Translation of "Içerisinde" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Içerisinde" in a sentence and their spanish translations:

Içerisinde bulunduğumuz

escuchar al cuerpo,

Son yıllar içerisinde,

Los últimos años,

O yoklar içerisinde

él no está en eso

Soğurken, içerisinde bulunan

a medida que se enfría,

İnanıyorum ki karanlığın içerisinde,

Creo que en la oscuridad,

Bir saat içerisinde gideceğiz.

- Nos saldremos en una hora.
- Nos iremos en una hora.

Dört saat içerisinde varacağım.

Llegaré en cuatro horas.

Içinizdeki bu huzuru gün içerisinde

simplemente resuelvan llevar esta paz con Uds.

Konveksiyonel hareketler yapıyor magma içerisinde

haciendo movimientos convectivos en magma

Yine kendi içerisinde kırılmalar oluşturdu

de nuevo creado se rompe en sí mismo

O yoklar içerisinde Apple'ı kurdu

Fundó Apple en ausencia

Büyük bir dehşet içerisinde inceliyor

examina con gran horror

48 saat içerisinde hastaneye çevirip

Vaya al hospital dentro de las 48 horas.

O, on dakika içerisinde gelecek.

Él llegará en diez minutos.

On dakika içerisinde orada olacak.

Él va a estar allí en diez minutos.

Bir dakika içerisinde orada olacağım.

Estaré allí enseguida.

Kuzenlerim birkaç gün içerisinde geliyorlar.

Mis primos vendrán en unos días.

On dakika içerisinde işim bitecek.

Estaré libre en 10 minutos.

Birkaç dakika içerisinde hazır olacağım.

Estaré listo en unos momentos.

Içerisinde mozaikler mevcuttur ve birçok işlemeler

adentro hay mosaicos y muchos bordados

Yani yine kedi içerisinde çeşitlilik gösteriyor

así que de nuevo varía dentro del gato

30 gün içerisinde paranı iade alıyorsun

Le devolvemos su dinero en 30 días.

Uzay mekiğinin içerisinde bir insanla beraber

Con una persona en el transbordador espacial

Içerisinde bulunduğu gezegenlerin çekim kuvvetinden kaynaklı

causado por la fuerza gravitacional de los planetas en los que se encuentra.

Mavi elbise içerisinde çok iyi görünüyorsun

Te ves muy bien de azul.

Elektrik birkaç dakika içerisinde tekrar geldi.

La electricidad volvió luego de unos poco minutos.

O, on dakika içerisinde geri gelecek.

Él volverá en diez minutos.

İki dakika içerisinde arabamızın benzini biter.

Se nos agotará la gasolina del coche en 2 minutos.

On yıl içerisinde ilk kez uçağa bindi.

viajó en avión por primera vez en diez años,

Terapötik ortam içerisinde yüksek dozda psilosibin verildi.

recibieron una fuerte dosis de psilocibina en un ámbito terapéutico.

Ay, yıllar boyunca sinesti içerisinde yörüngeye oturabilirdi,

La Luna pudo haber orbitado dentro de la sinestia por años,

Dünyada etrafımda olup bitenler içerisinde neyi kaçırıyorum?

¿Qué otras cosas me estoy perdiendo del mundo que me rodea?

Ve bir sinek üzerine konduğunda yaprağın içerisinde

y vamos a mirar qué pasa dentro de la hoja

Birkaç yıl içerisinde biz o bilgisayarı yapabiliriz

podemos construir esa computadora en unos años

O yoklar içerisinde şirket kuruldu ya hani

En esas ausencias, se fundó la empresa.

Eğer bu süreç içerisinde hastalık belirtisi olursa

Si hay un signo de enfermedad en este proceso

Birkaç ay içerisinde İngilizceyi akıcı olarak konuşabileceksin.

Podrás hablar inglés fluidamente en unos pocos meses.

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

- ¿Te puedo volver a llamar en veinte minutos?
- ¿Puedo volverte a llamar en veinte minutos?

Birkaç yıl içerisinde Japonyayı tekrar ziyaret edeceğim.

Voy a visitar Japón de nuevo en unos años.

Evet, bir dakika içerisinde seninle birlikte olacak.

Sí, ella estará contigo en unos minutos.

Tom bir kano içerisinde nehrin aşağısına gitti.

Tom bajó el río en una canoa.

Tom on beş dakika içerisinde burada olmalı.

Tom debería estar aquí dentro de quince minutos.

Ve önümüzdeki beş yıl içerisinde üzüntü duyabileceğimizi söyledi.

y nos dijeron que podíamos olvidarnos de los próximos cinco años por el duelo.

Oort bulutunun içerisinde kuyruklu yıldızlar hareketli halde geziyor

Los cometas deambulan moviéndose en la nube de Oort

Kıtanın içerisinde parçalanan kısımlara ise biz levha diyoruz

llamamos a las partes que están destrozadas en el continente

Lütfen bugünden itibaren iki hafta içerisinde tekrar gel.

Por favor ven de nuevo en dos semanas más a partir de hoy.

Belki bir aylık zaman içerisinde akıcı şekilde konuşabileceğim.

Quizás pueda hablar fluidamente dentro de un mes.

İki ya da üç dakika içerisinde onu bitireceğim.

Lo terminaré en dos o tres minutos.

Van içerisinde bu kutu için yer var mı?

¿Hay espacio para esta caja en la furgoneta?

Arabayı ne zaman yıkayacaksın?- Sanırım bu hafta içerisinde.

¿Cuándo te lavas su coche? - Durante la semana, creo.

Bu, otuz yıl içerisinde yaşadığımız en soğuk kıştır.

Este es el invierno más frío que tuvimos en treinta años.

En iyi balık bile üç gün içerisinde kokar.

Al pasar tres días, se pudre el pescado, sea tan bueno como sea.

Dünya genelinde ve zaman içerisinde bireysel seviyede neler oluyor?

Lo que sucede a nivel individual se suma en todo el mundo y con el tiempo.

Büyük bir mücadele içerisinde, şehirler buraların etrafına inşa ediliyor,

a pesar de las controversias por el uso de inmensos recursos.

Neyse ki istenmeyen gebelik oranı son birkaç yıl içerisinde

Afortunadamente, el índice de embarazos no deseadas descendió en los últimos años

Ama yinede evin içerisinde kadın biraz daha hakim konuya

Pero aún así, la mujer en la casa es un poco más dominante.

Türkiye de bulunan siteler bu kelimeleri de içerisinde bulundurdu.

Turquía también se encontró en sitios que contienen estas palabras.

İki ya da üç dakika içerisinde onu bitirmeyi planlıyorum.

- Planeo terminar eso en dos o tres minutos.
- Planeo terminarlo en dos o tres minutos.

Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.

Dentro de unos días, Japón capturó la isla estadounidense de Guam.

Görünüşe göre, biz iki ay içerisinde bir artış alacağız.

Aparentemente, obtendremos un aumento dentro de dos meses.

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

Durante el día, las algas que viven dentro de los corales convierten la energía del sol en comida.

Her biri birkaç saat içerisinde 20 kilo bal kabağı yiyebilir.

Cada uno puede comer 20 kilos de calabazas en pocas horas.

Sadece üç ay içerisinde... ...kendileri de çocuk yapacak hâle gelecek.

En solo tres meses, estarán listas para tener sus propios bebés.

Daha sonrasında ise rastgele hareketler ederek güneş sisteminin içerisinde ilerliyor

luego se mueve al azar y se mueve dentro del sistema solar

O an zaman benden artık uzaklaştı ben zaman içerisinde ilerledim

En ese momento, él estaba lejos de mí ahora progresé con el tiempo

- Bir dakika içerisinde orada olacağım.
- Bir dakika içinde orada olacağım.

Estaré allí enseguida.

- Bir hafta içerisinde teslim edebiliriz.
- Bir hafta içinde teslim edebiliriz.

Lo podemos entregar dentro de una semana.

Tom sahip olduğu her şeyi küçük bir valiz içerisinde taşıdı.

Tom llevó todas sus pertenencias en una pequeña maleta.

Bir kaç gün içerisinde Romalılar bir başka yıkıcı mağlubiyet daha yaşıyor.

Dentro de pocos días los romanos sufrieron otra perdida desastrosa.

Belli bir algoraitma düzeni içerisinde düzenli bir şekilde bizim karşımıza çıkarıyor.

regularmente emerge en cierto orden algoraitma.

Scipio'nun geri çekilmekten başka çaresi yok, farkediyor ki düşman bölgesinin içerisinde sıkışmış.

Escipión no tiene otra opción más que retirarse, dandose cuenta de que está muy dentro en territorio hostil.

Hani az önce de bahsetmiştik levhalar vardı ya hani kıtaların içerisinde ayrılan kısımlar

Había platos que acabamos de mencionar.

İşte herkesin zamanı birbirinden farklıdır. Dolayısıyla kendi zamanı içerisinde bir çok şimdisi vardır.

El tiempo de cada persona es diferente el uno del otro. Entonces hay muchos ahora en su tiempo.

- Akşam yemeği yakında hazır olacak.
- Akşam yemeği kısa bir süre içerisinde hazır olacak.

La cena estará lista en seguida.

- Tom altı ay içerisinde yatırımını üçe katladı.
- Tom altı ayda yatırımını üçe katladı.

Tom triplicó su inversión en seis meses.

Ve birçok işçinin ölümüne neden olan bir patlamanın ardından içerisinde çalışılamayacak bir hâle gelmiş.

tras una explosión que hizo colapsar el túnel y que mató a muchos mineros.

İçerisinde ahşap ve masa geçen yazıları bizim karşımıza en çok tıklanma oranına göre listeliyordu.

Enumeró los artículos con madera y tablas según la tasa de clics más alta.

Yalnızca 1 hafta gibi kısa bir süre içerisinde San Fermin Festivali'ndeki boğa güreşlerinde 36 boğayı katlettiler.

En solo una semana mataron 36 toros en las corridas de San Fermín.

- O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir.
- O seninle konuşmayı reddedebilir çünkü o çok kötü bir ruh hali içinde.

Puede que ella rechace hablar contigo porque está de muy mal humor.