Translation of "Yapmaktır" in Portuguese

0.002 sec.

Examples of using "Yapmaktır" in a sentence and their portuguese translations:

Hobim kayak yapmaktır.

Meu passatempo é esquiar.

Sizin işiniz saat yapmaktır.

Seu trabalho é fazer relógios.

Hobisi çiçek resimleri yapmaktır.

O passatempo dele é pintar quadros de flores.

Onun hobisi resim yapmaktır.

Seu passatempo é a pintura.

Yapmakla yapmamak arasındaki fark; yapmaktır.

A diferença entre fazer e não fazer está em fazer.

Tüm yapmanız gereken elinizden geleni yapmaktır.

- Tudo o que você tem que fazer é dar o melhor de si.
- Tudo o que você precisa fazer é fazer o melhor possível.

Amaç senin inandığına inanlara satış yapmaktır.

o objetivo é vender às pessoas que acreditam no que você acredita.

Yapmak zorunda olduğun ilk şey banyo yapmaktır.

A primeira coisa que você tem a fazer é tomar um banho.

Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.

O grande prazer da vida é fazer o que as pessoas dizem que você não consegue.

Stresten kurtulmak için en iyi yol biraz egzersiz yapmaktır.

A melhor maneira de se livrar do estresse é fazer um pouco de exercício.