Translation of "Tanıştı" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Tanıştı" in a sentence and their arabic translations:

O, Amerika'dayken onunla tanıştı.

قابلها عندما كان في أمريكا.

Fadıl, Müslüman bir kadınla tanıştı.

تعرّف فاضل على امرأة مسلمة.

Sami değişik ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

- قابل سامي مسلمين من مختلف الدّول.
- قابل سامي مسلمين من بلدان مختلفة.

Sami Leyla'yla 1996'da tanıştı.

- التقى سامي بليلى عام ١٩٩٦.
- التقى سامي ليلاه عام ١٩٩٦.

Tom ve Mary 2013'te tanıştı.

توم و ماري تقابلا في 2013

Sami İslam merkezinde bir Müslüman'la tanıştı.

تعرّف سامي بمسلم في المركز الإسلامي.

Sami okulda Müslüman bir çocukla tanıştı.

تعرّف سامي بفتا مسلم في المدرسة.

Sami Toronto'da Müslüman bir aileyle tanıştı.

تعرّف سامي على أسرة مسلمة في تورونتو.

Sami internette Müslüman bir kadınla tanıştı.

تعرّف سامي بامرأة مسلمة على الانترنت.

Fadıl, Dania adlı büyüleyici bir kızla tanıştı.

تعرّف فاضل على فتاة ساحرة الجمال إسمها دانية.

Sami Toronto'da çok sayıda Müslüman öğrenciyle tanıştı.

تعرّف سامي على العديد من الطّلبة المسلمين في تورونتو.

Sami farklı farklı Müslüman ülkelerden Müslümanlarla tanıştı.

- تعرّف سامي على مسلمين من مختلف الدّول الإسلاميّة.
- تعرّف سامي على مسلمين من دول إسلاميّة مختلفة.
- تعرّف سامي على مسلمين من بلدان إسلاميّة مختلفة.

Onu gördü, onunla tanıştı. Defalarca kez yanına gittik.

‫لقد رآها وقابلها.‬ ‫لقد اصطحبته إلى هناك مرات عديدة.‬

öğrencilerimle tanıştı ve daha sonra birlikte öğle yemeği yedik.

وقابل الطلاب، وبعدها تناولنا الغداء معًا.

- Sami hapishanede Ferit ile tanıştı.
- Sami hapishanede Ferit'le karşılaştı.

تعرّف سامي بفريد في السّجن.

Sami Müslüman bir kızla tanıştı, sonra ona âşık oldu ve evlendi.

تعرّف سامي على فتاة مسلمة، وقع في حبّها و تزوّجها.

Ama hızla güneye doğru yürüdü ... ve Agis ile tanıştı. Megalopolis kenti yakınlarındaki savaşta.

لكنه سارع جنوبًا بسرعة والتقى بأجيس في معركة بالقرب من مدينة أركاديا