Translation of "‫فإنها" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "‫فإنها" in a sentence and their turkish translations:

فإنها ستصدر صوتًا،

ve sesler çıkarması dahilinde

ومن ثم فإنها تتلاشى دوماً

ve sonra da hep sönüp giderler.

فإنها لا تزال "قلبها الفكري"

yinede Bağdatta İslamın kalbiydi.

فإنها تستغرق نحو 60-90 ثانية

yaklaşık 60-90 saniye sürer

ولكن في حالتنا، فإنها آتت ثمارها دفعة واحدة.

Fakat bizim durumumuzda, bu gerçekten oldu.

فإنها ستصل إلى أذهان الناس عبر الطيف السياسي.

politik spektrum boyunca insanların aklına yer edecek.

فإنها حَتمًا تؤدي إلى مشاكل أكثر ممّا تُقدم حلولًا.

piyasalar, kaçınılmaz olarak çözdüğünden fazla sorun yaratıyor.

عندما ننظر إلى التصنيفات ، فإنها لا تغادر القمة أبدًا

reytinglere baktığımızda zirveyi hiç bırakmıyor

إذا تعرضت امرأة للضرب في الشارع ، فإنها تتعرض للعنف

Sokakta bir kadın dövülmekteyse şiddet görmekteyse

‫لذا، فإنها تفقد وزنها‬ ‫وتفقد قدرًا هائلًا من قوتها.‬

Bu yüzden kilo veriyor ve muazzam bir güç kaybına uğruyor.

‫فضلاً عن الندبات في أذنيها وذراعيها،‬ ‫فإنها أصبحت تعرج أيضاً،‬

Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,

‫في معظم الوقت،‬ ‫فإنها إما تحوم إما تزحف إما تسبح.‬

Çoğu zaman hızla uçuyor, sürünüyor ya da yüzüyor.

‫لكن إن تم إزعاجها أو استفزازها‬ ‫فإنها ستدافع عن نفسها بالتأكيد.‬

ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.

تريد تجاوز برنامج الفضاء السوفيتي ، فإنها بحاجة إلى مهمة أكثر جرأة.

Sovyet uzay programını geçmesi durumunda daha cesur bir göreve ihtiyacı

لذا إذا أرادت أن تظهر شريحة فإنها تظهرها إذا كانت تريد أن تظهر صورة تظهرها

yani bir slayt göstermek istiyorsa onu gösteriyor bir fotoğraf göstermek istiyorsa onu gösteriyor