Translation of "Ayrı" in Portuguese

0.009 sec.

Examples of using "Ayrı" in a sentence and their portuguese translations:

Onlar ayrı ayrı ödediler.

Eles pagaram separadamente.

Tom ve Mary ayrı ayrı geldi.

Tom e Mary vieram separados.

İki gözü de mesafeyi ayrı ayrı ölçümlüyor.

Cada olho mede a distância de forma independente,

Yavrulardan biri ayrı düşmüş.

Uma das crias ficou para trás.

Herkesin yapacağı şey ayrı

o que todos farão é separado

İsterse ayrı da yönetebiliyordu

Ele poderia gerenciar separadamente se quisesse

O, ailesinden ayrı yaşıyor.

Ele mora longe de sua família.

O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.

Ele vive separado de seus pais.

Tom eşinden ayrı yaşıyor.

Tom está vivendo separado da esposa.

Onlar ayrı yataklarda uyuyorlar.

Eles dormem em camas separadas.

Piller ayrı olarak satılır.

As baterias são vendidas separadamente.

Ama geceler... ...ayrı bir hikâye.

Mas à noite... ... a história é outra.

Bir dişi, diğerlerinden ayrı düşüyor.

Uma fêmea é afastada das outras.

Lütfen benim şeyleri ayrı bırakın.

Não mexa nas minhas coisas, por favor.

Ayrı ayrı sayfalara, en iyi arkadaşınızı anlatın; yaşı, nerede yaşadığı, işi gibi...

Em uma folha separada, descrevam o seu melhor amigo: Idade, onde mora, profissão, etc.

...her saat ayrı bir zorluk çıkarır.

... todas as horas trazem desafios únicos.

Ayrı düşen dişi, aslanlarla çarpışmasını kaybetmiş.

A fêmea isolada perdeu a batalha com os leões.

Ve ayrı bir kafatası yığınıyla karşılaştılar.

e uma pilha separada de crânios.

Onlar evleninceye kadar ayrı odalarda uyudular.

Eles dormiam em quartos separados até se casarem.

Bizi ayrı tutacak bir şey yok.

Não há nada que possa nos separar.

Fadıl ve Leyla ayrı düşmeye başladılar.

- Fadil e Layla começaram a se afastar um do outro.
- O Fadil e a Layla começaram a afastar-se.

Leyla ayrı bir odaya bile taşındı.

Layla até se mudou para um quarto separado.

Bir kere yaşamaya başlayın ve her bir ayrı günü ayrı bir yaşam olarak sayın.

Comece a viver imediatamente e conte cada dia como se fosse uma vida.

Bu akşam buluşmanın ayrı bir ehemmiyeti var.

A reunião de hoje é ainda mais especial.

Birbirimizden ayrı olarak biraz zaman geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Eu acho que deveríamos passar um tempo longe um do outro.

Türk Tarih Kurumu ayrı tüzel bir kamu kişiliğe bürünmüştür

A Sociedade Histórica da Turquia assumiu uma personalidade jurídica separada

- Tom ve Mary ayrı.
- Tom ve Mary beş parasız.

Tom e Maria estão quebrados.

Ama kafaları karışmış ve sürüden ayrı düşmüş olduklarından kolay av oluyorlar.

Mas, desorientados e separados do cardume, são alvos fáceis.

Suret olan yerde namaz kılınamayacağı fetvası ayrı bir tartışma konusu zaten

fatwa, onde a oração não pode ser realizada em uma cópia, já é objeto de discussão.

Bir gün karanlık madde için ayrı periyodik bir tablo olacak mı?

Haverá um dia uma tabela periódica separada para a matéria escura?

Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.

Está a salvo e um pouco mais sábio. É difícil os animais manterem-se juntos nestas florestas densas e escuras.