Translation of "Yapma" in Polish

Yemek yapma.

gotowanie.

Ses yapma.

Zachowaj ciszę.

Yapma, Tom.

Przestań Tom.

Yaygara yapma.

Nie rób zamieszania.

Bunu yapma.

Nie rób tego.

Onlarla işbirliği yapma.

Nie zadawaj się z nimi.

Lütfen bunu yapma.

Proszę, nie rób tego.

Onu bana yapma.

Nie rób mi tego.

Bunu kendine yapma.

Nie rób sobie tego.

Ölü numarası yapma.

Nie udawaj Greka.

- Lütfen bunu yapma.
- Lütfen bunu yapmayın.
- Bunu lütfen yapma.

Proszę nie rób tego.

Şimdi banyo yapma zamanı.

Czas na kąpiel.

Bunu yapma nedenimiz grev.

Powodem tego było zamknięcie.

İşi yapma tarzını sevmiyorum.

Nie podoba mi się sposób twoich negocjacji.

Tom'a bunu yapma dedim.

Powiedziałem Tomowi, żeby tego nie robił.

Henüz hiçbir şey yapma!

Jeszcze nic nie rób.

Onu benim için yapma.

Nie rób tego dla mnie.

- Lütfen çok fazla gürültü yapma.
- Lütfen bu kadar fazla ses yapma!

Proszę, nie rób tyle hałasu.

Şimdi bunu yapma zamanı! Tamam.

Do dzieła! W porządku.

Ve çocuk yapma fırsatını kaçırdık.

i ominęło nas rodzicielstwo.

Hiçbir işi yarım yamalak yapma.

Nie zostawiaj rzeczy zrobionych w połowie.

Tom'un iş yapma tarzını sevmiyorum.

Nie podoba mi się, jak Tom negocjuje.

Pişman olacağın bir şeyi yapma.

Nie rób nic, czego będziesz żałował.

Ne yaparsan yap, onu yapma.

Cokolwiek robisz, nie rób tego.

Sanırım ev ödevimi yapma zamanıdır.

Myślę, że teraz nadszedł czas na zadanie domowe.

Sana iyilik yapana nankörlük yapma.

Nie gryź ręki, która cię karmi.

Kimsenin bunu yapma hakkı olmamalı.

Nikt nie powinien mieć, żeby to robić.

Tom'un asla onu yapma şansı olmadı.

Tom nigdy nie dostał szansy zrobienia tego.

Yapma Tom! Bu korkunç bir şey.

Nie, Tom! To okropne.

Aynı anda iki şey birden yapma.

Nie rób dwóch rzeczy na raz.

- Hayvanları kişileştirme!
- Hayvanlara insan muamelesi yapma!

Nie traktuj zwierząt jak osoby!

Şu anda ben de öyle yapma sürecindeyim.

Teraz jestem w trakcie tego procesu.

Bir otobüs yolculuğu yapma fikri hakkında ne düşünüyorsun?

Co myślisz o wycieczce autobusem?

Esperanto, Ido, Interlingua, Klingon, Lojban, Na'vi ve Volapük yapma dillerdir.

Do języków sztucznych należą esperanto, ido, interlingua, klingoński, lojban, na'vi i volapük.

- Esperanto yapma dilinin yaratıcısı Zamenhof, bir göz doktoruydu.
- Esperanto'nun yaratıcısı Zamenhof, bir göz doktoruydu.

Zamenhof, twórca sztucznego języka esperanto, był okulistą.

- Sakın bunu bir daha yapayım deme.
- Bunu bir daha yapayım deme.
- Onu bir daha asla yapma.

Nigdy więcej tego nie rób.

İstediğimiz gibi bir yapma fırsatı, özellikle mümkün olduğu kadar çok az zor işi yapmak neredeyse herkesin gizli bir arzusudur.

Szansa zrobienia tego, co się chce, dodatkowo tak ogromną pracą, jak to możliwe, jest ukrytą chęcią prawie każdego.