Translation of "Yürümek" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Yürümek" in a sentence and their spanish translations:

Yağmurda yürümek istiyorum.

Me gusta pasear bajo la lluvia.

Eve yürümek istemiyorum.

No quiero caminar a casa.

Canım yürümek istemiyor.

No tengo ganas de caminar.

Eve yürümek zorunda kaldım.

Tuve que irme a la casa a pie.

Gerçekten yürümek istiyor musun?

¿De verdad quieres caminar?

Ayaklarımızı yürümek için kullanırız.

Usamos nuestros pies para caminar.

Canım şimdi yürümek istemiyor

Ahora no tengo ganas de dar un paseo.

Şu anda yürümek istemiyorum.

Ahora no quiero dar un paseo.

Birlikte yürümek ister misin?

¿Quieres que caminemos juntos?

Yürümek için çok uzak.

Es demasiado lejos para ir andando.

Yavaş yavaş yürümek zorundayım.

Tengo que caminar despacio.

Yürümek en iyi egzersizdir.

Caminar es el mejor ejercicio.

Tekrar yürümek istemiyor musun?

¿Quieres dar otra vuelta?

İstasyona yürümek ne kadar sürer?

¿Cuánto se tarda en ir andando a la estación?

Yürümek için çok uzak mı?

¿Está muy lejos para ir caminando?

Yağmurda yürümek beni rahatsız etmez.

No me molesta caminar bajo la lluvia.

Canım çok hızlı yürümek istemiyor.

No tengo ganas de caminar tan rápido.

Neden parkta yürümek istediğini söylüyorsun?

¿Por qué dices que quieres caminar en el parque?

Gece yalnız yürümek güvenli değildir.

No es seguro caminar solo de noche.

Yürümek için ideal bir gündü.

Fue un día ideal para caminar.

İstasyondan okula yürümek yirmi dakika sürer.

Se tarda veinte minutos andando de la estación a la escuela.

Bir günde 60 kilometre yürümek zordur.

Es difícil caminar 60 kilómetros en un día.

Orası yürümek için yeterince yakın mı?

¿Está lo suficientemente cerca para ir andando?

Buradan evine yürümek ne kadar sürer?

¿Cuánto tiempo te lleva caminar desde aquí hasta tu casa?

Taksi olmadığı için, yürümek zorunda kaldım.

Tuve que caminar porque no había taxis.

Taksi olmadığı için yürümek zorunda kaldım.

Tuve que caminar porque no había taxis.

Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?

Es ilegal caminar en el pasto, pero ¿qué hay de correr?

Tom arabadan inmek ve yürümek istedi.

Tom quería salir del auto y caminar.

Her gün yürümek sağlığın için iyidir.

Es bueno para la salud caminar todos los días.

Normal bir insan gibi yürümek istiyorum.

Me gustaría caminar como una persona normal.

Seçeneğimiz yok. Sanırım yürümek zorunda kalacağız.

No tenemos elección. Supongo que tendremos que andar.

- Yürüyüşe itirazım yok.
- Yürümek umurumda değili

No me importa caminar.

Araba bozuldu, bu yüzden yürümek zorunda kaldılar.

El coche se descompuso, por lo que tenían que caminar.

Buz üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.

- El hielo es lo suficientemente fuerte para caminar sobre él.
- El hielo está tan grueso que se puede caminar en él.

Beş mil yürümek için uzun bir mesafe.

8 kilómetros es mucho para caminarlo.

Buradan istasyona yürümek yaklaşık 15 dakika sürüyor.

Caminar a la estación desde aquí sólo lleva quince minutos.

Buradan belediye binasına yürümek ne kadar sürer?

¿Cuánto tiempo lleva caminar desde aquí hasta la municipalidad?

Taksi olmadığı için eve yürümek zorunda kaldım.

No había taxis, así que tuve que ir caminando a casa.

Arabam bozulduğu için oraya yürümek zorunda kaldım.

Tuve que ir allí andando porque mi coche se estropeó.

Taksi yoktu bu nedenle eve yürümek zorunda kaldım.

No había taxis, así que tuve que ir caminando a casa.

Adam bütün yolu yürümek istemedi; bu yüzden otobüse bindi.

El hombre no quería ir andando todo el camino, así que cogió el autobús.

Asansör bozuktu ve biz beşinci kata yürümek zorunda kaldık.

El ascensor estaba fuera de servicio, y tuvimos que caminar hasta el quinto piso.

Tom eve yürümek zorunda kalmadan önce yağmurun duracağını umuyordu.

Tom esperaba que la lluvia amainara antes que tuviera que caminar a casa.

Hiç tren yoktu, bu yüzden başından beri yürümek zorundaydık.

No había trenes, así que tuvimos que caminar todo el rato.

Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?

¿Cuánto tiempo más o menos toma ir caminando desde aquí hasta la municipalidad?

Ya da, çok kalabalık olmayan yerlere gitmeye çalışıyorum, ormanda yürümek gibi.

o ir a un lugar despoblado y tomar una caminata en el bosque.

Son treni kaçırdım, bu yüzden eve kadar bütün yolu yürümek zorunda kaldım.

Perdí el último tren, así que tuve que volver a casa andando.

Göl donmuştu ama buzun üzerinde yürümek için yeterince güçlü olduğundan emin değilim.

El lago se congeló, pero no estoy seguro de si el hielo es lo suficientemente fuerte para pararse sobre él.