Examples of using "إنهُ" in a sentence and their turkish translations:
- Bu bir domuz değil; o bir maymun.
- O bir domuz değil, maymun.
O çok genç.
Onu bana gösterdi.
O sana kızgın.
O bekliyor.
O bir acemi.
Bu sinir bozucu.
O bir şarkıcı.
- Telefonda konuşuyor.
- Telefonla konuşuyor.
O bana kızgın.
Bu bir rüya gibi.
Evet, o kızgın.
O bana kötü davrandı.
Bu eğlenceli ve sağlıklı.
O intikam istiyor.
O dindar bir Katolik.
O şimdi hazır.
Onun başı dertte.
O benim erkek kardeşimin arkadaşıdır.
O çok gençtir.
Öğretmenimle Berberice konuşurum.
Bu, kitaptan bir alıntı.
O davet edilmedi.
O, evrime inanmıyor.
O, ölümden sonraki hayata inanıyor.
O, sorun çıkarmak için geldi.
O genç ve toy.
Sakin ol; o sadece seninle alay ediyor.
O sevimli ama aptal.
Aptal ama tatlı.
Bankta oturuyor.
O çok iyi görünüyor.
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
Günaydın, Kalkma zamanı.
Merak etmeyin. O, Almanca anlamıyor.
Merak etmeyin. O ne yaptığını biliyor.
O, evlenene kadar beklemek istiyor.
O çok dürüst, bu yüzden ona güvenebiliriz.
O, kolunda güzel bir kızla geldi.
O, öğretmenleriyle Berberice konuşur.
Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
Bir şey yapma zamanı.