Examples of using "Plek" in a sentence and their turkish translations:
Biraz yer.
Bu yeri biliyorum.
Tamam, bakın burası açıklık.
Bu, tek yerde kalarak yapılır.
İnsanı ürküten seslerin...
Bir çürüğüm var.
Tom'un bir keli var.
O onun zayıf noktası.
Doğru yeri bulduk.
Bu dikkat çekici bir yer.
Bu yeri özleyeceğim.
Her şey yerinde mi?
Benim bir kelim var.
Bu yer kaç yaşında?
Seni güvende olacağın bir yere götürmeme izin ver.
Bakın, ileride büyük bir açıklık var.
Burası uygun bir yer değil.
Böyle bir kasaba börtü böcek aramak için
Bunlar, şehrin ortaya çıkması için geçen
Gizemli, korkulası bir yerdir.
Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.
Bu mekan hakkında ne biliyorsun?
Kendimiz için yerimiz var.
Bana morluğunu göster.
Ona çürüğünü göster.
Ona çürüğünü göster.
Aşağısı çok acımasız ve affedici olmayan bir yer.
Bu fotoğraflar aynı noktaya ait.
Mossel Körfezi, büyük beyazların
Bu yer bankadan uzak mı?
- Burası o kadar kötü bir yer değil.
- Bu yer o kadar kötü değil.
Onun yaşayacak bir yeri yoktu.
Muhtemelen yılanlar ve diğer şeyler için iyi bir yerdir.
insanlar için güvenli ve açık bir diyalog olmasını istedim.
...yaşaması kolay bir yer değildir.
İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.
Park edecek başka bir yer yok.
Bu bildiğim en güvenli yer.
- Çok hoş bir yer biliyorum.
- Çok güzel bir yer biliyorum.
Dünyadaki en güzel yer neresidir?
Burası hayvanların gömüldüğü bir yerdir.
Bu, olayın olduğu yerdir.
Antarktika yaşamak için uygun olmayan bir yerdir.
Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.
Ya da en iyi sığınağı yapabiliriz. Bir iglo!
Bunun yaşandığı tek yer Çin değil.
Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.
Burada inecek yer bulmaya çalışmak heyecan verici olacak.
Tatilleri sakin bir yerde geçirmek istiyoruz.
Artık Japonya'da bir tek güvenli yer yok.
Dünyanın en alçak yeri Lut Gölü'dür.
Savaşsız, dünya daha iyi bir yer olurdu.
Ya bir dahaki sefer mükemmel bir yere gittiğinizde
fakat doğadaki her şey gibi bir yere sahiptir.
Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.
Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.
Bunlar börtü böceğin veya yılanların seveceği yerler.
tıkıştırmak işe yaramayacak.
2008'de Willow Garage adlı bir mekandaydı.
Yol kenarındaki bu açıklık tam buluşmalık bir yer.
O tam burada oldu.
O yanlış zamanda yanlış yerdeydi.
Bir yerde hiç bu kadar çok insan görmedim.
Yapmak istediğimiz şey gölgelik bir yer bulup onları güneşten saklamak.
Yapmak istediğimiz şey gölgelik bir yer bulup onları güneşten saklamak.
Bu açıklık en önemli görevimiz için oldukça iyi bir nokta.
Alınmak için mükemmel bir yer. Başardık.
...dehşet verici bir yere dönüşebilir. Derinlerde nelerin yattığından korkan çoktur.
Sahil, çocukların oynaması için ideal bir yerdir.
Yerin adını hatırlayamadım.
Olmayı tercih ettiğim bir yer düşünemiyorum.
Yağmurdan sığınacak bir yer aradı.
Mağara içeriye kadar uzanıyor. Burası kamp için fena bir yer değil.
Gecelerin en karanlığında Namibya'nın kumulları korkulası yerlerdir.
Uzun kış gecesinde aile kurmak için mükemmel yer.
Bu vahşi ortamla temas hâlindesin ve seninle konuşuyor.
El tırnak altları, kıymık batmasının en acı verdiği yerlerden biridir.
Sonunda yalnız olabileceğimiz bir yer buldum.
- Seni bu tarz bir yerde görmeyi ummazdım.
- Seni böyle bir yerde görmeyi beklemiyordum.
Sofrada yer kalmadığı için ayakta yemek zorunda kaldım.
Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.
Hava karardıktan sonra ancak en büyükler böyle açık bir alana gelmeye cüret eder.
Burası oldukça ürkütücü ve burada olmamız gerektiğinden daha fazla kalmamalıyız.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
Bu da burayı börtü böceğin sıcaktan korunması için harika bir yer haline getiriyor.
Sinemalarda yemek yiyenler insanlar için cehennemde özel bir yer var.
Dünyada en güzel yer nerededir?
Bakın, buradaki her şey dağılıyor. Ama börtü böcek aramak için mükemmel bir yer.
Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.
“Onu hâlâ, savaşın en sıcak olduğu noktada, erkeklerle konuşarak
Ve şaşırtıcı bir şekilde, birbiri ardına devasa bir salonun yerini keşfettiler.