Translation of "Koca" in German

0.004 sec.

Examples of using "Koca" in a sentence and their german translations:

Koca Steve Jobs'tan bahsediyorum

Ich spreche von Ehemann Steve Jobs

Koca bir yarağım var!

Ich habe einen großen Penis!

Tom koca bir yalancı.

Tom ist ein verlogener Hund.

- O, iyi bir koca olacaktır.
- O iyi bir koca olacak.

Er wird ein guter Ehemann sein.

Önünde koca bir hayat var.

Das Leben liegt vor dir.

Önünüzde koca bir hayat var.

Du hast noch dein ganzes Leben vor dir.

Önümüzdeki bu koca bina nedir?

Was ist das für ein großes Gebäude vor uns?

O, iyi bir koca olacaktır.

Er wird ein guter Ehemann sein.

O iyi bir koca olacak.

Er wird ein guter Ehemann sein.

Tom iyi bir koca olacak.

Tom wird ein guter Ehemann sein.

İdeal bir koca olduğunu ispat etti.

- Er stellte sich als idealer Ehemann heraus.
- Er hat sich als idealer Ehemann herausgestellt.

O, ona iyi bir koca olacak.

Er wird ihr ein guter Ehemann sein.

O bana karşı iyi bir koca.

Er ist mir ein guter Ehemann.

Koca adada sadece tek dükkan var.

- Es gibt nur einen Laden auf der ganzen Insel.
- Es gibt auf der ganzen Insel nur ein Geschäft.

Tom benim için iyi bir koca.

Tom ist mir ein guter Ehemann.

Koca gözlerini hedefinden ayırmayan saldırgan bir avcı.

Ein aggressiver Jäger, der seinen Preis fest im Blick hat.

Karı koca arasındaki ilişki aşka dayalı olmalıdır.

Die Beziehung zwischen Ehemann und Ehefrau sollte auf Liebe basieren.

Kız kardeşim için iyi bir koca olacak.

Er wird einen guten Ehemann für meine Schwester abgeben.

John iyi bir koca ve baba olur.

Johannes wird gewiss ein guter Gatte, ein guter Vater sein.

Elinde koca bir buket plastik çiçek tutuyordu.

Sie hielt einen großen künstlichen Blumenstrauß in den Händen.

Bir koca sığırı çok kısa bir sürede tamamen

ein Ehemann Vieh ganz in sehr kurzer Zeit

Tom iyi bir koca ve iyi bir baba.

Tom ist ein guter Ehemann und ein guter Vater.

Nasıl iyi bir koca ve baba olunur emin değilim.

Ich bin mir nicht sicher, wie ich ein guter Ehemann und Vater werden kann.

Tom ve Mary sanki koca ve karıymış gibi davrandılar.

- Tom und Maria taten so, als wären sie verheiratet.
- Tom und Maria taten so, als wären sie Mann und Frau.

Tom ve Mary'nin karı koca olduklarına dair bir fikrim yoktu.

Ich hatte keine Ahnung, dass Tom und Maria Eheleute sind.

- Onun büyük bir horozu var.
- Onun koca bir yarağı var.

Er hat einen Riesenschwanz.

O artık iyi bir adam, bu yüzden gelecekte iyi bir koca olacak.

Er ist jetzt schon ein Guter; dann wird er in Zukunft auch ein guter Gatte sein.

Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.

Meine Eltern mögen meine Freundin nicht. Sie sagen, dass sie nur aufs Geld aus ist.

- O tamamen büyük bir yalandı.
- Bu tamamen büyük bir yalandı.
- Hepsi koca bir yalandı.

Alles war eine große Lüge.

- Torbayı yapmak için koca bir parça kağıt kullandı.
- Çanta yapmak için büyük bir parça kâğıt kullandı.

Er verwendete ein großes Stück Papier, um die Tüte herzustellen.

Tom Mary'nin zengin koca avcısı olduğunu fark ettiğinde üzgündü ve Mary Tom'un fakir olduğunu fark ettiğinde üzgündü.

Tom war betrübt, als er herausfand, dass Maria ein Geldegel war, und Maria war betrübt, als sie herausfand, dass Tom ein armer Schlucker war.