Examples of using "يواجه" in a sentence and their turkish translations:
Erkekler bir kriz içinde.
O, birçok engellerle karşılaşır.
Türkiye'de artık bu virüsle karşı karşıya.
Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.
Problemi çözmede bir zorluk çekmedi.
ortalama bir insan için mahkemeye gitmenin nasıl olduğunu anlatayım.
Fakat karşısında yine Microsoft denen dev duruyordu
Ay ışığı, iç içe geçmiş ormandan içeri sızmakta zorlanıyor.
Fakat başlangıçtaki başarılı ilerlemeye rağmen Transilvanya'ya girince, Romanya hızla bir
Üstelik BBC'deyken sallantıda olan bir diziydi.