Translation of "Kişinin" in Polish

0.008 sec.

Examples of using "Kişinin" in a sentence and their polish translations:

Hayatta kalmak isteyen kişinin

Ryba dla rozbitka

Gerçek değişim kişinin kafasının içindedir.

Prawdziwa zmiana zachodzi w umyśle.

Az sayıda kişinin daktilosu var.

Niewielu ludzi ma maszyny do pisania.

Konuşman gereken kişinin Tom olduğunu sanmıyorum.

- Nie sądzę, że Tom jest osobą, z którą powinieneś rozmawiać.
- Nie sądzę, żeby Tom był osobą, z którą powinieneś o tym rozmawiać.

Bunu yapan kişinin Tom olmadığını biliyorum.

Wiem, że Tom nie jest jedynym, który to zrobił.

Bu duruma kaç kişinin dayanacağını bilmiyorum.

Nie wiem, ilu przetrwa tę sytuację.

Yaklaşık 17 kişinin pars saldırısında öldüğünü belgeledik...

Udokumentowano 17 zgonów po ataku lamparta,

Mary'nin bisikletini çalan kişinin Tom olduğuna inanamıyorum.

Nie mogę uwierzyć, że to Tom ukradł rower Mary.

Her kişinin kendi öğle yemeğini getirmesi beklenir.

Każda osoba powinna przynieść własny obiad.

Brom Zehirli dumanı kişinin ciğerlerine zarar verebilir.

Toksyczne opary bromu moją zniszczyć czyjeś płuca.

Bizimle birlikte kaç kişinin gitmeyi planladığını öğrenmemiz gerekiyor.

Musimy się dowiedzieć, ile osób zamierza iść z nami.

Güzellik bir kişinin karakteri hakkında bir şey söylemez.

Uroda w żaden sposób nie świadczy o charakterze człowieka.

On iki kişinin oturması için yeterince sandalye var mı?

Czy wystarczy krzeseł dla 12 ludzi?

O kişinin senin hakkında ne söylediğini duymak ister misin?

Chcesz usłyszeć, co ta osoba o tobie mówiła?

Tom sana teşekkür eden tek kişinin ben olduğumu söyledi.

Tom powiedział, że jestem jedynym, który powiedział dziękuję.

- Söze bakılmaz, işe bakılır.
- Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Czyny są głośniejsze niż słowa.

Bir kişinin bir şeye bakma tarzı onun durumuna bağlıdır.

Punkt widzenia zależy od punktu siedzenia.

Gerilla bahçeciliği, başka bir kişinin arazisinde izinsiz bahçecilik yapmaktır.

Ogrodnictwo partyzanckie to uprawianie ziemi innych osób bez pozwolenia.

Onlardan biri, birini katil eden kişinin rolünü oynayacak bir aktör.

Jednym z nich jest aktor, który udaje, że kogoś zabija.

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.

Nikt nie wie dokładnie, ilu ludzi uważało się za hippisów.

Titanik battığı zaman kaç kişinin öldüğünü hakkında herhangi bir fikrin var mı?

Zdaje pan sobie sprawę, ile osób zginęło, kiedy zatonął Titanic?

O kapıdan geçen bir sonraki kişinin kısa pantolon giymesi pek olası değildir.

Mało prawdopodobne, by następna osoba przechodząca przez te drzwi, miała na sobie krótkie spodenki.

Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.

Gdy słyszymy o rozwodzie, przyjmujemy, że był on spowodowany niemożnością uzgodnienia podstaw związku przez tych dwoje ludzi.

- Partime o kadar çok kişinin geleceğini asla düşünmedim.
- Partime pek çok sayıda insan geleceğini asla hayal etmedim.

Nie sądziłem, że tyle osób przyjdzie na moje przyjęcie.