Translation of "البكاء" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "البكاء" in a sentence and their turkish translations:

سواء البكاء أو البكاء

Ağlasa da zırlasa da

واصلَت البكاء.

Ağlamaya devam etti.

لا أريد البكاء أمامها.

Onun önünde ağlamak istemiyordum.

لا أستطيع الضحك أو البكاء.

Ben gülüp ağlayamam.

لا أريد البكاء أمام توم.

Tom'un önünde ağlamak istemiyordum.

- أوشكت على البكاء.
- كادت أن تبكي.

O, ağlamak üzereydi.

لا فائدة من البكاء، فلن يسمعك أحد.

Ağlamanın yararı yok. Hiç kimse seni duymaz.

ولكن عندما رأى ما حدث حقاً انفجر في البكاء.

Gerçekten ne olduğunu görünce de gözyaşlarına hakim olamadı.

عندما خفضت ابنة أخت الملك زوجته إلى البكاء ، واجهها ناي وصرخ "أنا وآخرون

Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken