Translation of "Olmayan" in Japanese

0.015 sec.

Examples of using "Olmayan" in a sentence and their japanese translations:

Olmayan arkadaşlara içelim.

欠席された友人たちのために、乾杯しましょう。

Aslında, yoksul, hak sahibi olmayan, soylu olmayan demek

つまり基本的に 貧しく 権利を奪われた非貴族階級は

Bilimle hiçbir alakası olmayan

それは 科学とは無関係で

Standardı olmayan bir adamdır.

彼は基準を持たない男だよ。

Dakik olmayan insanları sevmez.

彼女は時間を守らない人を嫌っている。

Psikedelikle ilişkisi olmayan geçmiş çalışmalarımda,

さて 私は前職の 幻覚とは関係のない精神療法医の時

Hava akımı olmayan tünel mi?

風のないトンネル

çünkü babası olmayan arkadaşlarım vardı.

父親のいない友達がいたのが その理由です

Dünya'nın en doğal olmayan yerleri.

‎地球上で最も不自然な場所

Pratiği olmayan teori işe yaramaz.

実行の伴わない理論は何の役にもたたない。

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

- 火のないところに煙は立たず。
- 火のない所には煙はたたぬ。
- 火のないところに煙は立たぬ。

Çocuğa hayran olmayan kimse yoktu.

その少年を誉めない人はひとりもいなかった。

Hiçbir karakteri olmayan bir kasabadır.

そこは何の特徴もない町だ。

Ben olmayan bir şey arıyordum.

私は、なかった物を探していた。

Dikenleri olmayan bir gül yoktur.

- 河豚は食いたし命は惜しし。
- とげのないバラはない。
- 棘の無いバラはない。

- Çok sıcak olmayan bir günde gitmeliydik.
- Bu kadar sıcak olmayan bir günde gitmeliydik.

もっと涼しい日に行くべきだったね。

Ve iletişim metotları olmayan ebeveynlerin çocukları.

聴覚障害者の問題や 意思疎通の方法について 見当もつかない親たちです

Politikacılar aynı bilimsel olmayan söylemleri tekrarlayarak

政治家はそれに よりいっそう強く反発して

Bizim dünyamızda hiçbir anlamı olmayan şeylere

私たちはどうでもいいことに対して

Öğrenmeye istekli olmayan biri öğretmeye değmez.

- 進んで学ぼうとする気の無い者には教える甲斐がない。
- 学ぶ気のない者には教えるだけ無駄だ。

İyiliği olmayan güzelliğin değeri hiçbir şeydir.

顔がきれいでも、心が醜ければ価値はない。

Ona hayran olmayan hiç kimse yoktu.

彼を称賛しない人は一人もいなかった。

O doğal olmayan bir ölümle öldü.

彼は不慮の死を遂げた。

Baskı hatası olmayan birkaç kitap var.

- ミスプリントのないような本はほとんどない。
- 誤植のない本などほとんどない。

Tom ailemizde ehliyeti olmayan tek kişi.

うちの家族の中でトムだけが運転免許持ってないのよ。

Yine ihtiyacım olmayan şeyleri satın aldım.

また要らないもの買っちゃったよ。

Tatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.

甘くないものが食べたい。

Yine ihtiyacın olmayan şeyleri satın aldın.

また要らないもの買っちゃったよ。

Orada hoş olmayan bir deneyim yaşadık.

- 私達はそこで不快な経験をした。
- 私達そこで不快な経験をした。

Aptallık frenleri olmayan bir bisiklete binmektir.

ブレーキのない自転車に乗るなんて君は無分別だ。

Başarılı olmayan devrimler kısa sürede unutulur.

失敗した革命はすぐに忘れられる。

- Bu kitap, anadili Japonca olmayan öğrenciler için.
- Bu kitap ana dili Japonca olmayan öğrenciler için.

- この本は日本語以外の言葉を母語とする学生用です。
- この本は、母語が日本語ではない学生を対象としている。

Hayatta böyle olmayan erkeklerle de karşılaşmak var,

その道のりでは更に多くの 違いに遭遇するでしょう

Şu anda geri dönüşü olmayan noktadayız. Kararlıyız!

もう引き返せないな やるぞ

Hava akımı olmayan bir madene asla girmeyin!

空気の流れのない 鉱山には入るな

Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba

‎わずか2世代の間に‎―

Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.

朝マラの立たぬ奴に金貸すな。

Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.

この果物はいやなにおいがする。

Ben baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.

辛くないものが食べたい。

Yoğun olmayan zamanlarda yola çıkmaya çalışmak gibi.

例えば、通勤ラッシュを避ける

Kulübeyi temizleyin ve ihtiyacınız olmayan şeyleri atın.

小屋をきれいにして不要のものを捨てなさい。

Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.

水がない所ではキャンプはできません。

Benim hiç hayalim olmayan ve babamın seçimi olan

音楽を選んだのは 私ではなく 父なのに

Aşağısı çok acımasız ve affedici olmayan bir yer.

ここは荒々しく容赦ない地だ

Hava akımı olmayan tünelden mi gitmek istiyorsunuz? Tamam!

風のないトンネルだな よし

Nahoşun hoş olmayan anlamına gelmesinin bir nedeni var.

意見の不一致が不愉快なのには 理由があります

Ve hiçbir zaman aynı olmayan Londra gökyüzünü yansıtırlar.

ロンドンの空を反射します 同じ景色は二度とありません

Bunu tam belli olmayan genelleyici bir anlamda söylemiyorum.

何か抽象的で一般的な意味で 言っているのではありません

Beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

白人の4分の3にあたる人々には 白人以外の友達がいません

Göbek bağı üzerinde steril olmayan bir klemp var.

消毒されていないクランプが 臍の緒を挟んだまま

Geleceği olmayan o alışılmış işlerden uzak bir şekilde,

皆さんには 居心地の良い場所から飛び出して

Belki de sahtecilik pek kurbanı olmayan bir suçtur?

偽造品販売なんて 被害者の出ない犯罪なのでは?

Mareşal Bernadotte'nin Birinci Kolordusu'ndan hiçbir destek belirtisi olmayan

ベルナドット元帥の最初の軍団からの支援の兆候がなかったため、ダヴー

Acelesi olmayan insanlar yürüyen merdivenin sağ tarafında durur.

急いでいない人はエスカレーターの右側に立ちなさい。

Frenleri olmayan bir bisiklete binecek kadar deli olmalısın.

ブレーキのない自転車に乗るなんて君は無分別だ。

Arabanı park alanı olmayan bir yere park etmemelisin.

駐車禁止区域に車を止めてはいけません。

Acı ve baharatlı olmayan bir şey yemek istiyorum.

辛くないものが食べたい。

Yazım hatası olmayan çok az sayıda kitap var.

ミスプリントのないような本はほとんどない。

- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Hiçlik, hiçlikten gelir.

火のない所には煙はたたぬ。

Buradan çok uzakta olmayan iyi bir restoran var.

ここから遠くない場所にいいレストランがあります。

Bu dersle ilgili olmayan her şeyi çantanıza koyun.

授業に関係のないものは鞄の中にしまってください。

Lütfen dersle ilgisi olmayan her şeyi çantana koy.

授業に関係のないものは鞄の中にしまってください。

Evden pek uzak olmayan bir askeri hastane vardı.

家から遠くないところにあるのは軍の病院です。

Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.

自分の母語で自然な表現をするのはたやすいが、母語以外の言語ではとかく不自然な表現になりやすい。

Zamanla şövalye gibi üst bir sınıftan olmayan herkesi kapsadı

それが地位的に低い人を指す言葉として 知られるようになり

1995'te, üniversite mezunu olmayan siyahilerin neredeyse çeyreği hapisteydi.

1995年までには 大卒ではない黒人男性の 25%近くが刑務所に入っていました

Ancak bu kadar şanslı olmayan yüz milyonlarca genç var

でも 皆さんほど幸運でない若者たちが 数千万人もいます

Peki ya sizin kadar kültürlü olmayan birinden nefret etmek?

自分より見識を持たない人を嫌うことは どうでしょう?

Ufacık bir noksanlığı dahi olmayan ultra sağlıklı bir insan,

欠点がひとつもない 超健康優良児が

Napolyon sonunda ordunun geri kalanı kadar kötü durumda olmayan

ナポレオンは 奮闘していたウーディノー第Ⅱ軍団と 合流して最低限の戦力を得た

Hangisini daha çok seversin, kurgu ya da kurgu olmayan?

あなたは創作とノンフィクションのどちらが好きですか。

Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.

愛は盲目であるが、嫉妬は存在しないものまで見せることがある。

Hava akımı olan tünel mi, hava akımı olmayan tünel mi?

風の吹くトンネルか 風のないトンネル

Bourbon restorasyonu altında Soult, popüler olmayan bir Savaş Bakanı oldu.

ブルボン家の修復の下で、ソウルトは人気のない戦争大臣になりました。

O, okul dışında, evi olmayan, karton kutularda yaşayan insanları gördü.

学校を一歩出ると、住む家のない人々が段ボール箱を家代わりにして生活している様子が目にはいった。

Bazen zengin insanlar çok parası olmayan diğer insanlara tepeden bakarlar.

裕福な人はあまりお金を持っていない人を見下すことがある。

Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.

校則では、生まれつきの髪の色ではなく染めることを禁止しています。

- Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
- Dumanın olduğu yerde ateş vardır.

煙のある所には火がある。

Ya da, çok kalabalık olmayan yerlere gitmeye çalışıyorum, ormanda yürümek gibi.

または、人がほとんどいない場所へ行き、自然の中を歩きます

Bu site 18 yaşın altındaki kişiler için uygun olmayan içerik içeriyor.

このサイトは18歳未満の方には不適切な内容が含まれています。

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

もちろん 一人で住んでいても 孤独ではない人も沢山います

- Bu meyvenin hoş olmayan bir kokusu var.
- Bu meyvenin kokma şeklini sevmiyorum.

この果物はいやなにおいがする。

Japonya birçok dağları olan ve neredeyse hiç ormanları olmayan bir adalar grubudur.

日本は列島であり、山が多く、森は殆どない。

Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.

このドラマは単純な勧善懲悪もので、今一つ深みに欠けて物足りない。

Beş yaşından büyük olması mümkün olmayan, genç bir çocuk Tom'a postaneye nasıl gideceğini sordu.

五つにもならないような幼い坊やがトムに郵便局への道を尋ねた。

Kırmızı ışıkta ya da yaya geçidi olmayan yerlerde karşıdan karşıya geçmekle ilgili burada bir yasa var mıdır?

信号無視して道を渡ると、ここでは捕まる?

O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.

不偏不党の精神で、などとかっこ付けているけど、結局のところ自分の意見を持っていないだけじゃないの。

Kral VIII. Henry, Londra'dan çok uzak olmayan Thames Nehri üzerindeki sarayı Hampton Court'ta bir tenis kortuna sahipti.

国王ヘンリー8世は、ロンドンからさほど遠くないテムズ川河畔にある自分の宮殿ハンプトンコートにテニスコートを持っていた。

"Simya" kelimesi günümüz Japonya'sında, inandıkları hiçbir ahlâk değeri olmayan siyasetçilerin veya din madrabazlarının gayr-ı ahlâki yollardan para kazanmalarını ifade etmek sadedinde münhasıran mecazi manasıyla kullanılır.

現代の日本で錬金術といえば、比喩的にしか使われない。モラルや羞恥心と無縁の政治屋や宗教家が、不正な手段でカネもうけをするときに。

- Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
- Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

病院で不愉快な思いをしている分を取り戻そうと思って、トムは自分の適量より少し多めにお酒を飲んだ。