Translation of "Elini" in Spanish

0.020 sec.

Examples of using "Elini" in a sentence and their spanish translations:

elini indirsin.

si realmente compraron un boleto el mes pasado.

Elini kaldır.

Levanta la mano.

Hemşirenin elini tuttu.

y todas pudieron respirar tranquilas.

Tom elini kaldırdı.

Tom alzó su mano.

O, elini uzattı.

Él extendió la mano.

Öğrenci elini kaldırdı.

El estudiante levantó la mano.

O elini kaldırdı.

Ella levantó la mano.

Elini ver bana.

Dame la mano.

Elini omzuma koydu.

Él puso su mano sobre mi hombro.

Tom elini çekti.

Tom retiró su mano.

Jim elini kaldırdı.

Jim levantó la mano.

Elini tutabilir miyim?

¿Te puedo tomar la mano?

Elini kalbine koydu.

Ella puso la mano sobre su pecho.

Sol elini kaldır.

Levanta la mano izquierda.

- Tuvaletten sonra elini yıka.
- Tuvalate gittikten sonra elini yıka.

Lávate las manos después de ir al baño.

Ona yardım elini uzatın

echarle una mano

Çocuk elini cebine koydu.

El chamaco metió su mano en el bolsillo.

O, elini bana uzattı.

Tendió su mano hacia mí.

O, sol elini yaktı.

Ella se quemó la mano izquierda.

Tom, Mary'nin elini sıktı.

Tom apretó la mano de Mary.

O sol elini incitti.

Él se lastimó su mano izquierda.

Cevabı biliyorsan, elini kaldır.

- Levantá la mano si sabés la respuesta.
- Levanta tu mano si sabes la respuesta.
- Alza la mano si te sabes la respuesta.

Tom Mary'nin elini öptü.

Tom le besó la mano a María.

Gerçekten elini tutmak istiyorum.

Realmente quiero tomarte de la mano.

O onun elini tuttu.

Él le agarró la mano.

Babam elini omzuma koydu.

- Mi padre reposó su mano sobre mi hombro.
- Mi padre posó su mano sobre mi hombro.

Elini pencerenin dışına uzatma.

No saques la mano por la ventana.

Çocuk annesinin elini tuttu.

La niña tomó la mano de su madre.

- Elini oynatma.
- Elinizi oynatmayın.

No muevas la mano.

Konuşmak istiyorsan, elini kaldır.

Si usted quiere hablar, levante la mano.

Bana sağ elini göster.

Enséñame tu mano derecha.

Yanımızdaki kişinin elini tutalım.

Agárrenle la mano a la persona de al lado.

O, düştüğünde elini incitti.

Se lastimó la mano cuando se cayó.

O, çocuğun elini yakaladı.

Él cogió la mano del niño.

Tom, Mary'nin elini bıraktı.

Tom soltó la mano de Mary.

Tom, Mary'nin elini tuttu.

Tom le dio la mano a Mary.

O, çocuğun elini bıraktı.

Ella soltó la mano del niño.

- O, elini hafifçe onun omzuna koydu.
- Omuzuna hafifçe elini koydu.

Él puso gentilmente su mano sobre su hombro.

Piyango kazanmak isteyen elini kaldırsın

Levanten las manos si les gustaría ganar la lotería.

Bize İslamda Fatima'nın elini gösteriyor.

como la mano de Fátima en el islam

Elini uzattı ve onu tuttum.

Extendió la mano y la tomé.

Gel ve bana elini uzat.

Ven a echarme una mano.

Ona elini verirsen kolunu kaptırırsın.

- Dale una mano y él se toma el pie.
- Si le das una mano, él te cogerá el brazo.

Cevap vermeden önce elini kaldır.

Levanta la mano antes de responder.

O, elini kaldırdı ve gülümsedi.

Él alzó su mano y sonrió.

Bir bıçakla sol elini yaraladı.

Se lastimó la mano izquierda con un cuchillo.

Bir sorun varsa elini kaldır.

Levanta la mano si tienes alguna pregunta.

Sadece onun elini tutmak istiyorum.

Solo deseo tomar su mano.

Bir sandviç istiyorsan, elini kaldır.

Si quieren un sándwich, levanten la mano.

O, elini benim omzuma koydu.

Me puso la mano en el hombro.

Otobüsün durması için elini kaldırdı.

Ella levantó la mano para que se detuviera el autobús.

O, elini bir bıçakla kesti.

Ella se cortó la mano con un cuchillo.

Liisa elini Markku'nun omuzuna koydu.

Liisa le puso la mano en el hombro a Markku.

Tom sağ elini havaya kaldırdı.

Tom levantó su mano derecha.

Konuşmadan önce lütfen elini kaldır.

Por favor levanta tu mano antes de hablar.

Eğer anlamıyorsan lütfen elini kaldır.

Por favor levanta la mano si no lo entiendes.

Eğer anlıyorsan lütfen elini kaldır.

Por favor, levanta la mano si lo entiendes.

Elini ağzına koydu ve öksürdü.

Él se puso la mano en la boca y tosió.

Beşten az olduğunu düşünenler elini kaldırsın.

Levanten la mano si piensan que son menos de cinco.

O, daha fazlası için elini uzattı.

Requirió de más ayuda.

Sonra, beni durdurmak için elini kaldırdı.

Luego alzó su mano para interrumpirme.

O, elini hafifçe onun omzuna koydu.

Él puso gentilmente su mano sobre su hombro.

Bir soru sormak için elini kaldırdı.

Él levantó la mano para hacer una pregunta.

Joan bu kazada sol elini kırdı.

Joan se rompió la mano izquierda en el accidente.

Tom paslı bir bıçakla elini kesti.

Tom se cortó la mano con un cuchillo oxidado.

Tom havuçları dilimlerken kazara elini kesti.

Tom se cortó accidentalmente la mano cuando estaba pelando zanahorias.

Mary Tom'un elini öpmesine izin verdi.

- Mary le dejó a Tom besar su mano.
- Mary permitió que Tom le besara la mano.

Mary onun elini öpmeme izin verdi.

- Mary me dejó que le besara la mano.
- Mary me dejó besarle la mano.

- Bir adam elini sallayarak bir şeyler bağırdı.
- Bir adam elini sallayarak, bağırarak bir şey söyledi.

Un hombre gritaba algo, agitando la mano.

Elini her yıkadığında, ekrandaki rakamlar yukarı çıkıyor

Cada vez que lavabas tus manos, los números subían en la pantalla

Öğretmen okumayı bitirdiğinde bir öğrenci elini kaldırdı.

Un estudiante levantó la mano cuando el profesor acabó de leer.

Birinin elini sıktığında, onun gözlerinin içine bakmalısın.

Cuando sacudes manos con alguien, debes mirarlo a los ojos.

Genç adam elini uzattı ve onu salladım.

El joven estiró su mano, y yo la estreché.

Adam bir soru sormak için elini kaldırdı.

El hombre levantó la mano para hacer una pregunta.

O onun elini tuttu ve yanına oturdu.

Él tomó su mano y se sentó a su lado.

Tom köpeğini okşamak için elini aşağıya uzattı.

Tom se agachó para acariciar a su perro.

O bir taksi durdurmak için elini kaldırdı.

Él levantó la mano para parar a un taxi.

O, elini dalgalı kahverengi saçının içinden geçiriyor.

Él pasa la mano por su largo cabello castaño y rizado.

Takeshi bir soru sormak için elini kaldırdı.

Takeshi levantó la mano para hacer una pregunta.

Bense Fiona sağ elini kullanmaya başladığında gerçekten mutluydum,

Yo estaba feliz cuando empezó a usar su mano derecha

Küçük çocuk caddeyi geçerken annesinin elini sıkıca tuttu.

El niño tomó la mano de su madre con firmeza al cruzar la calle.

- Sana göre eş mi yok.
- Elini sallasan ellisi.

Hay un roto para cada descosido.

Küçük kız kardeşimin elini tuttum ve koşmaya başladım.

Cogí de la mano a mi hermana pequeña y eché a correr.

Eğer herhangi bir sorun varsa sağ elini kaldır.

- Si tenéis alguna pregunta alzad la mano derecha.
- Si tienes una pregunta, por favor alza tu mano derecha.

Senin en azından elini sıktı. Bana bakmadı bile.

Siquiera te saludó con la mano. A mí ni me miró.

En azından senin elini sıktı. Bana bakmadı bile.

Siquiera te saludó con la mano. A mí ni me miró.

- Gerekli çabayı göstermedin.
- Parmağını bile kıpırdatmadın.
- Elini bile sürmedin.

No moviste un dedo.

Bir trafik kazası onu sol elini kullanmaktan mahrum etti.

Un accidente automovilístico le privó del uso de su mano izquierda.

- İki eliyle de yazabiliyor.
- Yazarken iki elini de kullanabiliyor.

Él puede escribir con ambas manos.

- Öğrencilerden biri soru sormak için elini kaldırdı.
- Öğrencilerden biri soru sormak için parmak kaldırdı.

Uno de los estudiantes levantó la mano para hacer una pregunta.

Ana'nın erkek arkadaşı çok iğrenç. O her zaman onu öpmeye ve onun elini tutmaya çalışıyor.

El novio de Ana es muy empalagoso, siempre está intentando besarla y cogerla de la mano.

- Düştüğünde iki el bileğini de burkmuştu.
- Düşünce iki elini de burktu.
- Düşünce iki bileğini de burktu.

Ella se esguinzó las dos muñecas en la caída.