Examples of using "يستحيل" in a sentence and their turkish translations:
Bir haftada raporu bitirmek imkansız.
ama ikincisi çoğu zaman hayal bile edilemez
bu problemi imkansızdan çözülebilir bir şeye dönüştürürüz.
Son 50 yıla yakın bir süredir onları burada görmemiz imkânsızdı.
Bu olacak şey değil ama onun gibi yaşar, kim beni soyacak diye dertlenirdim.
Bu durum, petrol fiyatlarının düşmesi durumunda, tüm bu programların sürdürülememesi demekti
Hayır, bu asla olmazdı. Hayır. Asla o kadar param olmazdı, çoktan harcamış olurdum.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.