Translation of "Yaşamı" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Yaşamı" in a sentence and their spanish translations:

Ve yaşamı sonlandıracak

y terminará la vida

Ben yaşamı seviyorum.

Amo la vida.

Geyik, yaşamı için kaçtı.

El ciervo corrió por su vida.

Bir bankacının yaşamı zordur.

La vida de un banquero es difícil.

O, yaşamı için çalışıyor.

Trabaja para vivir.

Onun yaşamı benim ellerimde.

Su vida está en mis manos.

Biz yaşamı kendi suretimizde yarattık.

Hemos creado vida a nuestra imagen y semejanza.

Sonunda gizli yaşamı açığa çıktı.

Su vida secreta salió a la luz por fin.

Bütün bir yaşamı avcılık yeteneklerini geliştirmek

Se pasa toda una vida perfeccionando sus habilidades como cazador

Hindistan Vahşi Yaşamı Koruma Derneğine göre

Según la Sociedad Protectora de Vida Salvaje de la India,

Aslında insan yaşamı için yaşanabilir olan

es realmente habitable para la vida humana,

Hayat dolu bu ormanın bereketli yaşamı

el bosque palpitante y lleno de vida,

İnsan sosyal yaşamı olmadan yaşayabilir mi?

¿Puede un hombre vivir sin tener una vida social?

Gece yaşamı New York'ta daha iyidir.

La vida nocturna es mejor en Nueva York.

Bir insan tüm yaşamı boyunca öğrenmelidir.

El hombre debe aprender su vida entera.

Bu kitap İngiltere'deki yaşamı ele alır.

- Este libro se trata de la vida en Reino Unido.
- Este libro es de la vida en el Reino Unido.
- Este libro trata de la vida en el Reino Unido.

Tom tüm yaşamı boyunca bekar kaldı.

Tom permaneció soltero toda su vida.

Eğer su olmasaydı, insan yaşamı imkansız olurdu.

Si no fuera por el agua, la vida humana sería imposible.

Latince neden bir kişinin yaşamı için önemlidir?

¿Por qué el latín es importante para la vida de una persona?

Onun yaşamı, zamana karşı bitmeyen bir yarıştır.

Su vida es una inacabable carrera contra reloj.

George Harrison tüm yaşamı boyunca bir centilmendi.

¡George Harrison fue un caballero durante toda su vida!

Kır yaşamı,şehir yaşamıyla karşılaştırıldığında çok huzurludur.

La vida en el campo es muy pacífica comparada con la vida en la ciudad.

Mercan resifleri çeşitli güzel deniz yaşamı çeker.

Los arrecifes de coral atraen una variedad preciosa de vida marina.

Ve yaşayacağımızdan daha uzun bir yaşamı tanımamızı gerektiriyor.

y una vida más larga que la que vamos a vivir.

Bu yenilikleri Dünya'daki yaşamı geliştirmek için de kullanabiliriz.

podemos transferir esas innovaciones para mejorar la vida en la Tierra.

BU yaşamı süresince bize neler katmış bir bakalım

Veamos qué nos ha agregado durante esta vida.

, insan yaşamı üzerinde Antarktika'daki karların erimesinden daha az

impacto en la vida humana que el efecto del derretimiento de la nieve antártica. Sin embargo

Ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.

pero, en general, la vida de una persona dura menos de 100 años.

O, onun kişisel yaşamı hakkında hiçbir şey bilmek istemiyordu.

Ella no deseaba saber nada de su vida personal.

Mary geleceğe gitti ve iklim değişikliğinin dünya üzerindeki tüm yaşamı tahrip ettiğini gördü.

Mary viajó al futuro y descubrió que el cambio climático había destruido toda la vida sobre la Tierra.

Tom yerel doğal yaşamı korumak için gücü dahilinde her şeyi yapmaya söz verdi.

Tomás prometió hacer todo lo que estuviera a su alcance para proteger la vida salvaje local.