Translation of "Ufak" in Japanese

0.017 sec.

Examples of using "Ufak" in a sentence and their japanese translations:

Bu ufak ev;

小さな家が 動物園みたいになりました

Bunlar ufak kümecikler.

小さな塊になっている部分です

Her zaman ufak kalacağımı,

身長が伸びず

Ufak ayrıntılar üzerinde durma.

細かいことにこだわるな。

Ufak bir sorun bu.

それは小さな問題だ。

Arkada en ufak iz bırakmıyor.

ほとんど跡を残しません

Paraşüt ipine ufak düğümler attım.

パラコードに結び目を作る

Binlerce ufak lensten oluşan gözleri ortamda bulunan en ufak ışığı bile süzer.

‎数千もの小さなレンズが ‎集まった目で‎― ‎わずかな光をかき集める

Daha ufak bir şey mi baksalar?

‎小さな獲物を狙う

Bu ufak yarasalar, açan çiçeklerin peşinde...

‎この小さなコウモリは ‎開花の時期に合わせて‎―

Ama bu ufak kemirgen onlardan değil.

‎でも このネズミは違う

Ufak bir yavru ideal bir kurbandır.

‎幼い子供は絶好の標的だ

Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.

‎小さく素早い動物が多い

Olasılıklar her bir ufak yavrunun aleyhine.

‎孵化したての ‎子ガメの生存率は低い

Gölgenin ucuna... ...ufak bir taş koyup

小さな丸石を置く 影の端っこにね

Ufak tefek şeylerle beni rahatsız etmeyin.

そんなささいなことで私を悩まさないでくれ。

Kaçımız ilk ufak zorluktan sonra pes ediyoruz?

どれほどの人が最初の逆境を 乗り越えられるか?

Ama en ufak baskıda yeniden kanamaya başlıyorlardı.

少しでも力を加えると また出血しました

Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.

‎小さいほうが機敏に動ける

En ufak ışığa karşı bile hassas gözleri...

‎わずかな光でも見える

En küçük atomaltı parçacığı kadar ufak olabilir

最小の亜原子粒子くらい 小さいという考えから

En ufak mutluluk bile bana çok görülüyor.

ほんのひとかけらの幸せさえ私には許されない。

Böyle ufak tefek şeylere üzülmene gerek yok.

そんなささいなことでクヨクヨするな。

Oğlan en ufak bir şey bile söyleyemiyor.

その坊やはツバメとスズメが区別できない。

Onun planlarına en ufak bir ilgi duymuyorum.

私は彼の計画に少しも関心を持っていない。

O yumuşak kilden ufak bir heykel yaptı.

彼は柔らかい粘土で小さな塑像を作った。

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

‎くっついていれば ‎生き延びられる

Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.

‎敏感な触角は ‎わずかな動きも察知する

Yanlarından süzülen ufak yaratıkları yakalamaya yarayan, sokucu dokunaçlar.

‎流れてくる小さな生物を ‎触手で捕まえて食べている

Ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yok.

- 何をしたらよいのかまったくわからない。
- どうしたらいいんだか、さっぱり分からないよ。

Onun başarılı olacağına dair ufak bir umut var.

彼の成功の望みはほとんどない。

En ufak bir tereddüt göstermeden, kendi arabasını sattı.

少しもためらうことなく彼は自分の車を売り払った。

Şu andan itibaren en ufak ayrıntıya dikkat etmelisin.

今後どんな細部にも注意を払いなさいよ。

- Ufak detaylar hakkında endişelenme.
- Önemsiz detaylar için üzülme.

- 細かいことは気にするな。
- 細かいことは気にしないでください。

Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.

‎小さなバッタネズミには ‎避けたい相手だろう

Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.

‎しかし耳の中の骨で ‎砂のわずかな振動を感じ取る

Bu ufak, erkek tungara kurbağası sadece bir yüksük boyutunda.

‎トゥンガラガエルのオスは ‎人間の指先ほどの大きさだ

Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.

‎カーリーヘアー・ ‎タランチュラは目はよくない

Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.

最近、彼のちょっとした言葉に苛々する。

Doğuştan öfkeli, binlerce leşi olan, neredeyse görünmez, ufak bir gulyabani.

小型で ほとんど目につかず 大勢を殺している悪鬼

Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.

‎うちのバンガローは ‎高潮線より下にあった

Şu an ufak bir deniz biyoloğu gibi. Çok şey öğrendi.

‎息子は今や ‎小さな海洋学者だ

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

‎夜のほうが安全だと ‎考えてるようだ

Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.

‎時間がなく ‎胞子を運ぶ風もない

Aynı zamanda, sayısız deniz canlısının ana yemek kaynağıdır. En ufak balıktan...

‎彼らを食べて生きる ‎海洋生物は大小さまざま ‎小さな魚から‎―

Onun bir baş ağrısı olduğunda, en ufak ses onu rahatsız eder.

頭が痛い時は、ちょっとした音でも彼女をいらいらさせる。

- Evimin önünde ufak bir bahçe var.
- Evimin önünde küçük bir bahçe var.

我が家の前には狭い庭があります。

Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık.

休暇中、姉と私は富士山の麓にある小さな村に滞在した。

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

‎体長5メートルのマンタも‎― ‎世界最大の魚の前では小柄だ

- Böyle bir şeyle asla ilgilenmiyorum.
- Bu tür şeylere en ufak bir ilgi duymuyorum.

私はそんなことには少しも興味がありません。

Her ufak davranışı, her türün ne yaptığını ve nasıl etkileşim kurduklarını anlayabilmek için yapılması gereken çok şey var.

‎小さな印や ‎ささいな行動の意味 ‎あらゆる種の生活と ‎関連性を知りたくなる