Translation of "Yapmayın" in English

0.013 sec.

Examples of using "Yapmayın" in a sentence and their english translations:

Yapmayın

do not

Yapmayın!

Don't do it!

Yapmayın güzel kardeşim yapmayın

Don't do it, beautiful brother, don't do it

Bunu yapmayın.

Don't do that.

Bunu yapmayın!

Don't do that!

Bunu yapmayın

Do not do this

Yapmayın artık

Don't do it anymore

Gürültü yapmayın.

Don't make a noise.

Gösteriş yapmayın.

Don't show off.

Panik yapmayın.

- Don't panic!
- Don't panic.

Gürültü yapmayın!

Don't make noise!

Hatalar yapmayın!

Don't make mistakes!

Panik yapmayın!

Don't panic!

Karmaşa yapmayın.

Don't make a mess.

Yapmayın işte bunu

Don't do this

Kötü şeyler yapmayın.

Don't do wicked things.

Etrafta şaka yapmayın.

Quit joking around.

Bana hile yapmayın!

Don't cheat me!

Lütfen onu yapmayın.

Please don't do that.

Lütfen bunu yapmayın.

Please don't do it.

Tom'a baskı yapmayın.

Don't pressure Tom.

Şimdi, panik yapmayın.

Now, don't panic.

Ani hareketler yapmayın.

Don't make any sudden moves.

Hiç gürültü yapmayın.

Don't make any loud noises.

Şimdi onu yapmayın.

Don't do that now.

Onlara baskı yapmayın.

Don't pressure them.

Pireyi deve yapmayın.

Don't make a mountain out of a molehill.

Burada karalama yapmayın.

Don't scribble here.

Burada gürültü yapmayın.

Don't make noise here.

Hayır, bunu yapmayın.

No, no, don't do that.

Ani hareket yapmayın.

Don't make abrupt moves.

(Alkış) Çok tatlısınız, yapmayın.

(Applause) You're so cute, don't.

Güzelliği hoşgörüyü bozuyorsunuz. Yapmayın!

you disrupt beauty and tolerance. Do not do it!

Bu kadar gürültü yapmayın.

Don't make so much noise.

O konuda şaka yapmayın.

Don't joke about that.

Aptalca bir şey yapmayın.

Don't do anything stupid.

Lütfen fazla gürültü yapmayın.

Please don't make much noise.

Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

The baby is asleep. Don't make a noise.

Böyle bir raket yapmayın!

Don't make such a racket!

Yapmayacağım bir şeyi yapmayın.

- Don't do anything I wouldn't do.
- Don't do anything that I wouldn't do.

- Onu yapma.
- Yapmayın!
- Yapma!

- Don't do it!
- Don't do it.

Çılgınca bir şey yapmayın.

Don't do anything crazy.

Özel bir şey yapmayın.

Don't do anything special.

Çocuklar, hiç gürültü yapmayın?

Boys, don't make any noise.

- Panik yapmayın!
- Panik yapma!

- Don't panic!
- Don't panic.

Bunu tek başınıza yapmayın.

Don't do that by yourself.

Şakadan böyle bir şey yapmayın.

Don't do such a thing in fun.

Odada çok fazla gürültü yapmayın.

Don't make so much noise in the room.

Yapmayın! Bu aptalca ve tehlikeli.

Don't do it! It's stupid and dangerous.

Hiç gürültü yapmayın, ders çalışıyorum.

Don't make any noise, I'm studying.

Panik yapmayın, sadece havlunuzu tutun.

Don't panic, just grab your towel.

Bana herhangi bir iyilik yapmayın.

Don't do me any favors.

Asla bu odada gürültü yapmayın.

Never be noisy in this room.

Sessiz olun, lütfen! Ses yapmayın.

Be quiet, please! Don't make a sound.

Lütfen tehlikeli bir şey yapmayın.

Please don't do anything dangerous.

O bana "böyle gürültü yapmayın" dedi.

He said to me, 'Don't make such a noise.'

Çocuklar uyuyorlar. Lütfen çok gürültü yapmayın.

The children are sleeping. Please don't be so noisy.

Ben gelene kadar hiçbir şey yapmayın.

Don't do anything until I come.

Lütfen bir daha bunu asla yapmayın.

Please don't ever do that again.

İngilizceden Japoncaya kelimesi kelimesine çeviri yapmayın.

Don't translate English into Japanese word for word.

Ben yokken aptalca bir şey yapmayın.

Don't do anything stupid while I'm gone.

- Lütfen onu yapmayın.
- Lütfen bunu yapma.

Please don't do that.

- Bana şantaj yapma.
- Bana şantaj yapmayın.

Do not blackmail me.

Gerçekten yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmayın.

Don't do anything that you don't really want to do.

Bunu 2:30 sonrasına kadar yapmayın.

Don't do that until after 2:30.

Her zaman birisinin frag-kuyruğunda yolculuk yapmayın.

Do not always ride on someone's coat-tail.

Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var.

Don't do that!!! There's a computer at the drug store.

Çok gürültü yapmayın lütfen. Ders çalışmaya çalışıyorum.

Please don't make so much noise. I'm trying to study.

Onu doğru yapın veya onu hiç yapmayın.

Do it right or don't do it at all.

Ne yaparsanız yapın, onu Tom ile yapmayın.

Whatever you do, don't do that with Tom.

Daha sonra pişman olabileceğiniz bir şey yapmayın.

Don't do anything you might regret afterward.

Tom yapmak zorunda olduğunuzu söylemedikçe bunu yapmayın.

Don't do that unless Tom says you have to do it.

Herhangi bir gürültü yapmayın yoksa kuşları korkutup kaçıracaksınız.

Don't make any noise or you'll scare the birds away.

İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation.

Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!

- Bana bunu yapmayın lütfen.
- Lütfen onu bana yaptırmayın.

Please don't make me do it.

Sana bazı tavsiyeler vereyim - rüzgâr yönünde çiş yapmayın!

Let me give you some advice - don't pee into the wind!

Chuck'ın Lokantasında yemek için plan yapmayın. O kapalı.

Don't plan to eat at Chuck's Diner. It's closed.

Sadece bunu siz ve gerçekliğin arasındaki bir engel yapmayın.

Just don't let it be a block between you and reality.

- Lütfen bunu yapma.
- Lütfen bunu yapmayın.
- Bunu lütfen yapma.

Please don't do it.

Dikkat, panik yapmayın! Elektrik birkaç dakika içinde tekrar gelecek.

Attention, do not panic! Electricity will be restored in a few minutes.

Ve sakın hata yapmayın: bunun Donald Trumpla hiç alakası yok.

And make no mistake: this has nothing to do with Donald Trump.

- Pişman olacağın bir şey yapma.
- Pişman olacağınız bir şey yapmayın.

Don't do something you'll regret.

- Akşam yemeği için plan yapma.
- Akşam yemeği için plan yapmayın.

Don't make any dinner plans.

Panik yapmayın. Tom'un bu problemin üstesinden nasıl gelineceğini bildiğine eminim.

Don't panic. I'm sure Tom will know how to handle this problem.

- Arkamdan konuşma.
- Arkamdan dedikodumu yapmayın.
- Arkamdan beni çekiştirmeyin.
- Arkamdan konuşmayın.

Don't talk behind my back.

Benim dilim çok keskindir. Herhangi bir gürültü yapmayın. Lütfen pencereyi kapatmayın.

My tongue is very sharp. Don't make any noise. Don't close the window, please.