Translation of "نفسه" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "نفسه" in a sentence and their turkish translations:

- آذى توم نفسه.
- توم اذي نفسه.

Tom kendini incitti.

يخبر نفسه

kendisi anlatıyor

في الوقت نفسه،

Eş zamanlı olarak,

تحنيط على نفسه

kendini mumyalatıyor

ووقتنا هو نفسه

Ve onun zamanıyla bizim zamanımız aynı olsun

التاريخ يعيد نفسه.

Tarih tekerrürden ibarettir.

لقد قدّم نفسه.

O kendini tanıttı.

- على العموم ، التاريخ يكرّر نفسه.
- غالباً ما يعيد التاريخ نفسه.

Genel anlamda, tarih kendini tekrar eder.

كلنا يتحدث مع نفسه.

Hepimizin kafasında dönen bir iç-konuşması var.

وحتى عن العملاق نفسه.

ve hatta devin kendisi hakkında bile.

مصيرهم كان هو نفسه

kaderleri aynıydı

سلّم سامي نفسه للشّرطة.

Sami polise teslim oldu.

لكن المفهوم الأساسي كان نفسه.

konseptin tamamı her zaman aynı kaldı.

بدلًا من النوم الطويل نفسه.

düşük kaliteli uyku olabilir.

بغض النظر، المبدأ هو نفسه.

Fark etmez, kural ne olursa olsun aynı.

قذيفة قذفت من زيوس نفسه؟

Zeus'un bizzat fırlattığı silahtan mesela?

لذلك كل شيء هو نفسه

yani her şeyleri aynı

أليس هذا هو نفسه اليوم؟

günümüzde de hala aynı değil mi

أم أن العالم يحمي نفسه؟

yoksa dünya kendini mi korudu?

وضع ستيف جوبز نفسه دائرة

Steve Jobs'da kendine bir çevre belirledi

تتويج نفسه ملكًا على البرتغال.

düşündüğüne dair söylentilerin başladığı Porto'yu işgal etti .

‫وفي الوقت نفسه، تبتعد تدريجيًا.‬

Ve aynı zamanda yavaşça uzaklaşıyor.

سجّل فاضل نفسه في فندق.

Fadıl bir motele yerleşti.

توم يفكر في نفسه فقط.

Tom sadece kendini düşünüyor.

وهو أن جايسون قتل نفسه توًا

Jason biraz önce kendini vurdu.

يقول لي الشيء نفسه مرة أخرى.

aynı şeyi bana geri söylüyor.

وأنه يثبتُ نفسه للقيام بعمل جيد.

ve kendi kendini kanıtlaması.

وكيف يعمل النظام القانوني الجنائي نفسه.

nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

في الواقع ، تم انتقاد المجتمع نفسه

aslında toplumun ta kendisi eleştirildi

يختفي هذا المجتمع من تلقاء نفسه

o topluluk kendiliğinden yok olur

بعد فترة ، يبدأ في إظهار نفسه

bir süre sonra artık kendini belli etmeye başlıyor

لأنه لا يجد نفسه مضيفًا جديدًا

çünkü kendine yeni konakçı bulamıyor

محنط نفسه حتى لا تتدهور الجثة

ceset bozulmasın diye kendini mumyalatmış

هذه ليست إهانة بل المرض نفسه

bu bir hakaret değil hastalığın ta kendisi

من مرة ، معتبراً نفسه غير مؤهل.

reddetmesine rağmen , vasıfsız olduğunu

أول من يعبرها منذ ديونيسوس نفسه.

Dionysos'un kendisinden beri geçen ilk kişi.

أعمل مع سالي في المكتب نفسه.

Sally ve ben aynı ofiste çalışıyoruz.

لا يحب توم التحدث عن نفسه.

Tom kendisi hakkında konuşmayı sevmiyor.

سجّل سامي نفسه و ركب الطّائرة.

Sami çekin yaptı ve uçağa bindi.

من عرف نفسه فقد عرف ربه.

- Benliğini tanıyan, yaratıcısını tanır.
- Nefsini bilen Rabb'ini bilir.

حياتي لم تصبح أحسن من تلقاء نفسه.

Benim hayatım kendiliğinden düzelmedi.

حتى لو قمت بترك ترتيب الكلمات نفسه

Kelimelerin sırasını aynı bırakıp

أن هذه الموسيقى هي نتاج النظام نفسه.

bu müzik sistemin kendisinden geliyor.

وجد كاتبوغا نفسه الآن في وضع خطير

Şimdi ise Kitbuqa kendini tehlikeli bir pozisyonda buldu.

ونريد أن نفعل الشيء نفسه مع أبنائنا.

biz de aynısını oğullarımıza yapmak istiyoruz.

حتى نرى الملك يجعل نفسه مقبرة هنا

yani anlayacağımız üzere kral burda kendine mezar yaptırıyor aslında

قال نابليون نفسه: "يا له من جندي!

Napolyon'un kendisi, “Ne asker!

يجد نفسه دائمًا مستثمرًا في جميع أعماله.

daha sonra ki bütün işlerinde de kendisine hep bir tane yatırımcı buluyor

ترامب نفسه لا يتجنب أبدا الشتم والإهانة

Trump'ın kendisi de küfür ve hakaret etmekten asla kaçınmıyor

- إنه يجهز نفسه للإمتحان.
- إنه يستعد للامتحان.

O sınava hazırlanıyor.

"أجل، أجل" قال ألبرت أينشتاين، "إنه نفسه تمامًا."

''Evet evet,'' dedi Albert Einstein, ''tam olarak aynısı.''

ولم أكن أريد لأحد المرور بالشعور نفسه ثانيةً.

Kimsenin yeniden böyle hissetmesini istemedim.

حيث تم القبض على الملك لويس التاسع نفسه

1250 yılında Kral 9.Louis esir alınmıştı

مكان المرأة كان هو نفسه معنا مرة أخرى

yine kadının yeri bizde aynıydı

في نفس النقطة ، ليس هو نفسه لفترة طويلة.

aynı noktada ise yine uzun süre aynı nokta olmuyor.

ومع ذلك ، فإن أكبر عدو للنمل هو نفسه

buna rağmen karıncanın yine en büyük düşmanı kendisi

لدرجة أن أحد المراقبين قارنها بالحرس الإمبراطوري نفسه.

ki, bir gözlemci onları İmparatorluk Muhafızlarının kendisiyle karşılaştırdı.

أصيب المارشال نفسه عندما انقلب حصانه المحتضر عليه ،

Mareşal, ölmekte olan atı onun üzerinden geçtiğinde yaralandı,

لم يستطع أن يجعل نفسه تطلق على الأيِّل.

Geyiği vurmaya gönlü elvermedi.

ربما على توم التوقف قبل أن يؤذي نفسه.

Belki kendini incitmeden önce Tom'un işi bırakması gerekiyor.

وجزء من هذه المدة كان هو نفسه في السجن

Bu sürenin bir kısmını kendisi de hapiste geçirir,

غالباً ما تكون معلوماتنا المالية في المكان نفسه أيضاً.

hatta finansal bilgilerimiz bile bu yerde.

‫"هذا مغرٍ جدًّا،‬ ‫هو فقط لا يستطيع كبح نفسه."

''Çok kışkırtıcı, kendine hakim olamadı.''

في الوقت نفسه، كان حنبعل يعاني من بعض المشاكل

Hannibal bu esnada kendi problemleri ile uğraşıyor.

وفي الوقت نفسه، فإن الطليعة الرومانية لا تزال قائمة

Bu sırada, Roma gözcü birlikleri hala hatlarını koruyorlar.

هناك ، توج نفسه فويفود من والاشيا في أغسطس 1456

Orada kendini Eflak Voyvodası ilan eder. Ağustos 1456.

كيف هي صحّتك؟ - كنت سأطرح عليك السؤال نفسه. - حسناً...

Sağlığın nasıl? -Ben de sana aynı şeyi soracaktım. -Yani...

في الوقت نفسه ، أكبر دليل على التطور هو الخفافيش.

aynı zamanda evirimin en büyük kanıtı da yarasalardır

وفي الوقت نفسه ، يمكن للنظام التعامل مع كل شيء

ve aynı zamanda da sistem her şeyi kaldırabiliyor

في الوقت نفسه ، لا تتطابق الظلال مع بعضها البعض

Aynı zamanda gölgeler birbirini tutmuyor

الروح مثل الجسد نفسه ، لذا فهي تحتاج إلى علاج

ruh'ta aynı beden gibidir yani tedaviye ihtiyacı vardır

‫يسأل الناس:‬ ‫"لماذا تذهب إلى المكان نفسه كل يوم؟"‬

İnsanlar "Neden her gün aynı yere gidiyorsun?" diyor.

والتواجد في الخارج له تأثير على الفيروس نفسه أيضا.

Dışarıda olmanın virüsün kendisi üzerinde de bir etkisi var.

ارتدى سامي ملابس غليظة كي يحمي نفسه من البرد.

Sami kendini soğuktan korumak için kalın kıyafetler giymişti.

ضُبِط سامي في مستشفى و هو يعرض نفسه كطبيب.

Sami bir hastanede doktor numarası yaparken yakalandı.

وفي الوقت نفسه، فإن أسعار هذه الأدوية استمرت في الزيادة...

Bu sırada bu ilaçların fiyatları 2012'den beri %68 artarak

وفي الوقت نفسه، على سواحل صقلية، ضرب القرطاجيين الضربة الأولى.

Bu sırada, Sicilya sahili açıklarında, Kartacalılar ilk hamleyi yaptılar.

وهابل يدور نوعاً ما حولهم، وهكذا يتمكن من توجيه نفسه.

Hubble onların etrafında dönüyor, böylece yerini saptayabiliyor.

أولاً ، دعنا نفهم أن مفهوم الوقت والوقت ليس الشيء نفسه

Öncelikle zaman kavramını anlayalım zamanla saat aynı şey değildir

يقول Isac Newton الوقت هو نفسه للجميع وفي كل مكان

Isac Newton diyor ki zaman herkes ve her yer için aynıdır

تشمل مجموعتهم الاستثنائية من الهدايا تماثيل نصفية وتماثيل للإمبراطور نفسه ...

Olağanüstü hediyeler arasında İmparatorun büstleri ve heykelcikleri…

- قام توم بنفس الخطأ مرة أخرى.
- كرر توم الخطأ نفسه.

Tom aynı hatayı tekrar yaptı.

وفي الوقت نفسه، كان الجناح المملوكي الأيسر في حالة يرثى لها

Bu sırada Memlük solu korkunç bir şekilde dar boğazdaydı

وفي الوقت نفسه ، لا يمكن للنحل أن يفعل أي شيء للنمل.

bu arada arılar karıncalara hiçbir şey yapamazlar.

لقد أثبت نفسه كقائد متميز ... شجاع مثل ناي ، بعقل سولت العسكري ...

Kendisinin olağanüstü bir komutan olduğunu kanıtlamıştı… Ney kadar cesur

البعض يحب أن يكافئ نفسه، وأن لا ينتظر هدية من أحد.

Bazıları kimseden hediye beklemeden kendisini ödüllendirmeyi sever.

لم يهتم احد أنه لم يستطع أن يتكلم أو يعبر عن نفسه

Vahşi bir hayvan ve etiketlenmiş bir kötü gibi yakalanmadan önce

وضعت العلاقات مع هؤلاء الجنرالات المشتبه بهم سياسيًا برتيير نفسه تحت الأضواء.

siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.

نفسه ، الذي كافأ لانز بقيادة لواء من الرماة في الحرس المتقدم للجيش.

ordunun ileri muhafızındaki bir el bombası tugayının komutasıyla ödüllendirdi.

بما في ذلك رئيس أركان نابليون ، المارشال بيرتيير - وربما حتى الإمبراطور نفسه.

Napolyon'un genelkurmay başkanı Mareşal Berthier ve hatta belki de İmparatorun kendisi de dahil olmak üzere , onun bir veya iki kazık attığını görmeye hevesliydi .

على الرغم من إثبات نفسه كمنظم ممتاز ويمكن الاعتماد عليه في المعركة ،

Suchet mükemmel bir organizatör olduğunu ve savaşta güvenilir olduğunu kanıtlasa

وفي الوقت نفسه كان لدى هولاكو 60 ألف جندي في جميع أنحاء سوريا

Hülagünün ise Suriyede 60 bin askeri vardı.

‫كثرة الفرائس تجعل هذا المكان مثاليًا لتدريب‬ ‫نمر صغير على الذود عن نفسه.‬

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.

لم تتح له الفرصة أبدًا لإثبات نفسه في ساحات القتال الحاسمة في الحرب.

Hiçbir zaman savaşın belirleyici savaş alanlarında kendini kanıtlama fırsatı bulamadı.

في عام 1799 أسس سولت نفسه كواحد من أفضل قادة الفرق في فرنسا ،

1799'da Soult , Zürih Muharebesi'nde Masséna'nın komutası altında

كان ملك إنجلترا الجديد ، ويليام الفاتح ، هو نفسه من نسل مغامر من الفايكنج.

İngiltere'nin yeni kralı William the Conqueror, kendisi bir Viking maceracısından geliyordu.