Translation of "“rica" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "“rica" in a sentence and their spanish translations:

"Teşekkürler!" - "Rica ederim."

''¡Gracias!'' - ''¡De nada!''

O gelmemi rica etti.

- Él me rogó que viniera.
- Me rogó que viniera.

Sigara içmemeniz rica ediliyor.

Se le solicita no fumar.

O affımı rica etti.

Él me pidió perdón.

Yarın ondan rica edeceğim.

Le preguntaré mañana.

O bir rica değildi.

- No fue una petición.
- No te lo estaba pidiendo.

Şurayı imzalamanızı rica ediyorum.

- Necesito tu firma aquí.
- Necesito su firma aquí.

Kapıyı açmam rica edildi.

Se me pidió que abriera la puerta.

“Teşekkür ederim.” — “Rica ederim.”

"Gracias." "De nada."

Tom'dan kalmasını rica ettim.

- Le pedí a Tom que se quedara.
- Le pedí a Tom que se quedase.

Beni affetmeni rica ediyorum.

Le ruego que me perdone.

Şimdi gitmenizi rica edeceğim.

Voy a pediros que os vayáis ahora.

Bağırmayı kes, senden rica ediyorum.

Deja de gritar, te lo ruego.

Tom'un televizyona çıkması rica edildi.

Le pidieron a Tom que saliera en televisión.

Ona onu yapmasını rica ettim.

Le pedí que hiciera eso.

Rica ederim seçtiğim fotoğrafa bakın.

Por favor, mira la foto que he elegido.

Onun tekrar gelmesini rica ettik.

Le pedimos que volviera.

Onun derhal başlamasını rica ettim.

Le pedí que empezara de una vez.

Ona biraz beklemesini rica ettim.

Le pedí que esperara un momento.

Size yardım etmem rica edildi.

Me han pedido que te ayude.

Onu istasyondan almamı rica etti.

Me pidió que la recogiera en la estación.

Annem sofrayı hazırlamamı rica etti.

Mi madre me pidió que pusiera la mesa.

Bana yardım etmeni rica ediyorum.

Te suplico que me ayudes.

Bize yardım etmeni rica ediyorum.

Te ruego que nos ayudes.

Ben dikkatinizi rica ediyorum, lütfen.

Quisiera vuestra atención, por favor.

Tom Mary'den kalmasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que se quedara.

Bana gerçeği söylemeni rica ediyorum.

Te ruego que me digas la verdad.

- Bir şey değil.
- Rica ederim.

- De nada.
- No hay de qué.
- Es un gusto.

Onun pencereyi açmasını rica etti.

Ella le pidió que abriera la ventana.

Onun burada beklemesini rica ettim.

Le pedí que esperara aquí.

Ona çay yapmasını rica ettim.

Le pedí que hiciera té.

Ona rica edersen, o gelir.

Vendrá si se lo pides.

Yarın oraya gitmesini rica ettim.

Le pedí que fuera allá mañana.

Tom'un gitar çalmasını rica ettim.

Le pedí a Tom que tocase la guitarra.

Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.

Los postulantes deberán hacer la solicitud en persona.

Ziyaretçilerin sergilere dokunmaması rica olunur.

A los visitantes se les pide no tocar las exhibiciones.

Onun dans etmesini rica ettim.

La saqué a bailar.

Tom sabırlı olmamızı rica etti.

Tomás nos rogó que tengamos paciencia.

Sen imkansızı yapmamı rica ediyorsun.

Me pides que haga lo imposible.

Tom'un pencereyi açmasını rica ettim.

- Le pedí a Tom que abriera la ventana.
- Le pedí a Tom que abriese la ventana

Ona işini bırakmamasını rica etti.

Ella le pidió que no dejase su trabajo.

O, onun kalmasını rica etti.

- Ella le rogó que se quedase.
- Ella le suplicó que se quedase.

Ondan toplantıda konuşmaması rica edildi.

Se le pidió que no hablara en la reunión.

Tom Mary'nin uzaklaşmasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que se marchara.

Tom ona bir iyilik yapmamı rica etti. Fakat onun rica ettiği şeyi yapamadım.

Tom me pidió que le hiciera un favor. Sin embargo, no pude hacer lo que pedía.

Annesinden kendisine eşlik etmesini rica etti.

La chica suplicó a su madre que la acompañara.

Acilen bir konuşma yapmamı rica ettiler.

Me pidió comentar una noticia breve.

Babasından kendisini mağazaya götürmesini rica etti.

Él le pidió a su papá que lo llevara a la tienda.

Lütfen ona beni aramasını rica edin.

Pídele que me llame, por favor.

Bizim şirketimize katılmanızı rica etmeyi düşünüyorduk.

Pensábamos en preguntarle si no querría unirse a nuestra compañía.

Ona bana yardım etmesini rica ettim.

Le pedí que me ayudara.

Benden sana yardım etmem rica edildi.

Me han pedido que te ayude.

Ona bir dakika beklemesini rica ettim.

- Le pedí a ella que esperara un momento.
- Le pedí que esperara un momento.

Ona bize kitabı göndermesini rica ettim.

Le pedí que nos enviara el libro.

Ona çok hızlı sürmemesini rica ettim.

Le pedí que no condujera muy rápido.

Ondan beni rahatsız etmemesini rica ettim.

Le pedí que no me fastidiara.

Tom Mary'den sigarayı bırakmasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que dejara de fumar.

Ona rica ederseniz, size yardımcı olacaktır.

- Si se lo pides, te ayudará.
- Te ayudará si se lo pides.

Biz Hanako'nun piyano çalmasını rica ettik.

Le pedimos a Hanako que tocara el piano.

İşte ona yardım etmemi rica etti.

Ella me pidió que la ayudara con el trabajo.

Onun beni eve götürmesini rica ettim.

Le pedí que me llevara a casa.

Onu hastaneye götürmenizi rica edebilir miyim?

¿Te podría pedir que lo llevaras al hospital?

O, ona yardım etmemizi rica etti.

Él nos pidió que lo ayudáramos.

Onun uyuşturucu kullanmayı bırakmasını rica ettim.

Le rogué que dejara de usar drogas.

Sizden bir iyilik rica edebilir miyim?

- ¿Puedo pedirte un favor?
- ¿Puedo pediros un favor?

Ona beni aramasını rica eder misin?

- ¿Puedes pedirle que me llame?
- ¿Podés pedirme que me llame?
- ¿Puede pedirle que me llame?

Tom bizden sessiz olmamızı rica etti.

Tom pidió que nos calláramos.

İngilizce bir konuşma yapmam rica edildi.

Me pidieron que diera un discurso en inglés.

Sana Tom'u yalnız bırakmanı rica ettim.

Te pedí que dejaras solo a Tom.

Sizden çöpünüzü ormana atmamanızı rica ediyoruz.

Le pedimos que no arroje su basura en el bosque.

Adınızı ve adresinizi rica edebilir miyim?

¿Puedo preguntarle su nombre y dirección?

Babanın sana yardım etmesini rica et.

- Pídele a tu padre que te ayude.
- Pídele ayuda a tu padre.

Lincoln'un birkaç kelime söylemesini rica etti.

Le pidió a Lincoln que dijera unas pocas palabras.

Başkandan bir şey yapmasını rica etti.

Le pidió al presidente que hiciera algo.

Mike'ın bana yardım etmesini rica ettim.

Le pedí a Mike que me ayudase.

Ken'in bana yardımcı olmasını rica ettim.

Le pedí a Ken que me ayudara.

O, ona onunla evlenmesini rica etti.

Ella le pidió que se casara con ella.

Onu kendisi için okumasını rica etti.

Le pidió que lo leyera por ella.

Onlara arabamı tamir etmelerini rica ettim.

- Les pedí que arreglaran mi auto.
- Les pedí que me arreglaran el coche.

Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.

Por favor, guárdate tus comentarios cínicos.

Onun yokluğunda bebeğine bakmamı rica etti.

Ella me pidió que cuidara a su bebé durante su ausencia.

Tom Mary'ye çocukları izlemesini rica etti.

Tom le pidió a Mary que vigilara a los niños.

Tom havaalanında Mary'yi almamı rica etti.

Tom me pidió que fuera a buscar a Mary al aeropuerto.

Tom Mary'den pencereyi açmasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que abriera la ventana.

Tom Mary'den onunla evlenmesini rica etti.

Tom le pidió a María que se casara con él.

Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que no hiciera ruido.

Vatandaşların ormana çöp dökmemeleri rica olunur.

Se le solicita al público no botar basura en este bosque.

Tom Mary'den tuvaleti fırçalamasını rica etti.

Tom le pidió a Mary que refregara el retrete.

Tom Mary'den biraz para rica etti.

Tom le pidió algo de dinero a Mary.