Translation of "صوت" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "صوت" in a sentence and their turkish translations:

صوت الصمت.

Sessizliğin sesi.

صوت أزيز.

Bzzzzzzz.

صوت العطس

Hapşu!

- لدى بتي صوت رقيق.
- صوت بتي جميل.

Betty'nin tatlı bir sesi var.

اصرخ بأعلى صوت.

Yapabildiğin kadar yüksek çığlık at.

توم: (صوت عالي)

TT: (Tiz ses çıkarıyor)

تُصدر صوت تمزق،

ayağımı her oynattığımda

هذا صوت النمل

işte karıncaların çıkardığı ses bu

أخفض صوت المذياع.

Radyonun sesini kız.

أخفض صوت التلفاز.

- TV'nin sesini kıs.
- Televizyonun senini kıs.

إرفع صوت الموسيقى!

Müziğin sesini aç!

صوت المروحيات مزعج.

Helikopterler gürültülüdür.

هذا أيضًا صوت الأشجار.

Bu da ağaçların sesi.

‫تخفي الرياح أي صوت.‬

Rüzgâr tüm sesleri boğuyor.

هل تسمع أي صوت؟

Herhangi bir ses duyuyor musunuz?

صوت الكمان جميل جداً.

Kemanın sesi çok tatlı.

هلّا أخفضت صوت التلفاز؟

Televizyonun sesini kısabilir misin?

سمع سامي صوت ليلى.

- Sami, Leyla'nın sesini duydu.
- Sami, Leyla'nın sesini işitti.

- كان صوت سامي غريبا حقّا.
- كان لدى سامي صوت غريب حقّا.

Sami'nin gerçekten garip bir sesi vardı.

- كان صوت سامي غليظا جدّا.
- كان لدى سامي صوت غليظ جدّا.

Sami'nin çok derin bir sesi vardı.

يحاكي صوت صائد الذباب كاسكيدي

Kiskadee sinek avcısı kuşun sesini taklit ederler.

صوت "كه" على سبيل المثال.

"Kh" sesi örneğin.

كان وسيلة عظيمة لإعطائهم صوت.

onların sesini duymak için harika bir yol.

تعرّف سامي على صوت ليلى.

Sami, Leyla'nın sesini tanıdı.

كان صوت سامي مليئا بالقلق.

Sami'nin sesi endişeyle doluydu.

تُظلم الشاشة ويعلو صوت الموسيقى الدرامية

ekran karanlığa gömülür ve derinden ürkütücü bir müzik gelir.

‫كنت أسمع صوت التحطم خلفي مباشرة.‬

Tam arkamda koşuşunu duyuyordum.

يجب أن يكون هناك صوت الآن

Şu anda ses geliyor olması lazım

استعمل سامي وسادة لكتم صوت مسدّسه.

Sami, silahının sesini susturmak için bir yastık kullandı.

صوت الموكتور وهو يُصبّ في تلك الأقداح،

moktor'un sesi o shot bardaklarına dökülüyor,

وبنبرة صوت تقول: "أعلم مدى سوء هذا."

"Bunun ne kadar berbat olduğunu anlıyorum." diyen bir tonla iletti.

توم: (من صوت عالي إلى منخفض) إي.

TT: (önce tiz sonra pes) eeee

عندما سمعت صوت هذه الآلة لأول مرة،

Bu çalgının sesini ilk duyduğumda

‫عليه أن يحاول إصدار صوت أكثر حماسة.‬

Biraz daha heyecan verici sesler çıkarmalı.

هذا صوت كامل يصدر عن طريق الفم

Bu tamamen ağızla çıkarılan bir sestir

ثم لفت صوت المشاة المجريين انتباه سيغيسموند.

Ardından Macar süvarilerinin sesi Sigismund'un dikkatini çekti.

أحب صوت الغيث أثناء هطوله علی السقف.

Çatıdaki yağmurun sesini seviyorum.

- سمعت ضجة غريبة.
- سمعت صوت ضجة غريبة.

Tuhaf bir gürültü duydum.

سمعت صوت اصطدام حوالي العاشرة ليلة الأمس.

Dün gece yaklaşık saat onda bir kaza duydum.

أستك من فضلك. لا تحدث أي صوت.

Sessiz olun, lütfen! Ses yapmayın.

تعرّف سامي في الحين على صوت ليلى.

Sami, Leyla'nın sesini hemen tanıdı.

لم يتعرّف سامي بتاتا على صوت ليلى.

- Sami, Leyla'nın sesini hiç tanımadı.
- Sami, Leyla'nın sesini hiç tanımıyordu.

صوت المجلس احتجاجا على أي تسلح نووي.

Meclis herhangi bir nükleer silahlanmaya karşı protesto etmek için oy kullandı.

ماثو: ما ترونه أن نطاق صوت توم واسع--

MB: Ses aralığı son derece geniş,

لكن كيف يبدو صوت نظامنا الشمسي يا ترى؟

Peki ya bizim güneş sistemimiz nasıl duyuluyor?

مثل عندما تسمع صوت جهاز الإنذار بوجود الحريق

Bu biraz yangın alarmını duyup,

- لم يحدث سامي أيّة ضجّة.
- لم يصدر سامي أيّة ضجّة.
- لم يحدث سامي أيّ صوت.
- لم يصدر سامي أيّ صوت.

Sami hiç gürültü yapmadı.

‫لكن صوت الصيد يصدح بعيدًا‬ ‫عبر هواء الليل البارد.‬

Ancak avın gürültüsü serin gecede çok ilerilerden duyuluyor.

‫كان الحراس محظوظين،‬ ‫كانت صوت الطلقات كافياً هذه المرة لإخافته.‬

Görevliler şanslıydı, bu seferlik silah sesi onu korkutup kaçırmaya yetti.

وأخبرني أنه قد صوت لصالح خروج بريطانيا من الاتحاد الأوروبي،

AB'den çıkmak için oy verdiğini söyledi

إذا كنت تمشي في الحديقة و سمعت صوت كلب يعوي خلفك ،

Parkta yürürken arkandan bir köpek havlıyorsa

‫من الآمن جذب أنثى إليه.‬ ‫لكنه يحتاج إلى إصدار صوت مبهر.‬

Dişiyi kendine çağırmak çok daha güvenli. Ama etkileyici sesler çıkarmalı.

‫للمساعدة في إيصال رسالته،‬ ‫يعمل عرينه الذي يشبه القمع كمكبّر صوت.‬

Mesajını daha iyi iletebilmek için deliğini huni gibi kullanarak sesinin hacmini arttırıyor.

سنواتٍ من الحرب والخراب فما هو الاتفاق الليبي الذي صوت عليه

ardından , Libyalıların Cenevre'de oyladığı Libya anlaşması

- هل تسمع ضجيج الأمواج على الشاطئ؟
- أتسمع صوت الأمواج على الشاطئ؟

Plajdaki dalgaların sesini duyabiliyor musun?

بعد أن صوت معظم الشعب الفنزويلي بنعم انتخبوا الجمعية الوطنية التأسيسية

Venezüellalıların çoğu evet oyu verince yeni bir Ulusal Kurucu Meclis seçimi yapıldı

حصلت على تسعة وثلاثين من اصل ثلاثة وسبعين صوت الفوز جاء في

alan üçüncü listenin kazanmasıydı . Libya'nın en güçlü siyasetçilerinden ikisinin yer

إذا لم يتمكن من لمس أي شخص وتقلص صوت الخبز من هذا الصراخ

eğer kimseye dokunamaz ve o bağıran kişinin simit sesi kısılırsa

‫حتى صوت خطوات النمل الأبيض.‬ ‫هذه الطريقة السرية للعيش تساعده أيضًا‬ ‫في الاختباء من المفترسات الأخرى.‬

Akkarınca ayaklarının tıkırtılarını bile. Bu gizli hayat tarzı başka yırtıcılardan saklanmasını da sağlar.