Translation of "Endişeli" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Endişeli" in a sentence and their japanese translations:

Endişeli miydin?

心配だった?

Sağlığı hakkında endişeli.

彼女は彼女の健康を心配している。

Güvenliğin için endişeli.

彼女はあなたの無事を心配している。

Tom endişeli değil.

トムは心配していない。

Terfi hakkında endişeli misin?

昇進が気になるの?

Annem geleceğim için endişeli.

母は私の将来を案じている。

Annesinin sağlığı hakkında endişeli.

彼女は彼女の母の健康を心配している。

Oğlunun sağlığı hakkında endişeli.

彼女は息子の健康を心配している。

Sağlığınız hakkında çok endişeli.

彼女が君の健康をとても心配しているよ。

Annesi onun hakkında endişeli.

彼は母のことで心を痛めている。

Sağlığı hakkında endişeli görünüyordu.

彼は体を心配している様子だった。

O, çok endişeli görünüyor.

彼はたいへん心配そうに見える。

İşini kaybetme konusunda endişeli.

彼は職を失うことを心配している。

O, ne hakkında endişeli.

彼女は何を心配しているのですか。

Sağlığı hakkında çok endişeli.

彼女は彼の体の具合をとても心配している。

Neden endişeli olduğunu anlıyorum.

心配する理由はわかるよ。

Tom hakkında endişeli misin?

トムのこと心配なの?

Benim hakkımda endişeli miydin?

私のこと心配してたの?

Annen sağlığın konusunda endişeli.

お母さんは君の健康を心配している。

O güvenliği konusunda endişeli.

彼女は彼女の身の安全に不安を抱いている。

Notların hakkında endişeli misin?

成績のことが心配なの?

Babam sağlığım konusunda endişeli.

父は私の健康のことを心配している。

Endişeli bir şekilde saatime bakıyordum

心配そうに時計を見ていました

Ne kadar endişeli olduğumu bilmiyorsun.

君は私がどんなに心配しているかを知らない。

Helen kızı hakkında çok endişeli.

ヘレンは娘のことをとても心配している。

Arkadaşlarımdan biri endişeli ise rahatlayamam.

友達の一人が心配しているうちは私も安心できません。

İnsanlar gelecek hakkında endişeli görünüyordu.

人々は将来のことを心配しているようだった。

O, sınav sonucu hakkında endişeli.

彼は、試験の成績を心配している。

Bir şey hakkında endişeli görünüyor.

彼は何か悩んでいるようだ。

Arkadaşlarımız Şikago'ya dönmek için endişeli.

私たちの友人たちはシカゴに帰りたがっている。

Tom'un annesi onun öksürüğünden endişeli.

母親はトムの咳のことを心配している。

Okul karnesi hakkında endişeli görünüyordu.

彼女は成績のことを心配している様子だった。

Tom Mary hakkında çok endişeli.

トムがメアリーのこと、とても心配してるんだ。

Erkek kardeşim şöhret için endişeli.

兄はしきりに名声を望んでいる。

Ben fiyat konusunda endişeli değilim.

お金はいくらかかってもかまいません。

Tüm dünyada insanlar barış için endişeli.

- 世界中の人々が平和を切望している。
- 世界中の人々が平和を切願している。

Senin hakkında nasıl endişeli olduğumu anlamazsın.

私がどんなに心配したかあなたはわかっていない。

Onun ifadesine bakılırsa o endişeli görünüyordu.

彼女の顔つきから察するに心配しているようだった。

Tom, Mary hakkında endişeli olduğunu söyledi.

- メアリーのことが心配なんだって、トムが言ってた。
- トムはメアリーのことが心配なんだって。

Ebeveynler her zaman çocuklarının geleceği hakkında endişeli.

親はいつも子供の将来のことを心配している。

Onun niçin çok endişeli olduğunu merak ediyorum.

彼女はなぜそんなに心配しているのかしら。

O, yaşlı ebeveynlerinin sağlığı hakkında çok endişeli.

彼は高齢な両親の健康について大変心配している。

O, oğlunun başarılı olması için çok endişeli.

彼女は息子の成功を切に望んでいる。

Annem sınavın sonucu hakkında benden daha endişeli.

私よりも母の方が試験の結果を心配している。

Neden herkes bunun hakkında bu kadar endişeli?

どうしてみんな、これがそんなに気になるんだろう?

Aylardır oğlundan haber almadığı için o endişeli.

彼女は息子から何ヶ月も便りが無いので心配している。

Tom Mary'ye ne olmuş olabileceği hakkında endişeli.

トムは何かがメアリーに起こったかもしれないと心配している。

O, performansı ile ilgili eleştiri alma hakkında endişeli.

彼女は自分の演技が批判されることを懸念していた。

O her şeyi ile normale dönmek için endişeli.

彼は社会的に戻りたがっている。

Ben en azından bunun hakkında biraz endişeli değilim.

- 少しも心配していない。
- ちっとも気にしてない。

O, aylardır oğlundan bir mektup almadığı için endişeli.

彼女は息子から何ヶ月も便りが無いので心配している。

O, fakir bir ailede doğduğu için, servet için endişeli.

貧しい家族に生まれたので、彼は富を欲しがっている。

Bazı Japonlar ülkelerinin yabancıların gözünde nasıl göründüğü hakkında endişeli.

日本人の中には自分達の国が外国人の眼にどう映るのか気にする者がいる。

Endişeli ev hanımı telefonun zilini duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.

あれこれ苛々している主婦は、電話が鳴るとすぐさま受話器を取った。

Onun sağlığı hakkında endişeli olduğu için, annesi onun dışarı çıkmasını engelledi.

彼の母は彼が心配だったので、彼を外出させないようにした。

Hiç sigara içmemiş insanların %67si pasif içiciliğin sağlığa etkisi konusunda endişeli.

タバコを全く吸わなかった人々の67%が受動的にタバコの煙を吸わされることで、健康への影響が心配だと言った。

Komik değil! Ne kadar endişeli olduğuma dair bir fikrin var mı?

笑い事じゃねえよ。俺がどんだけ心配したと思ってんだよ。

Onun böyle bir şey olduğunu düşündüm. Endişeli olduğum için gelmeye çalıştım

こんなことだと思った、心配だから来てみたんだ。

Hızlı bir karar için endişeli olduğundan, başkan bir oy için çağrıda bulundu.

素早い決定を切望していたので、議長は投票を要求した。

Londra'da polisler her zaman trende ya da metroda bir bomba bulma konusunda endişeli.

ロンドンの警察はいつも電車や地下鉄の爆弾を探し出すのに躍起となっている。

Hiçbir zaman bunu belli etmeyecek ama içinden ciddi bir şekilde endişeli olduğunu düşünüyorum.

彼、口には出さないけど、心の中では心配しているかもしれませんね。