Translation of "Satış" in English

0.006 sec.

Examples of using "Satış" in a sentence and their english translations:

- Henüz satış yapmadık.
- Henüz bir satış yapmadık.

We haven't made a sale yet.

Satış bölümünden sorumlu.

He's in charge of the sales department.

Bir satış elemanıyım.

I'm a salesperson.

Satış harika gidiyordu.

Sales were going great.

- Tom satış departmanı sorumlusu.
- Tom satış bölümü müdürü.

Tom is the head of the sales department.

Gümrüksüz satış mağazası nerede?

Where is the duty-free shop?

Bizim satış elemanlarıyla konuştum.

I talked with our sales people.

Satış bölümünün sorumlusu kim?

Who's in charge of the sales section?

O, satış bölümünün müdürüdür.

He is the head of the sales department.

Tom bir satış görevlisi.

Tom is a salesman.

Satış reklamıma cevap verilmedi.

My sales ad wasn't responded to.

O, satış departmanından sorumlu.

He's in charge of the sales department.

Satış departmanının bir üyesiyim.

- I am a member of the sales department.
- I'm a member of the sales department.

- Sami tüm satış taktiklerini biliyor.
- Sami bütün satış taktiklerini bilir.

Sami knows all the sales tactics.

Satış fiyatları kırmızı mürekkeple yazılmıştır.

The sale prices are written in red ink.

Bayan satış elemanı yazarkasayı açamadı.

The salesgirl couldn't open the cash register.

Ben bir satış yaptığımızı düşünüyorum.

I think we made a sale.

Tom bir satış makinesi arıyordu.

Tom was looking for a vending machine.

Tom doktor değil, satış elemanıdır.

Tom is a salesman, not a doctor.

Mağazada yirmi satış personeli var.

There are twenty salespeople in the store.

Satış pazartesi günü sona eriyor.

The sale ends on Monday.

O kolay bir satış değildi.

It wasn't an easy sell.

Mağaza bir satış tanıtımı yapıyor.

The store is advertising a sale.

Tom bir gezici satış temsilcisiydi.

Tom was a traveling salesman.

Ben hep bir satış elemanıydım.

I've always been a salesman.

Tom iyi bir satış elemanıdır.

Tom is a good salesman.

Tom satış elemanı olarak başladı.

Tom started out as a salesman.

Tom, bir gezici satış temsilcisidir.

- Tom is a traveling salesman.
- Tom is a travelling salesman.

Tom bir araba satış elemanıydı.

Tom was a car salesman.

Bu satış ne kadar sürecek?

How long will this sale last?

Şu an elden satış yapmıyoruz.

We are not accepting walk-in orders at this time.

Eğer ki o kaçak satış olasaydı

If that illegal sale was possible

O satış boyunca yüzde 30 indirimdeydi.

It was 30% off during the sale.

Ben şirketimiz için bir satış elemanıyım.

I'm a salesman for our company.

Tom satış için evinin reklamını yaptı.

Tom advertised his house for sale.

O mağazada bugün bir satış var.

There's a sale today in that department store.

Herhangi bir satış deneyimin var mı?

Do you have any sales experience?

O mağazada bir indirimli satış var.

There is a bargain sale at that store.

Dan satış departmanında yeniden işe atandı.

Dan was reassigned to work at the sales department.

Amaç senin inandığına inanlara satış yapmaktır.

the goal is to sell to people who believe what you believe.

O, evi için satış ilanı verdi.

He advertised his house for sale.

Bu vergisiz bir satış mağazası mı?

Is this a tax-free shop?

Japonya'da hiç satış distribütörleri var mı?

Do you have any sales distributors in Japan?

Satış temsilcileri sık sık beni kazıklıyorlar.

The salespeople often overcharge me.

Tom bir toptan satış kulübünün üyesidir.

Tom is a member of a wholesale club.

Tom satış makinesinden bir fincan kahve aldı.

Tom bought a cup of coffee from a vending machine.

Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazıldığını fark ettim.

I noticed the sale prices were written in red ink.

Satış fiyatlarının kırmızı mürekkeple yazılmasına dikkat ediyorum.

I notice the sale prices are written in red ink.

Birkaç deneyimli satış elemanını işe almak istiyorum.

We want to hire some experienced salespeople.

O mağaza 20 tane satış elemanı çalıştırır.

That store employs twenty clerks.

Sinirlendim ve otomatik satış makinesine tekme attım.

I lost my temper and kicked the vending machine.

Gazete satış yerinden gazete satın almayı durdurun.

Stop at the newsstand to buy the paper.

Çok daha fazla satış elemanı işe alıyoruz.

We're hiring a lot more salespeople.

Bir satış avantajından yararlandım ve üç kazak aldım.

I took advantage of a sale and bought three sweaters.

Satış elemanı elbiseyi alması için onu ikna etti.

The salesperson persuaded her to buy the dress.

Bir satış elemanı olarak bir iş başvurusu yaptı.

She applied for a job as a saleswoman.

Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi.

High tax and poor sales bankrupted the company.

Tom otomatik satış makinesinden bir içki satın aldı.

Tom bought a drink from a vending machine.

Tom bir yazılım şirketi için bölge satış müdürüdür.

Tom is the district sales manager for a software company.

Tom şirketindeki en yüksek satış için ödül aldı.

Tom got an award for the highest sales at his company.

Standart bir terim olan "Perakende Satış 2.0" yerine

So instead of the standard "Retail Sales 2.0",

Tom bir satış elemanı olarak bir iş için başvurdu.

Tom applied for a job as a salesman.

Tom satış fiyatı iyiyse iki çift ayakkabı alabileceğini söyledi.

If the sale price is good, Tom said he might buy two pairs of shoes.

Pazarlama bölümü ve satış bölümü hedefleri mutlaka aynı değildir.

The objectives of the marketing department and the sales department are not necessarily the same.

Jim Waller satış yöneticisi görevi için güçlü bir adaydır.

Jim Waller is a strong candidate for the post of sales manager.

Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.

You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.

Bu satış makinesi dün gece serseriler tarafından tahrip edildi.

This vending machine was destroyed by hoodlums last night.

Bu yazılım paketinin tavsiye edilen perakende satış fiyatı 99 dolardır.

This software package has a suggested retail price of $99.

Kız kardeşim şu anda bir satış elemanı olarak süpermarkette çalışıyor.

- Currently, my sister is working as a saleswoman in the supermarket.
- For now, my sister is working as a cashier at the supermarket.

25 dolarlık bir çek düzenledim ve onu satış elemanına verdim.

I made out a check for $25 and handed it to the salesperson.

Şu anda Japonya çapında 200 tane iyi örgütlenmiş satış büromuz var.

We currently have 200 well organized sales offices all over Japan.

Satış yapmayı, dışa dönük olmayı ve insanlarla konuşmayı içeren bir şey.

something which involves selling, being extroverted, and talking to people.

Şu an yatak odamda büyük bir satış var. Giysiler %100 indirimde!

There's a big sale in my bedroom right now. Clothes are 100% off!

Şirketimiz, tüm Japonya'da konuşlanan, iyi organize edilmiş 200 satış ofisi ağına sahiptir.

Our company has a well organized system of 200 sales offices, located all over Japan.

Toptan satış tabakaları ile karakterize edilen Japon dağıtım sistemi karmaşık ve masraflıdır.

The Japanese distribution system, characterized by layers of wholesale, is complex and costly.

Satış fiyatı 35 dolar, 75 dolarlık liste fiyatı üzerinden harika bir %52'lik indirim.

The price on sale is $35, an amazing 52% off the $75 dollar list price.