Translation of "çizgi" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "çizgi" in a sentence and their portuguese translations:

- Burada bir çizgi çizin.
- Buraya bir çizgi çiz.
- Buraya bir çizgi çizin.

Desenhe uma linha aqui.

Bu çizgi diyagonal.

Esta linha é diagonal.

Çizgi filmleri severim.

Gosto de desenhos.

Çizgi romanları severim.

Eu gosto de quadrinhos.

Çizgi romanları seviyorum.

Adoro histórias em quadrinhos.

- Düz bir çizgi çiz.
- Düz bir çizgi çizin.

- Desenhe uma linha reta.
- Trace uma linha reta.

- Tom çizgi romanlar toplar.
- Tom çizgi roman koleksiyonu yapıyor.
- Tom çizgi roman biriktiriyor.

Tom coleciona gibis.

Senin çizgi romanların raftalar.

Suas revistas em quadrinhos estão na prateleira.

Ben çizgi romanlar okurum.

Eu leio quadrinhos.

Bu dikey bir çizgi.

Essa é uma linha vertical.

Bu çizgi filmi sevmiyorum.

Eu não gosto deste desenho.

Artık çizgi romanlar okumuyorum.

Eu não leio mais revista em quadrinhos.

Tom çizgi romanı seviyor.

Tom gosta de história em quadrinhos.

Tom bir çizgi roman yazarıdır.

Tom é um autor de banda desenhada.

Bütün paranı çizgi romanlara harcama!

Não gaste todo o seu dinheiro em quadrinhos.

Bu çizgi romanı biliyor musun?

Você conhece este gibi?

Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.

Desenhe uma linha no papel.

Tom, çocuklarıyla çizgi film izledi.

Tom assistiu a desenhos animados com os filhos.

Çocukken çok çizgi roman okurdum.

- Quando eu era criança, costumava ler histórias em quadrinhos.
- Quando era criança, costumava ler histórias em quadrinhos.

üstelik yine disiplinli ve çizgi şeklinde

além disso, disciplinado e em forma de linha

ünü Simpsons çizgi filmini hepimiz biliyoruz

Todos conhecemos o famoso desenho animado dos Simpsons

Kız kardeşim sürekli çizgi roman okuyor.

Minha irmã fica lendo gibis o tempo todo.

Bu çizgi romanın tüm karakterleri kız.

Todas as personagens deste quadrinho são mulheres.

En sevdiğiniz çizgi film karakteri kim?

Quem é a sua personagem de animação preferida?

Tom kağıda düz bir çizgi çizdi.

Tom desenhou uma linha reta no papel.

Yolun ortasında beyaz bir çizgi var.

- Há uma linha branca no meio da estrada.
- Tem uma linha branca no meio da estrada.

Sen bu çizgi filmi biliyor musun?

Você conhece esta caricatura?

Senin en sevdiğin çizgi film nedir?

- Qual é o seu desenho animado favorito?
- Qual é o seu desenho favorito?

Bu şanslı çizgi sonsuza dek sürmeyecek.

Essa maré de sorte não vai durar para sempre.

Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

Estas duas linhas se cortam em ângulos retos.

En sevdiğin Disney çizgi film karakteri kimdir?

Quem é seu personagem favorito dos desenhos da Disney?

Hikayeye, çizgi romana bir çok şeye konu olmuştur

tem sido objeto de muitas histórias, quadrinhos,

Ayn çizgi romanlarda olduğu gibi yarasalar gece yaşarlar

os morcegos vivem a noite como nos quadrinhos.

O, kurşun kalemi ile düz bir çizgi çizdi.

Ele traçou uma linha reta com o lápis.

Aşk ve nefret arasında ince bir çizgi vardır.

- Existe uma fina linha entre amor e ódio.
- Existe uma linha tênue entre amor e ódio.

Dahilik ve aptallık arasında ince bir çizgi vardır.

Existe uma fina linha entre genialidade e estupidez.

Bu çizgi romanı onun kız kardeşinden ödünç aldım.

Tomei essa revista em quadrinhos emprestada da irmã dele.

Çizgi roman okuma genellikle çocukların eğlencesi olarak görülüyor.

Ler estórias em quadrinhos é geralmente visto como um passatempo para crianças.

Aynı çizgi filmde bir de Trump'ın ölüm sahnesi vardı

houve também a cena da morte de Trump no mesmo desenho animado

Kabul edilebilirler ve edilemezler arasında ince bir çizgi vardır.

Existe uma fina linha entre o que é aceitável e o que não é.

Erkek arkadaşım benim saklamakta olduğum erotik çizgi roman kitabını keşfetti.

Meu namorado descobriu as histórias em quadrinhos eróticas que eu havia escondido.

Tom akşam yemeğinden sonra çocukları ile birlikte bir çizgi film izledi.

Depois do jantar, Tom assistiu a um desenho animado com os filhos.

Doğu Cephesinde, Ruslar sona erdi. uzun bir geri çekilme ve çizgi stabilize,

Neyin kabul edilebilir ve neyin kabul edilemez olduğu arasında ince bir çizgi vardır.

Existe uma fina linha entre o que é aceitável e o que é inaceitável.