Examples of using "البكاء" in a sentence and their turkish translations:
Ağlasa da zırlasa da
Ağlamaya devam etti.
Onun önünde ağlamak istemiyordum.
Ben gülüp ağlayamam.
Tom'un önünde ağlamak istemiyordum.
O, ağlamak üzereydi.
Ağlamanın yararı yok. Hiç kimse seni duymaz.
Gerçekten ne olduğunu görünce de gözyaşlarına hakim olamadı.
Kralın yeğeni karısını gözyaşlarına boğduğunda Ney, " Siz İngiliz bahçelerinde oturup çayınızı yudumlarken