Translation of "Yaşayan" in Japanese

0.016 sec.

Examples of using "Yaşayan" in a sentence and their japanese translations:

Onlar bitişikte yaşayan insanlardır.

彼らは隣に住んでいる人達です。

Bitişikte yaşayan gence soralım.

隣に住んでいる少年に聞いてみよう。

O, bitişikte yaşayan adamdır.

- あれは隣に住んでいる男です。
- あの男性が隣に住んでいる人です。

Buralarda yaşayan biri yok.

あたりに誰もいない。

- Osaka'da yaşayan bir teyzem var.
- Osaka'da yaşayan bir halam var.

私にはに大阪に住んでいる叔母がいます。

Yakında yaşayan bir yabancı uzakta yaşayan bir akrabadan daha iyidir.

- 遠くの親戚より近くの他人。
- 遠い親戚より近くの他人。

Sonrasında yaşayan en yakın akrabalarını,

それからワニ類です

Burada yaşayan her canlı olacak.

他の生き物もいるかも

Ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.

その影響の下で 生きた人々の話です

Evimde yaşayan iki robot var.

この2台のロボットは私の家にいて

Ormanda yaşayan bir fil ailesi.

‎森に生息するゾウの家族だ

Yaşayan hiçbir şey havasız yaşayamazdı.

空気がなければ生物は生きていけないだろう。

Orada yaşayan insanlar bizim arkadaşlarımız.

- そこに住んでいる人々は私の友人です。
- そこに住んでいる人々は私たちの友人です。

Nara'da yaşayan bir arkadaşım var.

- 私は奈良にすんでいる友人がいます。
- 私には奈良に住んでいる友人がいます。

Balinalar okyanusta yaşayan büyük memelilerdir.

- 鯨は海に住む巨大な哺乳類である。
- 鯨は海に住む巨大な哺乳類です。

Boston'da yaşayan çok arkadaşım var.

ボストンにはたくさんの友達が住んでるんだ。

O benim yaşayan tek akrabamdır.

彼は私の生きているただ一人の親類だ。

Kyoto'da yaşayan bir arkadaşım var.

私は京都に住んでいる友達がいる。

Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.

彼は福祉を受けて生活する人たちを軽蔑した。

Almanya'da yaşayan bir arkadaşım var.

私にはドイツに住む友達がいます。

Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.

私にはロンドンに住んでいる友人がいる。

Kyoto'da yaşayan bir amcam var.

私には京都に住んでいる叔父がいます。

İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.

- 私はイギリスに友人がいる。
- 私にはイギリスに住む友人がいる。

Almanya'da yaşayan iki arkadaşım var.

私にはドイツに住んでいる友人が2人いる。

Amerika'da yaşayan bir arkadaşım var.

私にはアメリカに住んでいる友人がいる。

Burada yaşayan herkes zengin değildir.

ここに住んでいる人が皆幸福とは限らない。

O, yaşayan en büyük sanatçıdır.

彼は現存する最高の芸術家である。

Sapparo'da yaşayan bir arkadaşım var.

私には札幌に住んでいる友達がいます。

Burada yaşayan şey artık burada kalmayacaktır.

ここに住んでた奴は もう来ないさ

...dünyanın en kuzeyinde yaşayan kurbağa olmuştur.

‎世界で最も北に住むカエルだ

Yakında yaşayan çiftçi araştırmak için geldi.

近所に住む農家が、その事故を見にやって来た。

Güneş sönse bütün yaşayan şeyler ölür.

- もし太陽が消滅したら、あらゆる生き物が死ぬだろう。
- もし太陽が消滅したら、生物は皆死ぬだろう。

Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

マイクはシカゴに住んでいる友達がいます。

Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.

たいていの海に住む生物が汚染による影響を受けている。

Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.

地上のすべての生物は互いに依存し合っている。

Yaşayan her şey bir gün ölecek.

生きるものはすべていつかは死ぬ。

O evde yaşayan biri var mı?

あの家に誰か住んでるの?

Benim bitişiğimde yaşayan adam bir doktor.

私の隣に住んでいる人は医者です。

Cam evlerde yaşayan insanlar taş fırlatmalılar.

- ガラスの家に住む人は石を投げるべきではない。
- すねにきずもつ者は他人の批評などしないほうがよい。

Bu, denizde yaşayan bir hayvan türüdür.

これは海に住む動物の一種である。

Burada yaşayan insanlar üst tabakaya aittir.

ここに住んでいる人達は上流階級に属する。

Los Angeles'ta yaşayan bir teyzem var.

私にはロサンゼルスに住んでいる叔母さんがいる。

Bu; evrim ağacında, dinozorların yaşayan mirasçılarının anatomilerini --

難しく聞こえますが 生物の構造を調べる手法です

Akıntının yönünde yaşayan insanları da kötü vuracak.

下流に住む人々も また 著しい被害を受けるのです

Eğer güneş olmasaydı yaşayan her şey ölürdü.

- 太陽がなければ、あらゆる生き物は死ぬだろう。
- もし太陽がなければ、すべての生物は死んでしまうだろう。

Tatsuya'nın New York'ta yaşayan bazı arkadaşları var.

- タツヤにはニューヨークにすんでいる友人が数人います。
- 達也にはニューヨーク住まいの友人が数人いる。

Amerika'da yaşayan birçok farklı ırklarda insanlar vardır.

- アメリカには多くの人種が住んでいる。
- アメリカには様々な人種の人が住んでいる。

Şehirde yaşayan insanlar kır yaşantısının zevklerini bilmezler.

- 都会に住んでいる人々は田園生活の楽しみを知らない。
- 都会に住んでいる人たちは、田舎暮らしの楽しみがわからない。

Ben şu an için yaşayan bir kişiyim.

私は刹那的な生き方をしている人間です。

Bize bitişik yaşayan adam ünlü bir aktördür.

私たちの隣に住んでいる男性は有名な俳優です。

Sapparo'da yaşayan erkek kardeşime bir mektup göndereceğim.

札幌に住んでいる兄に手紙を送るつもりだ。

Onun Tokyo'da yaşayan bir erkek kardeşi var.

彼には弟がいる、そして東京に住んでいる。

Balina denizde yaşayan çok büyük bir memelidir.

- 鯨は海に住む巨大な哺乳類である。
- 鯨は海に住む巨大な哺乳類です。

Filler bugün yaşayan en büyük kara hayvanlarıdır.

今日(こんにち)象は現存する最も大きい陸生動物である。

Denizde yaşayan canlıların büyük bir çeşitliliği var.

海の中では様々な生き物が見られます。

Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

トムはボストンに沢山の友達がいる。

Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.

新しい道路は山間の住民の利益になる。

Tom kızı Boston'da yaşayan bir adam tanıyor.

トムさんはボストンに住んでいる娘の父を知っています。

Ve sevgili ülkem Bhutan da yaşayan bu insanlar

そして私の愛する国ブータン―

Bu bölgede yaşayan Sherpa'lar dağcılıkla uğraşmaya devam ediyorlar...

この厳しい土地のシェルパは 今でも登山支援に従事しています

Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.

愚行なしに生きている人は、その人が考えているほど賢明ではない。

Tokyo'da yaşayan teyzem bana güzel bir bluz gönderdi.

東京にいる叔母は、私にきれいなブラウスを送ってくれました。

Bitişikte yaşayan çocuk sık sık eve geç gelir.

隣に住んでいる少年は遅く帰ってくることが多い。

Osaka'da yaşayan amcam/dayım dün bizi ziyaret etti.

私の叔父は大阪に住んでいるが、昨日訪ねてきた。

Yaşayan bir köpek, ölü bir aslandan daha iyidir.

- 生きている犬は死んでいるライオンにまさる。
- 死んだ獅子より生きている犬の方がましだ。

Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.

この地域に暮らしている人は水不足のため死に瀕している。

Tüm dünyada Progeria ile yaşayan sadece 144 çocuk var

プロジェリアの子どもは 世界で わずか144名であり

Ve orada yaşayan ne varsa orada kalmayı artık istemeyecektir.

中に住んでる奴(やつ)は もういたくなくなる

Luo Zhaoliu 34 yaşında, Jiangxi bölgesinde yaşayan bir mühendis.

ルー・ツァオリョーは 江西省出身の34歳の技術者です

Kulübenin içinde yaşayan insanların kimliği hakkında bir hikâye anlatır.

その小屋に住む人たちの アイデンティティーを語っています

...gece yaşayan en yakın kuzenlerimizin dünyasına bir göz atabilir.

‎夜行性の霊長類の姿を ‎とらえられる

Bu tablo dünyada yaşayan 7 milyar insanı temsil etsin.

世界に暮らす70億人の人々です

Napolyon'un yenilgisinin ardından 1819'a kadar sürgünde yaşayan Soult,

ナポレオンの敗北後、ソウルトは1819年まで亡命生活を送り、その後

Japonya'da yaşayan insanlar Japon ülkesi anayasasına göre hareket etmelidir.

日本に住む人々は日本国憲法に従って行動しなければならない。

Perdeyi kapa! Caddenin karşısındaki evde yaşayan adam bir röntgenci.

カーテンを閉めて! 向かいの家の人は、覗き魔なんだから。

Bizim binamızda yaşayan bir sürü insan mal sahibinden hoşlanmıyor.

私たちのビルに住んでいる多くの人は、オーナーのことが好きではありません。

Tersini, konser salonunun üç blok ötesinde yaşayan bir insanı düşünün.

一方 その会場から3ブロック離れた場所に 住む人はどうでしょう

Bu programla kırsal, ücra, ulaşılması zor dağlık yerleşimlerde yaşayan öğrencileri

田舎の人里離れた山岳地帯の コミュニティの生徒と

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

‎サンゴの中の藻類が ‎太陽光から栄養分を生み出す

O, okul dışında, evi olmayan, karton kutularda yaşayan insanları gördü.

学校を一歩出ると、住む家のない人々が段ボール箱を家代わりにして生活している様子が目にはいった。

Eğer Güneş olmasaydı, yaşayan hiçbir canlı Dünya üzerinde var olamayacaktı.

- 太陽がなかったら、地上に生物は存在できないだろう。
- もし太陽がなかったら、地球上の生物は存在できないだろう。

Japonya'nın kuzeyinde yaşayan insanlar kışın karda kayak yapmanın tadını çıkarır.

日本の北国に住む人々は、降雪を利用して冬にはスキーを楽しむ。

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

そこで息ができなくなるか 甲板に叩き付けられ死んでしまいます

Ve 2,2 km ötede yaşayan babam ve üvey annemin evine gider

私が向かうのは 2.2km離れた 実の父と義理の母の家でした

- Yeryüzündeki tüm yaşayan şeyler karbon içerirler.
- Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.

地球上の生物はみな炭素をもっている。

Burada yaşayan insanların %30'unun hiç okyanus görmediği gerçekten doğru mu?

ここに住む人の30%が一度も海を見たことがないというのは、本当ですか?

Büyük şehirlerde yaşayan insanların bir egzersiz eksikliğinden muzdarip olma eğilim var.

大都市に住んでいる人は、運動不足になりがちだ。

Papua Yeni Gine'de yaşayan birçok Melanezyalının çok kıvırcık saçları vardır, değil mi?

パプアニューギニアに住むメラネシア人の多くは、かなり強い天然パーマですね。

Çin ve Tibet dağlarında yaşayan siyah ve beyaz renkli ayılara "panda" denir.

中国やチベットの山に住んでいる白黒の熊はパンダと呼ばれている。

Tokyo banliyölerinde yaşayan ebeveynlerim ve küçük erkek kardeşim büyük bir depremde öldüler.

東京の郊外に住む両親や弟は大震災で死んだ。

Bu ağların arasında yaşayan örümceklerin de beslenmesi gerekir. Kim bilir burada ne bulacağız?

でもクモはこの巣で エサを食べる 何がいるかな?

Işıyan tek şey mercanlar da değil. Resifte yaşayan her çeşit yaratık yapıyor bunu.

‎サンゴだけじゃない ‎他の海洋生物も蛍光を放つ

Tokyo'da yaşayan yabancı iş adamları çoğunlukla ithal batı ürünlerinin yüksek fiyatlarından şikâyet etmektedir.

東京に住んでいる外国のビジネスマンたちは、輸入欧米食料品の高価格にしばしば文句を言う。

" Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum," ama aslında o "Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için. "

「地球環境のために」と言っているが、実際には「地球で生きていく人間のため」だ。

- Paris'te yaşayan amcam bizi görmeye geldi.
- Amcam, ki o Paris'te yaşar, bizi görmeye geldi.

私のおじは、パリに住んでいますが、私たちに会いに来ました。