Translation of "ليلة" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "ليلة" in a sentence and their turkish translations:

ليلة سعيدة.

İyi geceler.

إنها ليلة جميلة

Güzel bir geceydi,

أمضيت ليلة ممتعة.

Ben hoş bir akşam geçirdim.

أنا متحمسة بشكل لا يصدق لم أنم ليلة بعد ليلة.

inanılmaz heyecanlıyım böyle gecelerce uyumamışım.

- أستمع إلى المذياع كل ليلة.
- أستمع إلى الراديو كل ليلة.

Her gece radyo dinlerim.

‫ليلة مقمرة ساطع نورها.‬

Dolunay en parlak hâlinde.

هل خرجت ليلة الأمس؟

Dün gece dışarı çıktın mı?

ليلة سعيدة يا أُمّي.

İyi geceler, anne.

ماذا فعلت ليلة الأمس؟

Dün akşam ne yaptın?

وصلت متأخراً ليلة أمس.

Dün gece geç geldim.

حلمت بكابوس ليلة البارحة.

Dün gece kötü bir rüya gördüm.

سأتصل بك كل ليلة.

Ben her gece seni arayacağım.

- ليلة سعيدة.
- مساء الخير

İyi geceler.

- سُرقت سيارتي بالأمس.
- سُرقت سيارتي ليلة أمس.
- سُرقت سيارتي ليلة البارحة.

- Dün gece arabam çalındı.
- Dün gece arabamı çaldırdım.

"رأيت ليلة أمس صحنًا طائرًا.

''Dün gece bir uçan daire gördüm.

اتصلت مينج بصديقها ليلة البارحة.

Ming dün akşam arkadaşını aradı.

ذهبنا لمشاهدة فيلم ليلة البارحة.

Dün gece sinemaya gittik.

ذهبوا إلى السينما ليلة أمس.

Dün gece sinemaya gittiler.

ليلة سعيدة و أحلام أسعد.

İyi geceler ve tatlı rüyalar.

- تصبح على خير.
- ليلة سعيدة!

İyi geceler.

كتبت ثلاث رسائل ليلة البارحة.

Dün gece üç mektup yazdım.

اتصل بي بيل ليلة أمس.

Bill dün gece beni aradı.

هل كنت متعباً ليلة البارحة؟

Dün gece yorgun muydun?

حلمت بحلم غريب ليلة الأمس.

Dün gece tuhaf bir rüya gördüm.

كنت متعباً جداً ليلة البارحة.

Dün gece çok yorgundum.

لاشيء يحدث بين ليلة وضحاها.

Hiçbir şey bir gecede olmuyor.

ذات ليلة على أرضية غرفة الرقص،

ve balo salonundaki dans pistinde bir gece

‫حتى ارتفاع المد،‬ ‫أمامه ليلة متعبة.‬

Sular yükselene kadar... ...onu zorlu bir gece bekliyor.

‫كل ليلة،‬ ‫تجوب في أنحاء منزلها.‬

Her gece, bölgelerinde devriye geziyorlar.

ما زالت تمطر منذ ليلة البارحة.

Dün geceden beri yağmur yağıyor.

لماذا لم تستطع النوم ليلة أمس ؟

- Neden dün gece uyuyamadın?
- Dün gece niçin uyuyamadın?

لم يكن الجو حاراً ليلة الأمس.

Dün gece çok sıcak değildi.

متى خلدت إلى النوم ليلة الأمس؟

Dün gece ne zaman yattın?

هل أوصلتها إلى المنزل ليلة الأمس؟

Dün gece onu eve götürdün mü?

‫من دونهم، يواجه ليلة خطيرة البرودة وحده.‬

Arkadaş bulamazsa soğukta tek başına tehlikeli bir gece geçirecek.

‫جائعة وتعتمد بالكامل عليها.‬ ‫أمامها ليلة حافلة.‬

Açlar ve tamamen annelerine bağımlılar. Anneyi yoğun bir gece bekliyor.

سمعت صوت اصطدام حوالي العاشرة ليلة الأمس.

Dün gece yaklaşık saat onda bir kaza duydum.

- تصبح على خير.
- مساء الخير!
- ليلة سعيدة!

İyi geceler!

أنظر إلى السماء كل ليلة وأطلب من إلهي،

Her gece göğe bakıyorum ve kendi tanrıma yakarıyorum,

وفي غضون ١٠ أيام، بين ليلة وضحاها، تختفي،

10 gün içinde bir gecede kaybolur,

توفيت في ليلة باردة من ليالي شهر ديسمبر.

Aralık ayında soğuk bir gecede öldü.

نشاهد مواسم كاملة من برامج في ليلة واحدة

Bir şovun bütün sezonlarını bir gecede izliyoruz.

تتصل عليه كل ليلة وتحادثه لساعة على الأقل.

O, her gece onu arar ve en az bir saat konuşur.

‫سيستخدم كل طاقته‬ ‫ويقطع عدة كيلومترات في ليلة واحدة.‬

Enerjisini son damlasına kadar harcayarak tek gecede birkaç kilometre uçacak.

- تصبحين على خير يا أمي.
- ليلة سعيدة يا أُمّي.

İyi geceler, anne.

- البارحة كان عيد ميلادي.
- البارحة كانت ليلة عيد ميلادي.

Dün benim doğum günümdü.

- هل استمتعت بالامس؟
- هل قضيت وقتا طيبا ليلة البارحة؟

Dün akşam eğlendin mi?

كل من توم وماري كانا ليلة الأمس في المنزل.

Hem Tom hem de Mary dün gece evdeydiler.

‫يمكن لكل خفاش شرب وزن جسده‬ ‫من الدماء كل ليلة.‬

Her bir yarasa her gece vücut ağırlığı kadar kan içebilir.

‫كل ليلة،‬ ‫تستضيف شوارع "مومباي" الخلفية‬ ‫لعبة كر وفر مميتة.‬

Her gece Mumbai'nin arka sokakları ölümcül bir kedi fare oyununa sahne oluyor.

‫في ليلة بلا قمر،‬ ‫يمكن لكاميرا تصوير حراري الرؤية في الظلام.‬

Ay'sız bir gecede termal görüntüleme yapan bir kamera karanlıkta görebilir.

‫ما يساوي رحلة ذهابًا وإيابًا‬ ‫مسافتها 400 كيلومتر للبشر كل ليلة.‬

İnsan ölçüleriyle düşünürsek, her gece 400 kilometrelik gidiş geliş demek bu.

‫هذا يعني أكل أكثر‬ ‫من 20 ألف سعرة حرارية كل ليلة.‬

Bu da her gece 20.000'den fazla kalori almak demek.

‫كانت ليلة باردة رطبة وأشعر بالتعب،‬ ‫ولكن عند بزوغ الفجر عاودنا التحرك.‬

Soğuk ve ıslak bir geceydi ve yorgunum. Ama gün doğduğunda yolumuza devam ediyoruz.

‫لكنها ستواجه نفس الخطر ليلة تلو الأخرى‬ ‫إلى أن تغادر القروش البلدة.‬

Ama her gece aynı tehlikeyle karşılaşacaklar. Köpek balıkları gidene kadar.

انتقل سامي من منزل للفقراء إلى شقّة فخمة بين ليلة و ضحاها.

Sami fakir bir evden bir gecede penthouse'a taşındı.

‫في هذه المساحات الشاسعة،‬ ‫تمثّل كل ليلة تحديًا مختلفًا.‬ ‫تزداد ظلمة السافانا الإفريقية.‬

Açık düzlüklerde her gece farklı bir mücadele verilir. Afrika Savanı kararıyor.

عاشر ديما خمسة و عشرين رجلاً في ليلة واحدة و من ثم قام بقتلهم.

Dima bir gecede 25 adamla yattı ve sonra onları öldürdü.

كانت لفاضل علاقة غير لائقة و مخالفة للقانون مع فتاة صغيرة السن إسمها ليلة.

Fadıl'ın Layla adında genç bir kızla uygunsuz ve yasadışı bir ilişkisi vardı.