Examples of using "مال" in a sentence and their turkish translations:
Para
Hiç param yok.
Sami'nin parası kayboldu.
Fadil Dania'nın parasını aldı.
Sosyal plastik artık para ediyor,
O benden para istedi.
O benden para istedi.
Sami, Leyla'nın parasını çaldı.
Sami, Leyla'nın parasını istiyor.
- Paranızın olmadığını biliyorum.
- Paranın olmadığını biliyorum.
Cüzdanında para var mıydı?
Ne bir işim ne de param vardı artık.
Para yok bu iş için bir eğitimi de yok
Ne yazık ki yanımda hiç param yok.
Paran var mı?
Hiç param yok.
Fadıl, Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
Fadıl, Leyla'nın parasını bir ev satın almak için kullandı.
Sami, Leyla'nın parasını ve arabasını çaldı.
hissettiğim ile kendim için para istemekle hissettiğim aynı değil.
Şirket 100.000 $ sermaye ile başladı.
Taşınmak için param yok, sanırım bir seçeneğim yok.
Onun hiç parası yoktu, böylece o benimle gidemedi.
parası olmayan babayı karısı ve kayın validesi sevmiyor itip kakıyor yine
Ya abi bu işte çok iyi para var ya
Zengin olsaydım sana para verirdim.
Para her şey değildir ama paranız yoksa hiçbir şey yapamazsınız.