Examples of using "فإنها" in a sentence and their turkish translations:
ve sesler çıkarması dahilinde
ve sonra da hep sönüp giderler.
yinede Bağdatta İslamın kalbiydi.
yaklaşık 60-90 saniye sürer
Fakat bizim durumumuzda, bu gerçekten oldu.
politik spektrum boyunca insanların aklına yer edecek.
piyasalar, kaçınılmaz olarak çözdüğünden fazla sorun yaratıyor.
reytinglere baktığımızda zirveyi hiç bırakmıyor
Sokakta bir kadın dövülmekteyse şiddet görmekteyse
Bu yüzden kilo veriyor ve muazzam bir güç kaybına uğruyor.
Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,
Çoğu zaman hızla uçuyor, sürünüyor ya da yüzüyor.
ama rahatsız edilir veya kışkırtılırlarsa kendilerini savunurlar.
Sovyet uzay programını geçmesi durumunda daha cesur bir göreve ihtiyacı
yani bir slayt göstermek istiyorsa onu gösteriyor bir fotoğraf göstermek istiyorsa onu gösteriyor