Examples of using "يعطي" in a sentence and their turkish translations:
çok büyük cezalar veriyor
Popstar umut dağıtıyor filan diye.
ortak oldular.
insana çok acayip bir saflık, bir hümanizm kazandırıyor.
program bu konu da hakkını veriyor yani
Babam tüm maaşını anneme veriyor.
Sami kendi hayatına anlam vermek istedi.
düz dünya'cılar yine şu örneği veriyorlar
Bu soru işe yaramadığında bile işe yarıyor.
Bu doktora dış dünyayla bir bağlantı olduğunu gösterir.
O eserlerin Türkiye'ye getirilmesinde büyük mücadele veren Uşak Müze Müdürü
Haritadaki iki nokta arasında çizilen bir çizginin, bu noktalar arasında gezinmek için
Ama yine de dikkat çekici olaylar var. Gelecekle ilgili haberler de veriyor bu adam.
Bir erkek bir kadına bir yüzük verirse bunun ne demek olduğunu biliyor musun?