Translation of "الكتب" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "الكتب" in a sentence and their turkish translations:

- أحب قراءة الكتب.
- أحب قراءة الكتب

- Kitap okumayı seviyorum.
- Ben kitap okumayı severim.
- Ben kitapları okumayı severim.

- هذه الكتب جديدة.
- هذه الكتب جديدة

Bu kitaplar yeni.

- أحب أن أقرأ الكتب.
- أحب أن أقرأ الكتب

- Kitap okumayı seviyorum.
- Kitap okumayı severim.

اقرأ الكتب الأفريقية.

Afrika hakkında kitaplar okuyun.

لديك بعض الكتب.

Birkaç kitabın var.

أحب قراءة الكتب

- Kitap okumayı seviyorum.
- Ben kitap okumayı severim.
- Ben kitapları okumayı severim.

هذه الكتب لنا.

Bu kitaplar bizimdir.

لمن هذه الكتب؟

Bunlar kimin kitapları?

سأترك الكتب هنا.

- Kitapları burada bırakıyorum.
- Kitapları buraya bırakıyorum.

لديك الكثير من الكتب.

- Birçok kitabın var.
- Çok sayıda kitabın var.

- أين الكتب؟
- أين الكتاب؟

Kitap nerede?

أحب أن أقرأ الكتب.

- Kitap okumayı seviyorum.
- Kitap okumayı severim.

أعطيت بعض الكتب له.

Ona bazı kitaplar verdim.

من أين تشتري الكتب؟

O, kitapları nereden satın alıyor?

لديها القليل من الكتب.

Onun birkaç kitabı var.

لديها الكثير من الكتب.

- Onun birçok kitabı var.
- Bir sürü kitabı var.

توم لديه مئات الكتب.

Tom'un yüzlerce kitabı var.

لديها المئات من الكتب.

Onun yüzlerce kitabı var.

من يحب مطالعة الكتب؟

Kim kitap okumayı sever?

أعطاني توم بعض الكتب.

Tom bana bazı kitaplar verdi.

هناك بعض الكتب على المكتب.

Masanın üstünde bazı kitaplar vardır.

- هذه كتبي.
- هذه الكتب لي.

Bu kitaplar bana ait.

عندها الكثير من الكتب الإنجليزية.

Onun bir sürü İngilizce kitabı var.

أخبرني أين أضع هذه الكتب.

Bana bu kitapları nereye koyacağımı söyle.

كل ما لدي هو الكتب

Sahip olduğum her şey kitaplardır.

لا تضع الكتب على الطاولة.

Kitapları masanın üstüne koyma.

ليس لتوم الكثير من الكتب.

Tom'un pek çok kitabı yok.

جميع طلبتها يحبون حقا مطالعة الكتب.

Bütün öğrencileri gerçekten kitap okumayı sever.

عليّ إرجاع الكتب إلى المكتبة الإثنين.

Pazartesi günü kitapları kütüphaneye geri götürmek zorundayım.

تحتل الكتب أكبر مساحة في غرفته.

Kitaplar onun odasının çoğunu meşgul ediyor.

هناك الكثير من الكتب في غرفتي.

- Benim odamda bir sürü kitap var.
- Odamda bir sürü kitap var.

ألفنا العديد من الكتب عن الصين.

Biz Çin hakkında pek çok kitap yazdık.

أقرأ أقل عدد ممكن من الكتب.

Mümkün olduğunca az kitap okurum.

يقوم بأعمال التنقيب وينشر الكتب. أعضاء المؤسسة

kazılar yaptırır, kitaplar yayınlar. Kurumun üyeleri ise

فعليك أن تقرأ الكثير والكثير من الكتب".

çok ama çok kitap okumalısın" dedi.

اشترىت عدد قليل من الكتب من المكتبة.

Kitapçıdan birkaç kitap aldım.

عندها نفس عدد الكتب مثل الذي عندي.

O, benim kadar çok kitaba sahip.

طالع سامي كلّ واحد من هذه الكتب.

Sami o kitapların her birini okuyor.

لكن هذه المهارات تعلموها غالباً من الكتب المدرسية،

Ancak bunlar, çoğunlukla ders kitaplarından öğrenilen beceriler

قال لي والدي، لا تقرأ الكتب في السرير.

Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi.

إنها تقوم بصرف الكثير من المال على الكتب.

O, kitaplara çok para harcar.

- ماذا فعلت بتلك الكتب؟
- ما الذي فعلته بالكتب؟

Şu kitaplarla ne yaptın?

في أيامنا هذه، بإمكان أي واحد أن يحصل على الكتب.

Günümüzde herkes kitap alabilir.

فجأة، تذكرت أنني لا أستطيع دفع ثمن الكثير من الكتب.

Birdenbire, pek çok kitap için para ödeyemediğimi hatırladım.

أريد أن أقرأ أكبر عدد ممكن من الكتب الإنجليزية هذه السنة.

Ben bu yıl mümkün olduğu kadar çok İngilizce kitap okumak istiyorum.

ولهذا السبب فإن أكثر الكتب تأثيراً في التاريخ عبارة عن سلسلة من القصص

Bundan dolayı tarihteki en etkili kitaplar hikâye serileri