Translation of "Olağanüstü" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Olağanüstü" in a sentence and their portuguese translations:

Tom olağanüstü.

Tom é extraordinário.

Benzerlik olağanüstü.

A semelhança é extraordinária.

Bu olağanüstü adaptasyon sayesinde...

Graças a esta extraordinária adaptação,

Sen olağanüstü bir insansın.

Você é uma pessoa extraordinária.

Sami olağanüstü bir çocuktu.

Sami era uma criança extraordinária.

...ve bu olağanüstü dünyayı keşfedebiliyoruz.

... e descobrir um mundo extraordinário...

O, senin hayatında olağanüstü önemliydi.

Ele era extraordinariamente importante na sua vida.

Kyoto olağanüstü güzel bir şehirdir.

Quioto é uma cidade extraordinariamente bela.

IPhone olağanüstü bir cep telefonu.

O iPhone é um telefone celular extraordinário.

Bu dilin olağanüstü esnekliğinden büyülendim.

A grande flexibilidade dessa língua me fascina.

Elektrik işkencesi olağanüstü acı vericidir.

A tortura com choque elétrico é extraordinariamente dolorosa.

Gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

à noite, os animais deparam-se com desafios...

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

... à noite, os animais deparam-se com obstáculos....

Beceriksiz adam onun olağanüstü yeteneğini kıskandı.

O homem desajeitado invejava o talento extraordinário dela.

Onun müzikte olağanüstü bir yeteneği var.

Ela tem uma extraordinária habilidade com música.

Onun müzik için olağanüstü bir yeteneği var.

Ele tem um talento excepcional para música.

Mary'nin annesi geçinilmesi olağanüstü zor bir kadın.

A mãe de Maria é uma mulher extraordinariamente difícil de se dar bem.

Bir deha olağanüstü yaratıcılık yeteneklerine sahip bir kişidir.

Um gênio é uma pessoa com habilidades criativas extraordinárias.

- Bu sıradışı.
- Bu çok nadir.
- O olağanüstü.
- Bu fevkalade.

Isso é extraordinário!

Ben böyle bir şey duymamıştım, sadece olağanüstü bir hikaye.

Eu nunca tinha ouvido algo assim, uma história simplesmente extraordinária.

Etrafına sararak olağanüstü bir pelerin oluşturdu ve aradaki küçük boşluktan bana baktı.

e embrulhou-o como uma capa extraordinária à sua volta, e depois olhou para mim por uma fenda.

Bu kadar çabuk düşünebilmesi ve böyle ölüm kalım kararlarını alabilmesi gerçekten olağanüstü.

Como ele consegue pensar tão depressa e tomar decisões de vida ou morte, é simplesmente incrível.

İki yüz elli kilo, bir sumo güreşçisi için bile olağanüstü bir ağırlıktır.

Duzentos e cinquenta quilos é um peso extraordinário até para um lutador de sumô.

Guglielmo bildiğim en iyi öğrencidir. O anında öğrenir ve olağanüstü bir hafızaya sahiptir.

Guglielmo é o melhor aluno que eu conheço. Aprende instantaneamente e tem uma memória fenomenal.

Demek istediğim, "bedava" olağanüstü bir motivasyon kaynağıdır ve tüketiciler bir ürünü birden fazla alarak...

Grátis é uma palavra extremamente animadora e clientes gostam de tirar vantagem da promoção