Examples of using "غاضب" in a sentence and their turkish translations:
O sana kızgın.
O öfkeli.
Zeus kızgın.
Sinirlendim!
Deniz kızgın.
Amcam kızgın.
öfkeli, huysuz davranış biçimi.
O bana kızgın.
Tom şu anda öfkeli.
Evet, o kızgın.
Babam bana kızgın.
- Deli misin?
- Kızgın mısın?
Sanırım o öfkeli.
Tom öfkeliymiş gibi davrandı.
Tom, Mary'ye kızgın.
Tom, Mary'ye kızgın.
Tom şimdi bana çok kızgın.
Babam bana çok kızgın.
Niçin öyle bir şey hakkında kızgın?
siz şey demiyor muydunuz yahu az önce de söylemiştim sinirlendim biraz
Öfkeli bir gergedanla karşılaşırsanız pek kaçma şansınız olmaz.
Bu gece neden bu kadar sinirlisin?
Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.
ve General Suchet'in tümeni önde oldu. Altı saat boyunca, birlikleri platodaki köyler için
Ama deniz biyoloğu Richard Fitzpatrick öfkeli bir denizkestanesinin saldırısına uğradığında gündüz vakti işini yapıyordu.