aptalım!

- You're crazy.
- You're a fool.

Sen bir aptalsın.

Don't be a stubborn fool.

İnatçı bir aptal olma.

Don't let them fool you.

Onların sizi aldatmasına izin vermeyin.

Tom is a real fool.

Tom gerçek bir aptal.

Tom is a greedy fool.

Tom açgözlü bir aptal.

Don't let anybody fool you.

Kimsenin seni kandırmasına izin verme.

I felt like a fool.

Bir aptal gibi hissettim.

I've been a real fool.

Ben gerçek bir aptalım.

I called Tom a fool.

Tom'a aptal dedim.

You can deceive a fool.

Bir aptalı aldatabilirsiniz.

Tom tried to fool Mary.

Tom Mary'yi kandırmaya çalıştı.

With the years, a fool doesn't become cleverer, but becomes an old fool.

Yıllar geçtikçe, bir aptal daha zeki olmaz, ama yaşlı bir aptal olur.

- I'm not an idiot.
- I'm not a fool.
- I'm no fool.
- I'm not dumb.

Aptal değilim.

I can't help being a fool.

Bir aptal olmamak elimde değil.

Don't make a fool of him.

Onu aptal yerine koyma.

He is not altogether a fool.

O tamamen bir aptal değil.

Stop making a fool of yourself.

Kendinizi bir aptal yapmaktan vazgeçin.

He is nothing but a fool.

O, bir aptaldan başka bir şey değil.

I can't fool around any longer.

Artık aylaklık edemem.

He was made a fool of.

O bir aptal yerine konuldu.

You made a fool of yourself.

- Kendini aptal durumuna düşürdün.
- Kendini aptal yerine koydun.

- I was fool.
- I was mad.

Deliydim.

You're making a fool of yourself.

Kendini rezil ediyorsun.

Tom wasn't that big a fool.

Tom o kadar büyük bir aptal değildi.

I feel like such a fool.

Böyle bir aptal gibi hissediyorum.

I felt like a big fool.

Büyük bir aptal gibi hissediyordum.

I made a fool of myself.

Kendimi aptal yerine koydum.