Examples of using "غريبة" in a sentence and their turkish translations:
Tuhaf bir gürültü duydum.
Çok tuhaf görünüyordu.
Bazı semboller ürkütücü şekilde ortak özelliklere sahip.
Sami, Leyla'ya gerçekten tuhaf mektuplar gönderdi.
bazı garip şeyleri keşfetmeye başladım.
- Hayat ne kadar garip!
- Hayat ne kadar tuhaf!
O tuhaf kokarsa onu yeme.
Ailelerin sürekli tuhaf işlerde çalışıp sonunda boşta bir iş olmadığını
Garip bir şekilde, hayatlarımız birbirini yansıtıyordu.
"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime,
bu uzaylı fikri biraz garip geliyor bizlere
Sami garip bir ses duydu ve araştırmak için dışarı çıktı.
dilimizi malesef, batı ve Arap kültüründen harmanlaşarak garip garip kelimeler almışız
ama elin yabancısı yapınca da vay efendim kaka vay efendim kötü
Yani umutlarımın kırılmadığı, beni tuhaf bulmayan,
bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.
Tatoeba ilkeleri altında, üyelerin sadece kendi anadillerinde cümleler eklemeleri ve/veya anlayabilecekleri bir dilden anadillerine tercüme yapmaları önerilir. Bunun sebebi de kişinin, anadilinde doğal olan cümle kurmasının çok daha kolay olmasıdır. Anadilimiz dışında bir dilde yazdığımızda ise kulağa tuhaf gelen cümleler oluşturmamız çok kolaydır. Lütfen cümleyi sadece ne anlama geldiğini bildiğinizden eminken tercüme ettiğinizden emin olunuz.