Examples of using "كادت" in a sentence and their turkish translations:
Çok az kaldı.
Neredeyse boğuluyordu.
Amerika'ya adeta meydan okuyordu
Neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordum.
Neredeyse ona bir bisiklet çarpıyordu.
Leyla neredeyse ölmüştü.
Ayrıca suyum da azalmaya başladı.
O, neredeyse okula geç kalmıştı.
O, ağlamak üzereydi.
Mary, Tom'u öldüresiye dövüyordu
Neredeyse bir kamyon tarafından eziliyordum.
O neredeyse bayılacaktı.