Translation of "Yapacağını" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Yapacağını" in a sentence and their polish translations:

- Tom ne yapacağını biliyor.
- Tom ne yapacağını bilir.

Tom wie co robić.

O ne yapacağını bilmiyordu.

Nie wiedziała co robić.

Tom banyo yapacağını söyledi.

Tom powiedział, że idzie się wykąpać.

Tom yapacağını söylediğini yapar.

Tom robi to, co mówi.

- Onu nasıl yapacağını sana söyleyeyim.
- Onu nasıl yapacağını söylemem izin ver.
- Onu nasıl yapacağını söylememe izin ver.

Powiem ci, jak to się robi.

Tomun onu kasıtlı yapacağını sanmıyorum.

Myślę, że Tom nie zrobił tego celowo.

Bunu nasıl yapacağını hatırlıyor musun?

Pamiętasz, jak to zrobić?

Tom'un ne yapacağını niçin umursuyoruz?

Czemu obchodzi nas, co Tom zamierza zrobić?

Tom yapacağını söylediği şeyi yapamadı.

Tomowi nie udało się zrobić tego, co powiedział, że zrobi.

Sonunda onu nasıl yapacağını keşfetti.

W końcu wpadł na to, jak to się robi.

Tom ev ödevini yapacağını söyledi.

Tom powiedział, że odrobi zadanie domowe.

Ne yapacağını bilmiyorsun, değil mi?

Nie wiesz co zrobić, prawda?

Neden Tom'un bunu yapacağını düşünüyorsun?

Jak myślisz, dlaczego Tom mógłby to zrobić?

Tom'un ne yapacağını söylemek zor.

Trudno powiedzieć co Tom zamierza zrobić.

Sana onu nasıl yapacağını öğretmeyeceğim.

Nie zamierzam cię uczyć, jak to zrobić.

Onu nasıl yapacağını kimse bilmiyor.

- Nikt nie wie, jak to zrobić.
- Nikt nie wie, jak to robić.

Onu bana yapacağını asla düşünmedim.

- Nigdy nie sądziłem, że mi to zrobi.
- Nie spodziewałem się, że zrobi mi coś takiego.

Onu nasıl yapacağını sana göstereyim.

Pokażę ci, jak to się robi.

Tom da ne yapacağını bilmiyor.

Tom też nie wie co robić.

Tom Mary'siz ne yapacağını bilmiyor.

Tom nie wie, co zrobiłby bez Mary.

Tom başka ne yapacağını bilmiyor.

Tom nie wie co ma dalej robić.

Tom’a bunu nasıl yapacağını göstermeliydim.

Powinienem był pokazać Tomowi jak to zrobić.

Tom bunu tekrar yapacağını söyledi.

Tom powiedział, że znów to zrobi.

Tom'un aptalca bir şey yapacağını biliyordum.

Wiedziałem, że Tom zrobi coś głupiego.

Bana bunu nasıl yapacağını bildiğini söylediler.

Powiedziano mi, że wiesz jak to zrobić.

Onu nasıl yapacağını sana göstermek istiyorum.

Chcę ci pokazać, jak to zrobić.

Tom'un onu nasıl yapacağını bilmesi gerekiyor.

Tom powinien wiedzieć, jak to zrobić.

Tom onu nasıl yapacağını tam anlamadı

Tom nie do końca zrozumiał, jak to zrobić.

Tom onu nasıl yapacağını bana söylemedi.

Tom nie powiedział mi, jak to zrobić.

Hükümet ne yapacağını bilmiyormuş gibi görünüyor.

Wygląda na to, że rząd nie wie co robić.

Nasıl peynirli kek yapacağını biliyor musun?

- Umiesz robić sernik?
- Potrafisz zrobić sernik?
- Potrafisz upiec sernik?

Bunu nasıl yapacağını Tom sana gösterecek.

Tom pokaże Ci jak to zrobić.

Onun hakkında ne yapacağını bilmek istiyorum.

Chcę wiedzieć, co zamierzasz z tym zrobić.

John sonraki adımda ne yapacağını bilmiyor.

John nie wie co dalej robić.

Tom bunu nasıl yapacağını bildiğini söyledi.

Tom powiedział, że wiedział, jak to zrobić.

Tom Mary'ye bunu nasıl yapacağını göstermeliydi.

Tom powinien był pokazać Mary jak to zrobić.

Tom'un bunu nasıl yapacağını çözebileceğinden şüpheliyim.

Wątpię, aby Tom był w stanie wymyślić, jak to zrobić.

Tom'a bunu nasıl yapacağını zaten gösterdim.

Już pokazałam Tomowi jak to zrobić.

Fakat gergedan ne yapacağını anlıyor, dönüp saldırıyor.

Nosorożec przewiduje jego ruchy, skręca i naciera.

Tek başına kalan çocuk ne yapacağını bilmiyordu.

Zostawiony sam, chłopiec nie wiedział, co ze sobą zrobić.

Az sayıda kişi onu nasıl yapacağını biliyor.

Niewielu ludzi wie, jak to się robi.

Tom, görünüşe göre yapacağını söylediği şeyi yapmadı.

Tom najwyraźniej nie zrobił tego, co mówił.

Ben yapacağını söylediği şey hakkında Tom'la konuşmam gerekiyor.

Muszę porozmawiać z Tomem o tym co on powiedział że zrobi.

Tom'un onu nasıl yapacağını bilmesi çok muhtemel değil.

Tom raczej nie będzie umiał tego zrobić.

Yapacağını söylediğin şeyi yaptığından emin olmak için buradayım.

Jestem tu, żeby się upewnić, czy robisz to co masz robić.

Onun bir yerli konuşur gibi sesletim yapacağını sanmıyorum.

Wątpię, bym kiedykolwiek mówił jak rodzimy użytkownik.

Sadece at eti yemeği sevdiğine karar verdiğinden dolayı bunun onu kötü bir kişi yapacağını sanmıyorum.

To, że on lubi koninę, nie znaczy zaraz, że jest złym człowiekiem.