Examples of using "حلها" in a sentence and their turkish translations:
bu problemi imkansızdan çözülebilir bir şeye dönüştürürüz.
Gerçekten çözülemez.
çözmekle meşgul olurlar.
ve polislerin dikkatini çözmeye odaklayarak
biz deneyerek dene yanıl yöntemiyle bunları çözüyorduk
Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.
çünkü ben onlara çözülmesi imkansız görünen bir problemin uzmanıyım:
ve çözümler de sırası geldiğinde çözümlenecek yeni sorunlar doğurur.
Bugün sekiz tane uzman bu olayı çözmeye çalışır ve çözülemez.
Fakat yağmur ormanının gece gürültüsünde iletişim kurmak zor. Kolugo'nun buna çözümü daha çok yeni keşfedildi.