Translation of "Yaptığın" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Yaptığın" in a sentence and their portuguese translations:

Yaptığın nedir?

O que é isso que você está fazendo?

- Tom'a yaptığın şey acımasızcaydı.
- Tom'a yaptığın korkunçtu.

O que você fez com o Tom foi muito cruel.

Yaptığın keki gördüm.

Eu vi o bolo que você fez.

Sanırım yaptığın doğru.

Acho que o que você está fazendo está certo.

Orada yaptığın neydi?

O que você fez aí?

Yaptığın şeyi seviyorum.

- Gosto do que você está fazendo.
- Eu gosto do que você está fazendo.

Bence yaptığın tehlikeli.

- Eu acho que o que você está fazendo é perigoso.
- Acho que o que você está fazendo é perigoso.

Yaptığın işi sevmiyorum.

Eu não gosto do que você está fazendo.

- Yaptığın şeye ilgi göster.
- Yaptığın şeye özen göster.

- Preste atenção no que está fazendo.
- Presta atenção no que estás fazendo.

Yaptığın şey ne serserice!

Que vagabundo você é!

Ne yaptığın umurumda değil.

- Não me importa o que você faz.
- Não me interessa o que vocês fazem.
- Não estou nem aí para o que você faz.
- Não estou nem aí para o que vocês fazem.

Yaptığın söylediğinden daha önemlidir.

O que se faz é mais importante do que o que se diz.

Yaptığın işi iyi yapar.

Ela é boa no que faz.

Bunu yaptığın için teşekkürler.

Obrigado por fazer isso.

Yaptığın büyük bir yardımdı.

O que você fez foi uma grande ajuda.

Onu yaptığın için teşekkürler.

Obrigado por fazer isso.

Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

O que você fez é totalmente imperdoável.

Yaptığın şeye dikkatini vermelisin.

Você deve concentrar sua atenção no que está fazendo.

Yaptığın şey beni sinirlendiriyor.

- O que você está fazendo me deixa nervosa.
- O que você está fazendo me deixa nervoso.
- O que vocês estão fazendo me deixa nervoso.
- O que vocês estão fazendo me deixa nervosa.

Yaptığın her şeyi bilmiyorum.

Eu não sei tudo o que tu fazes.

Yaptığın bütün hasara bak.

Considere todos os danos que você fez.

Yaptığın şey Tom'u kızdırdı.

O que você fez deixou Tom com raiva.

Onu yaptığın için seni suçlamıyorum.

Não te culpo por fazer aquilo.

Uyandığında yaptığın ilk şey nedir?

Qual é a primeira coisa que fazes quando acordas?

Paranla ne yaptığın beni ilgilendirmiyor.

- Não estou nem aí para o que você faz com o seu dinheiro.
- Não estou nem aí para o que vocês fazem com o seu dinheiro.
- Não me importa o que vocês fazem com seu dinheiro.
- Não me importa o que você faz com seu dinheiro.

Yaptığın şey o, değil mi?

- Isso é o que você faz, não é?
- Isso é o que você costuma fazer, não é?

Yaptığını yaptığın için nedenlerin vardı.

Você teve suas razões para fazer o que fez.

Hangi seçimi yaptığın umurumda değil.

Eu não me importo com qual escolha você faz.

Çoğu kişi yaptığın şeyi yaptı.

A maioria das pessoas fizeram assim como você.

Dün ne yaptığın hakkında duymak istemiyorum.

- Não quero ouvir sobre o que você fez ontem.
- Não quero ouvir sobre o que vocês fizeram ontem.
- Não quero ouvir sobre o que tu fizeste ontem.

Bütün bunu yaptığın için teşekkür ederim.

Obrigado por ter feito tudo isto.

Her gün yaptığın bazı şeyler nelerdir?

Quais são algumas das coisas que você faz todos os dias?

Benim için yaptığın şeyi asla unutmayacağım.

Eu jamais vou esquecer o que você fez por mim.

Onu Tom için yaptığın için teşekkürler.

Obrigado por fazer isso pelo Tom.

Bunu benim için yaptığın için teşekkürler.

Obrigado por fazer isso para mim.

Yaptığın şey benim için önemli değil.

- Não importa para mim o que você faz.
- Não me importa o que fazes.

Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.

Você será pago de acordo com a sua quantidade de trabalho.

Bana bu iyiliği yaptığın için teşekkür ederim.

- Obrigado por me fazer este favor.
- Obrigada por me fazer este favor.

Yaptığın her şey için çok teşekkür ederim.

Muito obrigado por tudo que você tem feito.

Bunu nasıl yaptığın umurumda değil. Sadece yap.

Eu não ligo para como você faz. É só você fazer.

Yaptığın yolculuk hakkındaki her şeyi bana anlat.

Conte-me tudo sobre a viagem que você fez.

- Büyük fikir nedir?
- İş mi şimdi bu yaptığın?

Qual é a grande ideia?

Onu nasıl yaptığın önemli değil, sonuçlar aynı olacak.

Não importa como você o faça, os resultados serão os mesmos.

- Ne yaptığını biliyor musun?
- Yaptığın şeyi biliyor musun?

Você sabe o que está fazendo?

- Ne yaptığının farkında mısın?
- Yaptığın şeyin farkında mısın?

Você percebe o que está fazendo?

- Yaşamak için yaptığın iş nedir?
- Hayatını nasıl kazanıyorsun?

- Como você ganha a vida?
- Como vocês ganham a vida?

Yaptığın şey şimdi Tom'un yaptığından çok daha tehlikeli.

O que você está fazendo é muito mais perigoso do que o que Tom fez.

Kanada için yaptığın her şey için teşekkür ederim.

Obrigado por tudo o que você fez pelo Canadá.

Yaptığın şey o kadar gürültülü ki ne söylediğini duyamıyorum.

O que você está fazendo faz tanto barulho que não consigo ouvir o que está dizendo.

Kendin yaptığın ekmeğin kokusundan daha sakinleştirici bir şey yok.

Não há nada mais reconfortante do que o cheiro de pão feito em casa.

Sadece ne yaptığın değil, onu nasıl ve neden yaptığındır.

Não é apenas o que você faz, é como e por que você faz isso.

Eğitim yaptığın okulda yazı yazmanın yanı sıra sağduyuyu öğretmediler mi?

Eles não o ensinaram bom senso assim como datilografia na escola onde você estudou?

Garajımı temizlememe yardımcı olmak için yaptığın teklif için gerçekten minnettarım.

Eu realmente aprecio a sua oferta de me ajudar a limpar a minha garagem.

- Gerekeni yaptığınız için teşekkür ederim.
- Yapılması gerekeni yaptığın için teşekkürler.

Obrigado por fazer o que precisava ser feito.

- Bunu ne zaman yaptığını hatırlıyor musun?
- Bunu ne zaman yaptığın aklında mı?

Você lembra quando você fez isso?

- Benim için tüm yaptıklarından dolayı sana minnettarım.
- Benim için yaptığın her şeyi takdir ediyorum.

- Eu aprecio tudo o que você tem feito por mim.
- Agradeço por tudo que você fez por mim.
- Eu agradeço tudo o que você fez por mim.

Yaptığın hakkında konuşarak ne kadar çok zaman harcarsan, onu o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırsın.

Quanto mais tempo você gasta falando sobre o que você faz, menos tempo tem de fazê-lo.