Translation of "öğretmenler" in English

Onlar öğretmenler.

- They are teachers.
- They are professors.
- They're teachers.

Öğretmenler öğretiyorlar.

The teachers teach.

Öğretmenler odasındaydım.

I was in the teacher's room.

Onlar öğretmenler odasındalar.

They are in the teachers' room.

Öğretmenler öğrencileri selamladılar.

The teachers greeted the children.

Öğretmenler özel insanlardır.

Teachers are special people.

Öğretmenler ne yapıyor?

What are the teachers doing?

Öğretmenler Sami'den vazgeçtiler.

Teachers gave up on Sami.

Bütün öğretmenler buradaydı.

All the teachers were here.

- Öğrenciler öğretmenler odasına giremez.
- Öğrencilerin öğretmenler odasına girmesi yasak.

- Students aren't allowed in the teachers' lounge.
- Students may not enter the faculty lounge.

Bu yüzden niteliksiz öğretmenler,

So with limited student interaction,

Öğretmenler öğrencileriyle oldukça ilgilenmeli.

- Teachers should deal fairly with their pupils.
- Teachers should deal fairly with their students.

Öğretmenler bu konuda bölündüler.

The teachers were divided on the issue.

Öğretmenler küçük çocukları karşıladılar.

The teachers greeted the little boys.

Bütün öğretmenler böyle davranmaz.

Not all teachers behave like that.

Tom ve Mary öğretmenler.

- Tom and Mary are teachers.
- Tom and Mary are schoolteachers.

Onların hepsi iyi öğretmenler.

- All of them are good teachers.
- They are all good teachers.

Öğrenciler öğretmenler odasına giremez.

Students may not enter the teachers' room.

Öğretmenler de hata yapar.

Teachers also make mistakes.

Öğretmenler ne kadar yapar?

How much do teachers make?

Sadece öğretmenler bunu yaptı.

Only the teachers did that.

Öğretmenler ondan nefret ederlerdi.

Teachers hated her.

Öğretmenler her şeyi bilmiyor.

Teachers don't know everything.

Yahu öğretmenler bizim her şeyimizdir.

Oh, teachers are our everything.

Öğrenciler mutlu ama öğretmenler değil.

The students are happy, but the teachers are not.

Öğretmenler öğrencilerini motive etmeye çalışıyorlar.

The teachers are trying to motivate their students.

Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.

They borrow books from the teachers' library.

Öğretmenler öğrencilerini motive etmeye çalışırlar.

Teachers try to motivate their students.

Öğretmenler onlara kavgayı durdurmalarını söyledi.

The teachers ordered them to stop fighting.

Öğretmenler tüm gün boyunca öğretirler.

The teachers teach all day long.

Hepimiz daha iyi öğretmenler olabilirdik.

We could all be better teachers.

Öğretmenler daha önemli hale geliyorlar.

Teachers are becoming more important.

Kadın öğretmenler birbirlerine baktılar, afallamışça.

The women teachers looked at each other, astonished.

Bu oda öğretmenler tarafından kullanılır.

This room is used by teachers.

Öğretmenler zor işlerinden dolayı tanınıyorlar.

- One praises the industriousness of the teachers.
- Teachers are recognized for their hard work.

Bazı öğretmenler öğretirken patates soyarlar.

Some teachers peel potatoes while teaching.

Öğretmenler sınıflarını spor salonunda topladı.

The teachers assembled their classes in the gymnasium.

Öğretmenler ne kadar para kazanıyor?

How much money do teachers make?

- Hem Tom hem de Mary'nin öğretmenler.
- Hem Tom hem de Mary burada öğretmenler.

- Both Tom and Mary are teachers here.
- Tom and Mary are both teachers here.

Öğretmenler notu gördüler ve öğrencilerine sordular,

Now, right away, teachers saw the note, and they asked their students,

Ahı gitmiş vahı kalmış vasıfsız öğretmenler

unskilled teachers who have gone bad

öğretmenler gelecek nesil sizin eseriniz olacaktır

teachers next generation will be your masterpiece

Gönüllü olarak yapıyor öğretmenler bu işi

teachers doing this voluntarily

Öğretmenler odası ve spor salonu onarılıyor.

- The teachers' room and the gym are under renovation.
- The teachers' room and the gym are being renovated.

Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

All our teachers were young and loved teaching.

Öğretmenler hata yapan öğrencilere asla gülmemelidir.

Teachers should never laugh at students who make mistakes.

Biz öğretmenler siz öğrenciler gibi insanız.

We teachers are human just like you students.

Öğretmenler çocuklara karşı çok sabırlı olmalıdır.

Schoolteachers must have a lot of patience with the children.

Birçok ülkelerde öğretmenler yüksek ücretler almaz.

In most countries, teachers do not receive high wages.

“Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır’’ diye.

"Teachers, the new generation will be your masterpiece."

Öğretmenler Günü geliyor. Herkes paylaşır onu zaten.

As Teachers' Day approaches, everyone will be sharing it.

Genelde öğretmenler şöyle yapıyor herkesin mikrofonunu kapatıyor

Generally, teachers do the following. They turn everyone's microphone off.

Bu öğretmenler durumu idari amirlerine de söylemiş

these teachers also told the administrative superiors

Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler.

Teachers should occasionally let their students blow off some steam.

Öğretmenler çoğunlukla kendi paralarıyla okul malzemeleri alırlar.

Teachers often buy school supplies with their own money.

Ne öğrenciler ne de öğretmenler öğrenmeyi durdurmalı.

Neither students nor teachers should ever stop learning.

Öğretmenler odası ve spor salonu onarım altında.

- The teachers' room and the gym are under renovation.
- The teachers' room and the gym are being renovated.

Öğretmenler öğrencilere anatomisini öğretmek için kurbağaları keserler.

Teachers dissect frogs to teach students their anatomy.

- Tom ve Mary her ikisi de çok yetenekli öğretmenler.
- Hem Tom hem de Mary çok yetenekli öğretmenler.

Tom and Mary are both very competent teachers.

Bayılıyoruz bu lafa zaten. Öğretmenler de çok bayılır.

We love this phrase. The teachers also love it.

Şöyle: "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır." Nokta.

It goes: "Teachers, the new generation will be your masterpiece." Period.

E şimdi öğretmenler öğrencilerine bir şey yapıyor diye

Now that the teachers are doing something to their students

Seyirciler arasında öğretmenler, avukatlar, mühendisler ve benzerleri vardı.

Among the audience, there were teachers, lawyers, engineers, and so on.

Öğretmenler, kendileri olmadan çözmeyeceğimiz problemleri çözmemize yardımcı olurlar.

Teachers help us solve problems we wouldn’t have without them.

Bazı öğretmenler, öğrencilerinin üzerinde büyük bir etkiye sahiptirler.

Some teachers have a great effect on their students.

Sami hem öğrenciler hem de öğretmenler arasında popülerdi.

Sami was popular with both students and teachers.

Tom hem öğrenciler hem de öğretmenler için popülerdir.

Tom is popular with both students and teachers.

Öğretmenler yeni okul binasını nereye inşa edeceklerine karar veremedi.

The teachers could not decide where to build the new schoolhouse.

Öğretmenler öğrencileriyle flört edemezler ve işlerini devam ettirmeyi umamazlar.

Teachers can't date students and hope to keep their jobs.

Tom ve Mary ikisi de iyi öğretmenler, değil mi?

Tom and Mary are both good teachers, aren't they?

Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten yorgun olmalılar.

Teachers must be tired of correcting the same mistakes over and over again in their students' papers.

Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten bıkmış olmalı.

Teachers must get tired of rectifying the same mistakes over and over again in their students' papers.

Tom ve Mary ikisi de çok iyi öğretmenler, değil mi?

Tom and Mary are both very good teachers, aren't they?

Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.

Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.

Bu sözlük hem öğrenciler hem de öğretmenler için iyi bir öğrenme aracıdır.

This dictionary is a good learning tool for both students and professors.

Neredeyse sınıfta herkes öğretmenler için bir teşekkür partisi verme lehinde oy kullandı.

Almost everyone in the class voted in favor of having a thank-you party for the teachers.

Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.

Tom always stays at school as late as the teachers allow him to.

Sınıfta aşikar bir şekilde sigara içen lise öğrencileri ve onları uyaramayan öğretmenler cezalandırılacak.

High school students who flagrantly smoke in class and the teachers who can't caution them will be punished.

Öğretmenler onun eşek şakasını öğrendikten sonra genç büyücü kadına Tom'u tekrar bir insana döndürmesi buyruldu.

The young sorceress was ordered to turn Tom back into a human, after the teachers learned of her prank.

- Tom ve Mary'nin her ikisi de iyi öğretmen.
- Hem Tom hem de Mary iyi öğretmenler.

Tom and Mary are both good teachers.

Öğretmenler ve çocuklar benden nefret ediyor ve ben de onlardan nefret ediyorum. Neden okula gitmek zorundayım?

The teachers and children hate me, and I hate them too. Why do I have to go to school?

Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi Mesleği bırakan öğretmenler geri döndüklerinden dolayı tahmin edilen bir öğretmen açığının sonuç vermeyeceğini söylüyor.

The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.

- Öğretmenler bütün öğrencilerine tarafsız davranmalılar.
- Öğretmenlerin, öğrencilerinin tümüne tarafsız bir biçimde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız bir şekilde davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsızca davranmaları gerekir.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız olarak davranmaları gerekir.

Teachers should treat all their students impartially.