Examples of using "أسبوع" in a sentence and their turkish translations:
10 dolar ödüllü
Bir hafta sonra Ramel,
O, bir hafta içinde iyileşecek.
gittikçe derinleşiyor.
Ödevimi yapmak için bir haftam var.
Bir haftadır buradayım.
O bir hafta içinde geri dönecek.
Bir haftada raporu bitirmek imkansız.
Hafta sonları çalışıyordum.
Festivalden bir hafta sonra yok olmuştu.
1 hafta 10 gün 20 günü bulabiliyor
- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- Bir hafta içinde teslim edebiliriz.
Bir hafta sonra büyük bir rahatlama yaşadım.
O, her hafta sonu golf oynar.
annesi her hafta yiyecek için on dolar birktirirmiş,
Her hafta yüzlerce yeni vaka vardı.
Bu yavrular bir haftaya kalmadan annelerinden ayrılacak.
Bir hafta sonra aynı şey arkadaşıma oldu.
Ancak cenazeden bir hafta sonra bu resme baktı
Bir haftada öğrenebileceğine şaşırırdın.
Bir hafta sonra Napolyon, Bennigsen'in ordusunu Friedland'da yakaladı.
Onu bir hafta boyunca her gün aradıktan sonra,
Yani bir haftalığına tek başıma Maine'e kampa gittim,
Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.
Aslında çok değil yani bir hafta öncesine gidip bir loto sonuçlarını alsak en azından olmaz mı?