Translation of "Kamerayı" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Kamerayı" in a sentence and their spanish translations:

- Ben kamerayı beraberimde götürdüm.
- Kamerayı yanıma aldım.

- Llevé la cámara conmigo.
- Anduve con mi cámara.

Lanet kamerayı kapat!

¡Apaga la maldita cámara!

Bak kamerayı açayım mı?

mira, ¿debo encender la cámara?

Bu kamerayı size vereceğim.

Te daré esta cámara.

Onu kamerayı çalarken yakaladım.

Lo atrapé robando la cámara.

Bu kamerayı dün aldım.

Compré esta cámara ayer.

Ben bu kamerayı sevmiyorum.

No me gusta esta cámara.

Bu kamerayı nasıl kullanıyorsun?

¿Cómo se usa esta cámara?

- Bu kamerayı 35,000 yene aldım.
- Bu kamerayı 35,000 yene satın aldım.

Compré esta cámara por 35.000 yenes.

Bu kamerayı 25,000 yene aldım.

Compré esta cámara por 25.000 yenes.

Video kamerayı şu gruba yönlendirin.

Dirige la cámara a aquel grupo.

- Yeterli param olsaydı, bu kamerayı alırdım.
- Yeterli param olsa, bu kamerayı alırım.

Si tuviese suficiente dinero, podría comprar esta cámara.

Ayna ya da video kamerayı deneyin.

practiquen ante una cámara de vídeo o incluso en un espejo.

O kamerayı Japonya'da iken satın aldı.

Ella compró esa cámara cuando estaba en Japón.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremiyor.

Tom no puede decidir qué cámara comprar.

Bu kamerayı tamir edemeyeceğimizden emin misin?

¿Estás segura que no podemos arreglar esta cámara?

Bana bu kamerayı nasıl kullanacağımı gösterdi.

Él me enseñó a usar esta cámara.

Bu kamerayı nasıl kullanacağını biliyor musun?

- ¿Sabes utilizar esta cámara?
- ¿Sabe cómo utilizar esta cámara?

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremedi.

Tom no podía decidir qué cámara comprar.

- Yumi bu kamerayı yarın öğleden sonra kullanacak.
- Yumi yarın öğleden sonra bu kamerayı kullanacak.

Yumi usará esta cámara mañana por la tarde.

- Bu kamerayı dün aldım.
- Bu kamerayı dün satın aldım.
- Bu fotoğraf makinesini dün aldım.

Compré esta cámara ayer.

O bana önceki gün aldığı kamerayı gösterdi.

Me enseñó la cámara que se había comprado el día antes.

Bazen, oyuncu bir ruh hâlindeyken kamerayı çok bırakamıyordum.

A veces, si estaba juguetona, no podías dejarla mucho tiempo

Tom, bu kamerayı makul bir fiyata satın aldı.

Tom compró la cámara por un precio razonable.

Bir gazeteci olarak kamerayı çevreye tutar halde buldum kendimi,

Como periodista, me encontré girando el lente

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.

No me alcanza una cámara arriba de 300 dólares.

Tom bu kamerayı eşi için değil, kendisi için satın aldı.

Tom no compró esta cámara para su esposa, sino para sí mismo.

Tom o kamerayı aldı çünkü Mary onun onun alması gereken bir kamera olduğunu düşündü.

Tom compró esa cámara porque Mary pensó que era la que él debía comprar.