Translation of "Yılan" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Yılan" in a sentence and their polish translations:

Yılan tıslar.

Wąż syczy.

Yılan derisini değiştirdi.

Wąż zmienił skórę.

Bak, bir yılan!

Patrz, wąż!

Yılan Havva'yı ayartmıştı.

Wąż kusił Ewę.

Büyük bir yılan, baksanıza.

To wielki, stary wąż.

Bu bir çıngıraklı yılan.

To grzechotnik.

Bu yılan zehirli değil.

Ten wąż nie jest jadowity.

Yılan köpeği bütünüyle yuttu.

Wąż połknął psa w całości.

Tom bir yılan tarafından ısırıldı.

Toma ukąsił wąż.

Oradaki deliği gördünüz mü? Yılan deliği.

Widzicie ten dół? To gniazdo węża.

Şuna bakın! Bu bir çıngıraklı yılan.

Sprawdzę co to! To grzechotnik.

Birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayabiliriz

polując na węże, tarantule, skorpiony...

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

pomyślała: „Wężowidła kradną mi jedzenie”.

Tom zehirli bir yılan tarafından ısırıldı.

Toma ukąsił jadowity wąż.

Tom'un sırtında bir yılan dövmesi var.

Tom ma węża wytatuowanego na plecach.

Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Jad węża nie przetrwa długo w tym upale,

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Dikkatli olmalıyız.

Ugryzienie grzechotnika bywa śmiertelne, więc musimy być ostrożni.

Bu çıngıraklı yılan görebiliyor ama gözleriyle değil.

Ten grzechotnik, aby widzieć... nie potrzebuje oczu.

Hangi yılan en uzun zehirli dişe sahiptir?

Który z węży ma najdluższe kły?

Ve 1972'de ülkenin ilk yılan parkını açtı.

a w 1972 roku otworzył pierwszy w kraju park węży.

Burada bir yılan var ve tüm ilaçlar... Mahvolmuş.

Jest tu wąż i wszystkie lekarstwa... splądrowane.

Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

Zejście do gniazda węża jest zawsze ekscytujące.

Bir yılan çukuruna inmek her zaman heyecan vericidir.

Zejście do gniazda węża jest zawsze ekscytujące.

"Yılan yıldızlarının yemeğini çalması her zaman sorun olacak."

Będzie miała problem z wężowidłami zabierającymi jej jedzenie.

Mezarlıkta, kendi kuyruğunu ısıran bir yılan heykeli var.

Na cmentarzu jest posąg węża zjadającego swój własny ogon.

Bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

że ten maluch to najbardziej przerażający z węży.

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

Zabiły one więcej ludzi niż jakikolwiek inny gatunek węży.

Bir çıngıraklı yılan, bir akrep ve bir tarantula bulacağız.

szukamy grzechotnika, skorpiona i ptasznika.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Ugryzienie grzechotnika bywa śmiertelne, więc musimy być ostrożni.

İyi işti! Ama yılan zehri bu sıcakta çok dayanmaz.

Dobra robota! Jad węża nie przetrwa długo w tym upale,

Çıngıraklı yılan sokması ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

Ugryzienie grzechotnika bywa śmiertelne, więc musimy być ostrożni.

Çıngıraklı yılan ısırığı ölümcül olabilir, bu yüzden dikkat etmeliyiz.

Ugryzienie grzechotnika bywa śmiertelne, więc musimy być ostrożni.

Kabuğu delip aynı bir yılan gibi içeri zehir bırakıyor

żeby wpuścić jad niczym wąż

Tom, bir şey yap. Çadırın içinde bir yılan var!

Tom, zrób coś. W namiocie jest wąż!

Resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.

łowca węży codziennie szuka niebezpiecznej nagrody.

Çölün içerisine doğru ilerleyip birkaç yılan, tarantula ve akrep avlayıp

Wchodzimy głębiej w pustynię i próbujemy schwytać węże, ptaszniki, skorpiony,

Yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan

podziemnych gniazd węży i starych, opuszczonych osad

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

Chyba jest tu też inne wejście. Pewnie w ten sposób się tu dostał.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

I nawet jeśli jesteś szybki, nie jesteś tak szybki jak grzechotnik.

Ve işte hazırız. Bir yılan kuyusuna inmek her zaman heyecan vericidir.

I jesteśmy gotowi. Zejście do gniazda węża jest zawsze ekscytujące.

Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünürseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

I nawet jeśli jesteś szybki, nie jesteś tak szybki jak grzechotnik.

Bir çıngıraklı yılan tarafından ısırılır ve yardım alamazsanız başınız cidden belaya girebilir.

A jeśli ugryzł cię tu grzechotnik i nie możesz uzyskać pomocy, możesz być w poważnych tarapatach.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan da içeriye muhtemelen böyle girdi.

Chyba jest tu też inne wejście. Pewnie w ten sposób się tu dostał.

Çıngıraklı yılan ısırığı böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Ukąszenie grzechotnika jest bolesnym przypomnieniem, jak niebezpieczna może być taka misja.

Çıngıraklı yılan ısırığı, böyle bir görevin ne kadar tehlikeli olabileceğini hatırlatan bir gösterge.

Ukąszenie grzechotnika jest bolesnym przypomnieniem, jak niebezpieczna może być taka misja.

Küçük bir yılan olduğu için insanlar "Bir şey olmaz ya" deyip hemen hastaneye gitmiyorlar.

Ludzie nie reagują odpowiednio, bo to mały wąż. Myślą, że będzie dobrze i nie jadą do szpitala.

Bu mağarada yetki sizde. Kararı verin. Çıngıraklı yılan ölümcül olabilir. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

W tej jaskini wy dowodzicie. Podejmijcie decyzję. Ugryzienie grzechotnika bywa śmiertelne, więc musimy być ostrożni.

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

Ich ilość zaczyna ją przytłaczać, nie jest pewna, co robić i jak sobie z nimi radzić.

Rom Whitaker bir herpetolojist, ama çok daha ilginç bir unvanı daha var. Hindistan'ın Yılan Adamı.

Rom Whitaker jest herpetologiem, ale ma bardziej intrygujący tytuł: hinduski Człowiek-Wąż.

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

Jest dużo więcej do zbadania na pustyni, ale jad węża nie przetrwa długo w tym upale.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

To oznacza, że jest gotowy użyć mięśni i rzucić się do przodu. I nawet jeśli jesteś szybki, nie jesteś tak szybki jak grzechotnik.