Translation of "Temel" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Temel" in a sentence and their japanese translations:

Temel atmak yok,

基礎工事はしません

Bunlar temel öğelerdir.

これは基本です。

En temel insan haklarını,

リプロダクティブ・ライツのために 移民の権利のために

temel olan abonelerin artmasıdır.

基本的に定期購入ユーザーを 増やしていくことでしょう

Sanırım temel teorin yanlış.

君の基本的な理論はおかしいと思う。

Temel olarak, fikrine katılıyorum.

基本的にあなたの意見に賛成です。

Şimdi temel konuya dönelim.

それでは根本的な問題を見てみることにしましょう。

Parti hızla temel kazandı.

その党は急激にのびた。

Fizik temel doğa bilimidir.

- 物理学は基本的な自然科学である。
- 物理学は基礎的な自然科学である。

Japonyanın temel ürünü pirinçtir.

日本の主要作物は米である。

Kahve, Brezilya'nın temel ürünüdür.

コーヒーはブラジルの主な生産物です。

Üniversitedeyken temel odağın neydi?

学生時代に最も力を入れたことは何ですか?

Temel olarak planını seviyorum.

基本的に、あなたのプランは気に入ってるわ。

Temel etiketleri sırayla öğrenelim.

順を追って基本的なタグを覚えていこう。

Hükümet temel değişiklikler yapmalı.

政府は根本的な変革をしなければならない。

- Bütün boşanmalarının temel sebebi evliliktir.
- Bütün boşanmalarının temel nedeni evliliktir.

あらゆる離婚の主たる原因は結婚である。

Yapay zekânın temel yapı taşları

人工知能の基本的な構成要素は

Ve bu kimliğin temel taşı

その要となった 彼の素晴らしい精神が

Burada temel bir soru var.

根本的な問題への対処を迫ります

Temel taktik piyade birlikleri taburlardı.

歩兵の基本戦術単位は大隊である

O, eğitimin yanında temel sorundur.

それは教育に次いで大きな問題だ。

Bunun temel anlamı aynı kalır.

その基本的な意味は変わらない。

O, planın temel amacını açıkladı.

彼はその計画の主な目的を説明した。

Çoğunluk kuralı demokrasinin temel ilkesidir.

多数決原理が民主主義の根本原則だ。

Ve belirlediği iki temel içerik

彼が発見した2つの秘訣を 要約すると

- Kahve, Brezilya'nın ana ürünüdür.
- Kahve, Brezilya'nın temel mahsulüdür.
- Kahve, Brezilya'nın temel ürünüdür.

コーヒーはブラジルの主要産物である。

Ülkelerin halk sağlığı alanındaki temel kapasitelerini

これまで私たちは 公衆衛生の基本的な能力を

Merkezlerin yaklaşık yarısını temel olarak gözlemledik,

産院センターの半分は 観察しただけでしたが

Sonuç sağlam bir temel üzerine oturmaktadır.

その結論はしっかりした根拠に基づいている。

Onun hayattaki temel amacı zengin olmak.

彼の人生の主な目的は金持ちになることだった。

Bir köpek bakmanın temel kuralları nelerdir?

犬を飼うための基本的なルールは何ですか。

Eğitim, yaşamın en temel yönlerinden biridir.

教育は生活において最も必要不可欠な要素の一つ。

Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.

この講座では応急手当の基本的な技能を教えます。

Hava, yemek gibi insanların temel ihtiyaçlarındandır.

空気は食べ物と同様、人間が根本的に必要とするものだ。

Ortaya çıkmasındaki temel sebepler üzerinde etkili oluyordu.

根本原因に作用しているようでした

Porno izlemeyi, iki temel nedenden dolayı bıraktım.

私がポルノを見るのをやめたのは 主に2つの理由からです

Simone ve ben temel bir soruyla yüzleştik:

シモーンと私は 根源的な問題と向き合いましたー

İşte bu mikrodalga fırının tasarlanmasındaki temel prensiptir.

このような原理に基づいて 電子レンジは設計されているのです

Temel kuralları öğrenir öğrenmez o oyun kolaydır.

基本ルールを学んでしまえば、そのゲームは簡単です。

Bilimin temel amacı gerçeği , yeni gerçeği bulmaktır.

科学の第一の目的は、心理を、新しい真理を発見することである。

Japonların temel beslenmesi pirinç ve balıktan oluşur.

日本人は米と魚を主食にしています。

Meslek seçmek için sağlam bir temel değil.

仕事選びのための強固な 土台ではないのです

Bu yöntemler acılarının temel sebebine pek etki etmiyordu.

それは彼らの苦しみの根本原因に 作用するものではなく

Amerikan zihniyeti için öylesine temel bir konsept ki

アメリカ人の精神の根本であり

Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.

君と私の意見には基本的な違いがある。

Benim görüşümün temel noktasını önceki sayfalarda ifade ettim.

議論の重要なポイントはこれまでに述べてきたとおりである。

Söylemeye gerek yok, temel insan haklarına saygı gösterilmelidir.

論じるまでもなく基本的人権は尊重されなければならない。

Hava durumu, geçmiş verileri temel alarak tahmin edilir.

天気の予報は過去のデータに基づいて行われる。

CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer olarak istiyorsunuz.

(クリス)そして勇気を 社の基本的な価値観として掲げていますね

Temel fikri şu; herkes kendi çıkarına yönelik davranışta bulunursa

彼の基本的な考え方は 誰しも私利私欲で行動すれば

Temel Japon diyeti ağırlıklı olarak pirinç ve balıktan oluşur.

日本人は米と魚を主食にしています。

Kırkayağın avcı olarak temel görevi böcek popülasyonlarını kontrol altında tutmaktır.

他の虫が増えすぎないように するのが ムカデの役割だ

- Bu planın temel amacı nedir?
- Bu planın ana amacı nedir?

この計画の主な目的はなんですか。

Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.

家は堅固なセメントの基盤の上に建てられる。

Astronotları Ay'a nasıl göndereceği konusunda bazı temel sorularla karşı karşıya kaldı .

宇宙飛行士を月に送る方法について いくつかの基本的な 質問 に直面し ました。

Bu sayıya bir hastalığın 'temel üreme sayısı' veya "R-sıfır" denir.

この数字は疫学で基本感染数、またはアールノートと言います。

Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.

htmlは、基本的ルールとして開始タグと終了タグでマークアップして要素とすると説明しました。

Birçok köyün ana caddeleri aslında terk edilmiştir. Temel nedeni Wal-Mart gibi büyük mağazaların ilerlemesidir.

多くの村のメインストリートは事実上忘れ去られた。その主な原因はウォルマートのような巨大店舗の進出だ。

Bununla birlikte, Çin'de, onlar "insan hakları" için bir kelime kullanmıyor fakat bunun yerine onu "temel haklar" olarak ifade ediyorlar.

しかし、中国では、「人権」という言葉が使われず、基本的権利と表記される。

Çatal kullanıcıları temel olarak Avrupa, Kuzey Amerika ve Latin Amerika'da; yemek çubuğu kullanıcıları Doğu Asya'da ve parmak kullanıcıları ise Afrika, Orta Doğu, Endonezya ve Hindistan'dadırlar.

フォークを使う人々は、主にヨーロッパ、北アメリカ、そしてラテンアメリカの人たちで、はしを使う人々は、東アジアの人たちで、指を使う人々は、アフリカ、中東、インドネシア、そしてインドなどの地域の人たちである。