Translation of "Olacaktır" in Portuguese

0.008 sec.

Examples of using "Olacaktır" in a sentence and their portuguese translations:

Iyi olacaktır.

enchendo de água.

Kazalar olacaktır.

Acidentes acontecem.

Tom öfkeli olacaktır.

Tom vai ficar furioso.

Büyük bir mesafe olacaktır

haverá uma grande distância

Devrim resimsiz faydasız olacaktır.

- A revolução será inútil sem fotos.
- Sem fotografias, uma revolução não serve para nada.

Bizim zafer ebedi olacaktır.

Nossa glória será eterna.

Tom gerçekten memnun olacaktır.

Tom ficará muito contente.

Tom muhtemelen makul olacaktır.

O Tom provavelmente será razoável.

O, iyi bir koca olacaktır.

Ele vai ser um bom marido.

Bu yerin savunulması zor olacaktır.

Este lugar será difícil de defender.

Tom iyi bir seçim olacaktır.

Tom seria uma boa escolha.

Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.

- Esta lei beneficiará os pobres.
- Esta lei trará benefícios às pessoas carentes.

Sizinle çalışmak bir onur olacaktır.

- Seria uma honra trabalhar contigo.
- Seria uma honra trabalhar com você.

Bu, geceyi geçirmek için yeterli olacaktır.

Devemos conseguir passar aqui a noite.

öğretmenler gelecek nesil sizin eseriniz olacaktır

professores próxima geração será sua obra-prima

Doğum günün için bir bisikletin olacaktır.

Você vai ganhar uma bicicleta de aniversário.

Öylesine bir plan kesin başarısız olacaktır.

Um plano assim esta fadado a falhar.

Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.

Enquanto há vida, há esperança.

Yanlış anlaşılabilen herhangi bir şey olacaktır.

- Tudo que é incompreensível será incompreendido.
- Tudo que pode ser mal compreendido será mal compreendido.

Toplumda konuşmak onun için zor olacaktır.

Será difícil para ele falar em público.

Biz geldiğimizde Tom zaten uykuda olacaktır.

Tom já estará dormindo quando chegarmos.

Onu yapmak kötü bir fikir olacaktır.

Fazer isso seria uma boa ideia.

Bu kitap senin çalışmana yardımcı olacaktır.

Este livro será útil para o seu estudo.

Bu, hayatımın en iyi anılarından biri olacaktır.

Esta será uma das melhores lembranças da minha vida.

Bu sözlük sizin için çok yardımcı olacaktır.

Este dicionário será de grande ajuda para você.

Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.

Essa decisão terá amplas e sérias consequências.

İnsanlık nükleer enerjinin barışçıl kullanımında başarılı olacaktır.

A humanidade conseguirá usar a energia nuclear de forma pacífica.

Kurtarma ekibi çağırmaktan başka çok az seçeneğiniz olacaktır.

Não vai ter grande escolha, além de pedir ajuda.

Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.

Está cheia de coisinhas más que nos fariam adoecer.

Bu pek hoş kokmayacak ama serinlememe yardımcı olacaktır.

Não vai cheirar lá muito bem, mas vai arrefecer-me.

- Önünde sonunda pişman olacaktır.
- Eninde sonunda pişman olacak.

Ele vai se arrepender mais cedo ou mais tarde.

Belki bu onun için tam olarak aynı olacaktır.

Talvez seja do mesmo jeito para ele.

Çok su içmek sizin sulu kalmanıza yardımcı olacaktır.

- Beber bastante água o ajudará a manter-se hidratado.
- Beber bastante água a ajudará a manter-se hidratada.

Ev kedisi büyüklüğündeki dişi kolugo doyurucu bir yemek olacaktır.

Do tamanho de um gato doméstico, ela daria uma refeição decente.

Bunun sonsuza kadar sürmeyeceğini bilmek insanlara güven verici olacaktır.

seria encorajador saber que isso não vai durar para sempre.

Bu riskli dinlenme yeri jeladaları karanlığın tehlikelerinden korumaya yeterli olacaktır.

Neste local precário de descanso, os babuínos deverão estar bem protegidos dos perigos da escuridão.

Güneş yaklaşık 5 milyar yıl içinde kırmızı bir dev olacaktır.

O Sol se tornará uma gigante vermelha em aproximadamente cinco bilhões de anos.

Her zaman asla öğrenemeyeceğim şeyler olacaktır, benim önümde sonsuzluğum yok.

Sempre haverá coisas que eu nunca vou aprender. Eu não tenho a eternidade à minha disposição!

- O, iyi bir koca olacaktır.
- O iyi bir koca olacak.

- Será um bom marido.
- Ele será um bom marido.
- Ele vai ser um bom marido.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.

- Enquanto houver vida, haverá esperança.
- Enquanto há vida, há esperança.

Dünden önceki gün çarşamba ise yarından sonraki gün pazar olacaktır.

Se anteontem foi quarta-feira, depois de amanhã será domingo.

Bu çok uzun süre işe yaramayacaktır ama biraz olsun yardımcı olacaktır.

Não me vai manter fresco para sempre, mas vai ajudar um pouco.

Eğer demliğe biraz daha çay yaprakları koyarsan, çayın tadı daha iyi olacaktır.

Se você puser mais folhas de chá na chaleira, o chá ficará com um gosto melhor.

Ama o dağlardan uzak durmak gerekir. Orası havanın en kötü olduğu yer olacaktır.

mas quero evitar essas montanhas. É lá que o tempo estará mais agreste.

Iğne ve minik tüylerle kaplı, yaşlı bir altınfıçı kaktüsüne göre çok daha kolay olacaktır.

do que tentar cortar o cato-barril, que tem muitos espinhos e gloquídios.

- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.

- Enquanto houver vida, haverá esperança.
- Enquanto há vida, há esperança.

Kendini diğerleriyle karşılaştırırsan, kendini beğenmiş ya da umudu kırık olabilirsin; her zaman için kendinden daha büyük ya da daha küçük insanlar olacaktır.

Se te comparares com os outros, podes converter-te num homem vão e amargurado: sempre haverá perto de ti alguém melhor ou pior do que tu.