Translation of "يحصل" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "يحصل" in a sentence and their turkish translations:

لماذا يحصل ذلك؟

Neden?

- كل ما يحصل، يحصل لسبب.
- كل شيء يحدث لسبب ما.

Olan her şeyin bir sebebi vardır.

تغير المناخ يحصل الآن،

İklim değişikliği gerçekleşiyor,

لا يمكن أن يحصل ذلك!

Olamaz!

لكن خذ بعين الاعتبار ما يحصل

Ancak şunu düşünün,

علينا القيام بشيء حيال ما يحصل.

Neler olup bittiğine dair bir şeyler yapmak zorundayız.

من يعلم ما قد يحصل مستقبلًا؟

Gelecekte ne olabileceğini kim bilir?

لم يحصل في التاريخ الإنساني إلاّ مؤخّرا

İnsanlık tarihinin devasa ölçeğinin son zamanlarında

أنا الرجل الذي يحصل عليه لإنقاذ العالم ".

Ben dünyayı kurtarmak için bunu yapan adam benim. '

الزهايمر مرض يحصل ببطئ وبدون الشعور به

Alzheimer hastalığı yavaşça ve hissedilmeden oluşur.

- أنا لا اعرف ما يحصل هنا.
- أنا لا أعرف ما يجري هنا.
- لا أدري ما يحصل هنا.

Burada ne olduğunu bilmiyorum.

يجب أن يحصل على تعليم جيد، أن يتثقف،

iyi bir eğitim almalıdır, kültürle donatılmalıdır, bezenmelidir.

التغيير الوحيد الذي يحصل في الدماغ كان سلبي:

beyninizde yer alan en büyük değişiklik olumsuzdur:

ويغيرون ما يحصل في الشوارع من اغتصاب وعنف،

sokaklarda gördükleri aynı döngüyü sürdürmek yerine,

لذلك أردت أن يحصل الناس على نفس الفرصة

Bundan dolayı diğer insanların da

لذا عندما تتخيل ماذا يحصل على منصة "Twitch"،

Yani Twitch'de ne olup bittiğini hayal ettiğinizde

أتى سامي كي يحصل على جرعته من المخدّرات.

Sami uyuşturucusunu almaya geldi.

- سيحصل فاضل على ماله.
- سوف يحصل فاضل على ماله.

Fadıl'ın parası olacak.

وجيل الألفية –أنتم تعرفون، جيل يحصل فيه الكل على شريط–

Ve de Y jenerasyonu -- ''herkes bir kurdele alır'' jenerasyonu --

علمت أن موكّلي لن يحصل على فرصة عادلة بهذا التشكيل.

Müvekkilimin bu ortamda şansı olmayacağını biliyordum.

أنا أيضا لا أعرف من يحصل على هذه الصور ، ولكن؟

aynı zamanda o görüntüleri kim alır bilmiyorum ama?

في أيامنا هذه، بإمكان أي واحد أن يحصل على الكتب.

Günümüzde herkes kitap alabilir.

الحياة هي ما يحصل لك و أنت مشغول بالتخطيط لأشياء أخرى.

Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.

قد يحصل مع فيروس نيبال قد يكون مشابهاً اكثر. قاتلٌ جديدٌ يتسلل

olduğunu düşünebilirsiniz . Ama Nepal virüsünde olabileceklerin daha benzer olabileceğini düşünüyorum.

هل من الصواب أن يحصل هذا الشخص على الوظيفة التي طالما تمنى الحصول عليها؟

Bu adamın almayı umduğu işi alması doğru mu?

- لم يحصل فاضل أبدا على وظيفة مستقرّة.
- Fadel nunca pudo conseguir un trabajo estable.

Fadıl'ın hiç istikrarlı bir işi olmadı.

نريد أن نوصل أدوات اللغة إلى المرحلة التالية. نريد أن نرى إبداعات في مجال تعليم اللغات. ولا يمكن لهذا أن يحصل بدون مصادر لغوية متاحة للجميع والتي لا يمكن بناؤها بدون مجتمع والمجتمع لا يمكنه المساهمة بدون منصات فعّالة.

Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.