Translation of "Müslüman" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Müslüman" in a sentence and their portuguese translations:

Osmanlılar da müslüman

Otomanos também são muçulmanos

- Pakistan Müslüman bir ülkedir.
- Pakistan müslüman bir ülkedir.

O Paquistão é um país muçulmano.

O gerçek bir Müslüman

Ele é um verdadeiro muçulmano.

Pakistan müslüman bir ülkedir.

O Paquistão é um país muçulmano.

Bir müslüman olmak istiyorum.

Quero ser muçulmano.

Bu bir Müslüman ismi.

É um nome mulçumano.

Türk olmayan müslüman toplumlarında ise

Nas sociedades muçulmanas não turcas,

Fadıl, Müslüman bir kadınla tanıştı.

Fadil conheceu uma mulher muçulmana.

Fadıl, Müslüman olması gerektiğini hissetti.

Fadil sentia que precisava ser muçulmano.

- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla çıkıyordu.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla flört ediyordu.

Fadil estava namorando uma mulher muçulmana do Egito.

- Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla flört etti.
- Fazıl Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmıştı.

Fadil namorou uma moça muçulmana do Egito.

Bu kentte Hristiyandan çok Müslüman var.

Há mais muçulmanos que cristãos nessa cidade.

- Tom bir Müslüman.
- Tom bir Müsümandır.

Tom é muçulmano.

Fadıl, Müslüman olmayan bir kadınla evlenemezdi.

Fadil não podia se casar com uma mulher que não fosse muçulmana.

Fadıl bir müslüman olması gerektiğini hissetti.

Fadil sentia que tinha de ser muçulmano.

Fadıl'ın Müslüman bir kız arkadaşı vardı.

Fadil tinha uma namorada muçulmana.

Fadıl Ocak 1998'de Müslüman oldu.

Fadil tornou-se muçulmano em janeiro de 1998.

Fadıl'ı Müslüman olmaya ne ikna etti?

O que convenceu Fadil a se tornar um muçulmano?

Sami Leyla'nın Müslüman olduğunu hiç bilmiyordu.

Sami nunca soube que Layla era muçulmana.

Sami Leyla Müslüman olduğunu açıklayınca ağladı.

Sami chorou quando a Layla anunciou a sua conversão para o Islã.

Müslüman gençlerin neden aşırılık ve şiddete yöneldiğini

porque é que algumas das nossas crianças muçulmanas na Europa

Fadıl, Mısırlı Müslüman bir kızla çıkmaya başladı.

Fadil começou a namorar uma moça muçulmana do Egito.

Neden bir başka ölü Müslüman çocuk olmak istiyorsun?

Porque é que querem ser mais um miúdo muçulmano morto?

İslama uyan bir kişi bir müslüman olarak bilinir.

Uma pessoa que segue o islamismo é conhecida como muçulmana.

Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.

Fadil se apaixonou perdidamente por uma mulher muçulmana do Egito.

Gerekçesi ise Türk müslüman kadınlarının bu kıyafetlere uygun olmadığı

A razão é que as mulheres muçulmanas turcas não são adequadas para essas roupas.

- Kimin konuştuğuna bak.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Konuşana bak hele.
- Diyene de bakın.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

- Olha quem fala.
- Olha só quem está falando.