Translation of "Konusunda" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Konusunda" in a sentence and their japanese translations:

Kaçmak konusunda umutsuzdu.

彼は逃げようと必死だった。

Ne yakaladıkları konusunda titizler.

どのロブスターを獲るか 注意深く評価し

Yardımcı olma konusunda heyecanlıyım.

情熱を注いでいます

Hata yapma konusunda endişelenmeyin.

間違いをしてもかまわない。

İşini kaybetme konusunda endişeli.

彼は職を失うことを心配している。

Karım temizlik konusunda takıntılı.

私の妻は掃除のことばかり考えている。

Ben dilbilim konusunda uzmanım.

私は言語学専攻です。

Annen sağlığın konusunda endişeli.

お母さんは君の健康を心配している。

Sağlığın konusunda hepimiz endişeliyiz

私たちはみんな君の健康のことを心配していた。

Sorun konusunda sessiz kaldı.

彼女はその問題について黙っていた。

O güvenliği konusunda endişeli.

彼女は彼女の身の安全に不安を抱いている。

Babam sağlığım konusunda endişeli.

父は私の健康のことを心配している。

Biz insanlar hız konusunda takıntılıyız.

人間はスピードに 取り憑かれています

En iyisini yapmak konusunda endişelenirsek,

私たちは実力を 発揮しなければと思うとき

Sözünü tutması konusunda ona güvenebilirsin.

君は彼が約束を守ると信じてよい。

Bizim takımda olman konusunda heyecanlıyız.

我がチームにお迎えでき、感激します。

Öyle şeyler konusunda bilgim yok.

その辺の事情は知らないんだ。

O, hastalığı atlatma konusunda endişeliydi.

彼女は病気が治ることを願った。

O, masumiyeti konusunda ısrar etti.

- 彼女は自分の無罪を主張した。
- 彼女は自分の潔白を主張した。

Doktora görünmem konusunda ısrar etti.

彼女は私が医者に診てもらうように強く求めた。

Faturayı ödemem konusunda ısrar etti.

彼女は、私が勘定を支払うように言い張った。

Her zaman para konusunda tartışıyorlar.

彼らはいつもお金のことで議論している。

Bana içki konusunda konferans verdi.

彼は飲酒について私にお説教した。

O para konusunda çok cimridir.

彼はとてもけちだ。

Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.

- 彼が来るかは疑わしい。
- 彼が来るかどうか疑問だ。

Körfez savaşı konusunda ne düşünüyorsun?

湾岸戦争についてどう思いますか。

Hataları konusunda onu ikna edemedik.

私達は彼に自分の間違いを納得させることが出来なかった。

Sınavı geçme konusunda kendine güveniyor.

彼は試験に合格することを確信している。

Fonlar konusunda endişelenmek zorunda değilsiniz.

資金のことは心配する必要はない。

Kayağa gitme konusunda onunla tartıştım.

私は彼女にスキーを思いとどまらせた。

Plan konusunda onunla aynı fikirdeyim.

私と彼がその計画で意見が一致した。

Mantıklı düşünmek konusunda iyi değilim.

論理的に考えるのが苦手。

Sınıf bu soru konusunda bölündü.

クラスの生徒はこの問題で意見が分かれた。

Ben fiyat konusunda endişeli değilim.

お金はいくらかかってもかまいません。

Piyano çalma konusunda ısrar etti.

彼がピアノを弾くことを彼女は主張した。

Yaşaması konusunda hiçbir umut yok.

彼が生きている見込みは全くない。

- O her zaman yemek konusunda sızlanır.
- O her zaman yemek konusunda söylenir.

彼女はいつも食べ物に文句を言ってばかりいる。

İyi şeyler avlamak konusunda orduyla konuştular.

兵士たちは 良いことを探すようにと 言われます

Hastalar para konusunda endişelenmek zorunda değiller.

病人がお金のことを 心配する必要はありません

Bu tanışma konusunda karışık hisler içindeydim.

この経験は 非常に複雑な気持ちを 呼び起こしました

Neleri kaybettikleri, nelerin yerine getirilmediği konusunda.

失われた物や満たされなかったことを 全て聞くこと

Mesela Amelia Rivera konusunda olduğu gibi,

アミリア・リヴェラのケースが まさにそうです

Ne yapacağım konusunda bir fikrim yoktu.

どうしていいのか分からない。

O yayıncı çocuk kitapları konusunda uzman.

その出版社は児童文学を専門にしている。

Babasıyla parka gitme konusunda ısrar ediyor.

その子はお父さんと公園に行くと言ってきかない。

O profesör Shakespeare konusunda bir otorite.

その教授はシェイクスピアの権威である。

Avukat onun suçsuzluğu konusunda ısrar etti.

弁護士は彼の無罪を強く主張した。

O, para konusunda bir şey söylemedi.

彼は金に関しては何も言わなかった。

Onun güvenirliği konusunda sizi temin ederim.

彼が信頼できることは君に保証できる。

Caddeyi geçerken trafik konusunda dikkatli olmalısın.

道路を横切る時は交通に注意しなければならない。

Taro haklı olduğu konusunda ısrar etti.

太郎は自分の言い分が正しいと主張した。

O beni başarısız olacağım konusunda uyardı.

彼は私に失敗するだろうと警告した。

Babam treni beklememiz konusunda ısrar etti.

父は皆で電車を待とうといった。

Tekrar denememiz konusunda seninle aynı fikirdeyim.

僕らがもう一度やるべきだという点では君に賛成。

Tekrar denememiz konusunda onlarla aynı fikirdeyim.

再びやってみるべきだという彼らの意見に賛成だ。

Tom prezervatif satın alma konusunda utanır.

- トム君はコンドームを買うのが恥ずかしいだと思う。
- トムはコンドームを買うのが恥ずかしい。

Oğlunun masum olduğu konusunda ısrar ediyor.

彼女は息子が無罪であることを主張している。

Hepimiz erken gitmemiz gerektiği konusunda anlaştık.

私たちは早く出発する事に意見が一致している。

Daha çok çalışacağın konusunda anlaştığımızı düşündüm.

もっと一所懸命勉強するって約束したよね。

Orijinal planımızı değiştirmemiz konusunda ısrar ettim.

私は、我々の原案を変更すべきことを主張した。

Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.

説明下手でごめんね。

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

ジェーンは自分の言い訳が正しいと主張した。

Kaza konusunda gizemli bir şey var.

あの事故には何かなぞめいたものがつきまとっている。

Ben sonuç konusunda hayal kırıklığına uğradım.

- 私はその結果にがっかりした。
- その結果にがっかりした。

Tom hesabı ödeme konusunda ısrar etti.

トムは自分が払うと言って聞かなかった。

Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti

弁護士は依頼人の無罪を主張した。

Ortadan kaldırma konusunda daha ön plana çıkıyordu.

差別性について これまで以上に はっきり発言するようになりました

Ve ertesi gün ne yapacağınız konusunda endişeliyseniz

翌日しなければ いけない事への心配や

Kız hayvanat bahçesine götürülme konusunda ısrar etti.

女の子は、動物園に連れていってくれとせがんだ。

Onun doğru olduğu konusunda onu ikna edemedim.

それが本当だと彼に納得させることができなかった。

Her zaman haklı olduğun konusunda ısrar ediyorsun.

君はいつも自分が正しいと言っている。

Biz silah azaltma konusunda onlarla anlaşmak istiyoruz.

我々は軍縮に関して彼らと意見が一致したいと望んでいる。

Müzik konusunda o, en ünlü eleştirmenlerden biridir.

音楽に関しては、彼は最も有名な批評家の一人である。

Doktor hastanın çok dinlenmesi konusunda ısrar etti.

医者はその患者は十分休息すべきだと主張した。

Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.

医者は、彼が寝ているようにと強く言った。

Onu bu kadar sinirlendiren şey konusunda yanılıyorsun.

どうして彼がそんなに不安になっているかについて、君は誤解している。

O hastaneye gitmesi gerektiği konusunda ısrar etti.

- 彼女は病院へ行けと聞かなかった。
- 彼女は、彼は病院に行くべきだと言い張った。

Onun benim hatam olduğu konusunda ısrar etti.

彼女は私の誤りだと言い張った。

Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.

彼女は私が勘定を払うべきだと主張した。

Onun bizimle gitmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorum.

彼は私たちと一緒にいくべきです。

O fiyat değişikliği konusunda bir uyarı koydu.

彼は価格変更のビラをはり出した。

Yerel polis trafik ihlalleri konusunda çok katıdır.

地元の警察は交通違反にはとても厳しい。

Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

戦争は停止されるべきだと全員合意した。

Sahtekâr olma konusunda kötü bir üne sahiptir.

彼は不正直だという悪評がある。

Ona yaklaşmaman konusunda seni uyarmıştım, değil mi?

彼に近付かないよう注意しただろう。

Bunu tekrar yaparsan cezalandırılacağın konusunda seni uyarmalıyım.

またこれをしたら罰せられることを私は君に注意しなければならない。

İşine nasıl başlayacağı konusunda bir fikri yoktu.

仕事にどう取り掛かったらいいのか彼女にはまるでわからなかった。

Babam yeri görmeye gitmem konusunda ısrar etti.

私の父は、私がその場所を見に行くようにと主張した。

Ne yapılması konusunda benim görüşüm onunkinden farklıydı.

- 私の見解は何がなされるべきかということに関して彼のとは違っていた。
- 何をすべきかについて私の考えは彼の考えとは違っていた。

Joe benim parayı ödemem konusunda ısrar etti.

ジョーは私がそのお金を払うように主張した。

Bir meslek seçme konusunda bana ne söyleyebilirsin?

他人の仕事選びに どんな助言ができるの?」

Onun partiye davet edilmesi konusunda ısrar etti.

彼女は彼をパーティーに招待すべきだと主張した。

Japonlar din konusunda o kadar özel değiller.

日本人はあまり宗教にはこだわらない。

Planımdan vazgeçmem gerektiği konusunda hiç neden yok.

私が計画を断念しなければならない理由はない。

Ve bu düşünceleri değiştirme konusunda bir anlayış kazanmaktı.

ネガティブなパターンと それを変える方法です

Örneğin, 1700'lerde toplum yasal kölelik konusunda uzlaşmıştı.

例えば 1700年代に 社会は奴隷制の合法化に合意し

Insanların tedaviye başlama konusunda rahat hissetmelerine ihtiyaç duyarız.

人々が治療を求めることに 抵抗を感じない必要があります

Gezegeni stabilize etmek konusunda ciddi bir yaklaşım sunmalıyız.

私達は地球環境を安定させる事に 真剣に取り掛からなくてはなりません

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

もっと言えば 各世代の存在は 認めることができたとしても